Başlangıç

131 11 1
                                    

Evrenin her yerini görebilen beş büyük yıldız...

Odilia yıldızı mutluluğu, zenginliği, şansı kısaca iyi olan her şeyi simgelerdi. Güzel mavi rengi ile geceleri gökyüzünde, insanların bakmaya doyamadığı bir görüntü oluştururdu.

Maira yıldızı sevgiyi, eşitliği, adaleti simgelerdi. Beyaz rengi ile gökyüzünde ilahi bir parlaklık yayardı, insanlar en çok bu yıldız için dua eder ona bağlılıklarını gösterirdi. Sonuçta bu yıldız insanların koruyucusu haline gelmişti.

Dietrich bu yıldızı hükümdarlığı, başarıyı, asaleti simgelerdi. Altın rengi ile gökyüzünde asil ve ulaşılamaz duruyordu. İnsanlar, bu yıldızın kraliyet ailesini kutsadığını düşünürdü. İmparatorluklarının gücünün ve başarılarının bu yıldızın kutsamasından geldiğini düşünürlerdi.

Gawain yıldızı savaşı, kararlılığı, gücü simgelerdi. Gökyüzünde yeşil rengi ile sarsılmaz bir duruş simgelerdi. İnsanlar bu yıldıza saygı duyar ona minnetlerini gösterirlerdi.

Allard yıldızı ölümü, umutsuzluğu, nefreti simgelerdi. Gökyüzünde korkutucu kırmızı rengi ile diğer yıldızlardan biraz uzakta parlardı. İnsanlar bu yıldızdan korkar çekinirlerdi. Bu yıldızın gücü diğer yıldızlar ile kıyaslanamazdı. O acı bir gerçekti.

Bir gün tüm yıldızlar aralarında anlaşıp dünyaya ikişer güç göndermeye karar verdiler. Bu güçler bir nevi kılıç ve kalkan gibi olacaktı, bu güçler ayrıca doğaya uyumlu olmalılardı. Bu yüzden güçleri elementlerden yaratmaya başladılar.

Odilia, elementini su olarak seçti, bu güçleri bulan kişi kendi yeteneklerine göre suyu biçimlendirip saldırı ve savunma olarak kullanabilecekti. İki gücü de dünyaya bıraktı.

Maira, elementini hava olarak seçti, bu güçleri bulan kişi rüzgarı kontrol edebilecek, kendi yeteneklerine göre havayı kullanabilecekti. İki gücü de dünyaya bıraktı.

Dietrich, elementini toprak olarak seçti, bu güçleri bulan kişi kayaları kontrol edebilecekti, kişinin yeteneklerine göre güç o kadar güçlü olacaktı. İki gücü de dünyaya bıraktı.

Gawain, elementini ateş olarak seçti, bu güçleri bulan kişi yıldırımları ve ateşi kontrol edebilecekti, kişinin irade yeteneği ne kadar güçlü ise güçler o kadar güçlenecekti. İki gücü de dünyaya bıraktı.

Allard'ın aklında farklı şeyler vardı. Allard güç yaratmak yerinde kendi iradesini iki doğmamış bebeğe gönderdi. 

Bebeklerden biri, bir dük ailesinin ilk oğlu olarak doğmuştu ailesinden ve insanlardan farklı olarak gümüş parlak saçlara ve evren gibi sonsuz parlak gümüş gözlere sahipti gözleri içinde tüm renklerin hareleri vardı. Dük ve düşes korktular çocuklarını saklamak istediler ama çocuk doğduğu güce dayanamadan öldü.

Diğer bebek bir başka krallıkta halktan bir ailede doğdu, onun da gümüş parlak saçları vardı, ölen bebekten farklı olarak gözleri kan kadar kırmızıydı. O gözlere bakan herkes korkudan bir daha kafalarını kaldırıp o gözlere bakamayacaklardı. aile bebeklerini saklamak istediler kaçmak için hazırlık yaptılar ama krallığın kraliyet ailesi haberleri duymuştu. Muhafızlarına bebeği buraya getirmeleri için emir verdi. Aile kaçamadan muhafızlar geldiler, anne ve babayı öldürüp Allard yıldızının iradesi ile doğmuş kutsal bebeği aldılar.

Kraliyet ailesinin bilmediği bir şey vardı, o bebek bir gün onların sonunu getirecekti. Hatta o bebek kutsal yıldızların dünya üzerine bırakmış tüm güçlerini toplayıp katliam yapacaktı.

Amaçlarına ulaşmış olan Allard yıldızı memnun bir şekilde iradesini taşıyan oğlunu izleyecek diğer yıldızların sonunu getirecekti.

***

Yani, tez ödevim olarak bu hikayeyi aylardır araştırıyorum, güçlerin nerelerde olduğunu bile biliyorum hatta şaşırtıcı olarak benim ve dük ailesinde doğan ölen bebeğin isimleri bile aynı, ama sevgili profesörümün neden bu konuyu verdiğini bir türlü anlayamıyorum!

Diğer çocuklardan farklı doğdum gördüğüm ve okuduğum şeyleri ne kadar zaman geçerse geçsin unutamıyorum. Bu akademik hayatımda yükselmemi sağladı ve büyük bir bilim adamı olma yolunda ilerliyorum.

Gelin görün ki profesörüm bana bu konuyu tez ödevim olarak verdi, bir bilim adamının fantastik hikayelerle ne işi olur? 

Her neyse eve gidip biraz dinlenmeliyim yarın tez ödevini teslim edip bundan kurtulacağım, daha sonra kendi işime devam edebilirim...

''Hey! Alistair! '' 

Bir kere olsun rahatsız edilmesem olmuyor zaten..

''Merhaba Daniel, bir sorun mu var?''

"Al, arabanın anahtarını kütüphanede unutmuşsun." ah... işte şimdi kendimi biraz mahcup hissediyorum.

"Ah, teşekkür ederim Daniel, tez yüzünden biraz yorgunum da unutmuşum."

"Önemli değil, biraz dalgın olduğunu fark ettim iyi misin?"

"İyiyim, sadece biraz yorgunum. Dışarıda yağmur yağıyor seni eve bırakayım mı?"

"Teşekkür ederim hala yapmam gereken şeyler var sen git, arabayı sürerken dikkat et."

''Tamam, sonra görüşürüz.''

Arabamın anahtarı... Unuttuğumun hiç farkında değilim gerçekten yorulmuş olmalıyım, eve gidip dinlensem iyi olur.

***

Ahh, yorucu bir günden sonra kendini yatağa atmak gibisi yok. Biraz uyuyacağım daha sonra kalkıp yemek yerim...

Alistair uyan...

Alistair...

ALİSTAİR UYAN!

Haah.. Ne oluyor? Burası neresi? Bu oda, benim evim değil burası. 

Alistair yattığı yataktan hemen kalktı ve aynanın önüne gitti.

Bu-bu bu nasıl olabilir aynı uzun gümüş saçlar bu güzel görünüm, tek farkla gözlerim gümüş ve renkli harelerim var. bu olamaz, imkansız. bu yüz Allard yıldızının iradesini almış Alistair'ın yüzü, ölmüş olması gereken Alistair. 

Rüya mı görüyorum? Çok araştırmaktan kafayı mı yedim? Bu gerçek mi?

tık-tık 

"Genç efendi uyanık mısınız?"

Bu rüya değil, gerçek.

Tamam sakin ol Alistair, nefes al nefes ver.

"uyanığım" Neyse ki sesim kendinden emin çıktı.

İçeriye, kırklı yaşlarının ortasında bir adam girdi, tanımadığıma eminim ama Alistair'ın anıları zihnime akıyor, bu adam onun kişisel uşağı. 

"Sizin için banyoyu hazırlayacağım daha sonra babanız kahvaltıya sizi bekliyor."

"Tamam, teşekkür ederim."

"Benimle resmi konuşmanıza gerek yok genç efendi, ama her zaman ki gibi teşekkür ediyorsunuz."

Huh, bir an yanlış yaptım sandım. Alistair'in anılarında derin bir gezintiye çıkmam gerekiyor gibi görünüyor. Kaç yaşındayım? 17? 18?.

20 yaşıma kadar zamanım var, çünkü Asmodeus 20 yaşına geldiğinde katliam başlayacak.

Haah... Düşünmek için zamana ihtiyacım var...



Son ÇareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin