Davetiye

24 5 0
                                    

Sabah kalktığım zaman, sırtım tamamen iyileşmiş bir durumdaydı. Derin ve uzun yaralarım vardı ama şimdi hepsi gitmiş. Allard yıldızı yapmış olmalı, başka biri yapamaz.

Üç saldırı gücünü almış bulunmaktayım. Geriye tek bir güç kaldı, o da ateş gücü.

Güney krallığı ve Doğu krallığının arasında olan, aktif bir volkanın tepesindeydi. Bu güce sahip olmak diğerlerine göre daha zor olacaktı ama bir şekilde halledebilirim. İmparatorluk sarayında olacak balodan sonra gücü almak için gideceğim. Böylece Saldırı güçlerini tamamlamış olacağım.

"Alistair? Öyle ciddi bir surat ifadesi ile ne düşünüyorsun?"

"Günaydın Sarette, iyi uyudun mu?"

"Evet, güçleri almış gibi görünüyorsun ve zarar görmemişsin. Bu iyi." ah... İyi ki sırtım çabucak iyileşti.

"Evet güçleri aldım ve yaralanmadım."

"Güçlü görünüyorsun. Hayır, daha çok... Baskın bir aura yayıyorsun."

Bu toprak gücü yüzünden olmalı. Kapının açılmasıyla ikimiz de kapıya döndük.

"Genç efendi, dük ve düşes kahvaltıya bekliyorlar."Bruce bana bakıp kaşlarını çattı, o da aurayı hissetmiş olmalı.

"Katılmıyoruz, Sarette ve ben odamda yiyeceğiz." Sarette buna biraz şaşırdı ama bir şey demedi.

"Dük ve Düşes balo hakkında konuşmak istiyorlardı."

"İlgilenmiyorum, kahvaltının acelesi yok müsait olduğunuz bir an odama getirirseniz sevinirim."

"Dük ve Düşese ileteceğim, kahvaltınızı hazırlatıyorum." Bruce odadan çıktı ve yemek odasına yöneldi.

Bruce, Alistair da hissettiği garip auranın nedenini az çok tahmin edebiliyordu. Geçmişe bakıldığı zaman, Alistair kişilik olarak çok değişmişti. Bruce her şeyin farkındaydı ama bunun nedenini çözemiyordu.

Bruce, yemek odasının kapısını açıp içeri girdi.

"Dük, Düşes, Alistair kahvaltıya katılmayacağını söyledi."

"Neden? Kahvaltı yapmayacak mı?"

"Odasında yiyeceğini söyledi."

"Artık bizi görmek bile istemediğini düşünmeye başladım" düşes söylendi.

"Ona konuşmamız gereken şeyler olduğunu söyledin mi?"

"İlgilenmediğini söyledi, bu sabah biraz garip bir enerji aldım ondan."

"Kendim kontrol edeceğim, kahvaltı yapmayacağım." düşes eşini geride bırakıp odadan çıktı.

"Bir sorun mu var lordum? Düşes biraz garip görünüyor." Christopher ve Mary tartışmışlardı. Mary oğlunu anlıyor ve ona biraz zaman vermek istiyordu, ama Christopher oğlunu hapsedip bir de üstüne hiç bir yere gitmediğinden emin olmak için John'u görevlendirmişti.

Mary bundan hoşlanmadı, oğluna yansıtmasa da eşiyle bu konu hakkında tartıştı ve araları bozuldu.

Christopher ileri gittiğini biliyordu, ama oğlunun iyiliği için başka bir çözüm bulamıyordu. Özellikle insanlara tanıtılacağı zaman tapınaklar, oğlundan yararlanmak isteyen soylular, kötü niyetli insanlar... Hepsinin hedefi haline gelecek.

"Önemli değil Bruce, herkesin hayatında böyle şeyler olabilir." Christopher da üzgün ve rahatsızdı, ama tek oğlunun başına bir şey gelmesine dayanamazdı.

***

Tık-tık

"Alistair? İçeri girebilir miyim canım?"

Son ÇareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin