14. Bölüm: Hayat

30 16 1
                                    

14. Bölüm: Hayat

Bu dünya savaş dünyasıdır ve savaş için ordu gereklidir. Ordular ise her zaman binlerce kişiden oluşmaz çünkü bazen bir kaç gerçek dost, binlerce kişilik bir ordudan daha güçlüdür.

.

Hayat garip bir yerdi...
Sevmek çok zordu ve bu zorlu işi yapanların kıymeti asla bilinmiyordu.  Gerçekten sevenlerin azalan sayılarıyla birlikte sahtelik olabildiğince artmış, gülüşler sahteleşmiş, arkadaşlıklar gerçekliğini yitirmişti.

Sorgulamak gerekirdi.
Neden gerçekten seven o nadir insanlar asla sevilmezler? Neden insanlar gerçekliğini yitirir? Neden insanlar hep bir çıkar peşindeler? Neden, neden, neden...
Neden insanlar böyleler?
Ne kadar çok 'neden' var insanlarla ilgili, öyle değil mi?

Peki ya yok mu hiç gerçek sevenler?
Yok mu gerçek arkadaşlık?
Ya da şöyle sorayım, peri masallarına inanmalı mıyız?

Evet!
Peri masalları gerçek... arkadaşlıklar gerçek.
Hep bir yerlerde gerçek arkadaşlık yaşadı ve bunları yaşatmaya devam etmek bizim elimizde.
Ben gerçek arkadaşlığı yaşatanlardanım...

Gözlerimi yine dedemlerde açınca kendimi huzursuz hissettim. Odamdan çıkıp mutfağa ilerledim, annem ve anneannem kahvaltı hazırlarken sadece sandalyede oturup onları izledim. Sessizdim, evimden uzakta olmak beni sessizleştiriyordu. Günlerdir evime uğramıyordum ama evimde hissettiğim zamanlar olmuyor değildi. Arkadaşlarımlayken.

Hep birlikte kahvaltı ettik ve sonra annemle birlikte evden çıktık. Yine sessiz geçen araba yolculuğumuzun sonuna gelmiştik ve ben dershanenin önünde arabadan inmiştim. Bizimkiler beni bahçede karşılardı, karşılanmayınca gelmemiş olduklarını düşünerek bahçedeki banklardan birine oturdum. Kısa süre içinde onlar da dershanenin bahçesinden içeri girdiler. Ayağa kalkıp yanlarında yerimi aldım.
"Günaydın kanka!"
Deniz her zamanki coşkulu sesiyle beni karşılayınca gülümsedim, içimin ısınıverdiğini hissetmiştim.
"Günaydın."

Duru da benimle selamlaşmıştı ama  Eren dalgın dalgın elleri cebinde yürüyordu. Onun bu hâli ilk andan dikkatimi çekmişti. Hemen yanında yürümeye başladım.
"Sana da günaydın kankaların en yakışıklısı! Neyin var senin?"
Deniz, "Öyle olsun Gizem ya..." diye sitem ederken Eren ona doğru bakıp güldü. Sonra bana döndü, "Bir şeyim yok kanka da..."
Biz merakla onun cümlesini bitirmesini beklerken hepimizin üzerinde göz gezdirerek konuştu.
"Siz bu günün ne olduğunu biliyor musunuz?"
Deniz hiç beklemeden dalgayla abarta abarta yanıtladı onu.
"Doğum günün mü yoksa Eren? Ah... gerçekten çok üzüldüm! Sen doğmuşsun!"
Eren ona her ne kadar göz devirmiş olsa da gülmesini de tutamadı.
"Boşuna üzülme kanka, doğum günüm değil."

Hepimiz gülüşürken Eren beklediğimiz açıklamayı yaptı.
"Bugün sınav sonuçları açıklanıyor. Hatta belki de açıklandı..."
Bir anda gülüşlerimiz dondu. Evet, bugün berbat geçen o sınavların sonuçları açıklanacaktı ve hayatlarımız bize bir kez daha umutsuzluğu tattıracaktı. Hayatlarımız yüzünden kötü bir yıl geçirmiştik, farklı sebeplerle sınava çalışamamıştık. Ve şimdi sınav sonuçlarımız kötü gelecekti. Evet, bu her şey demek değildi, doğru. Bu, bizim başarısız olduğumuzu da göstermezdi ama... hayatımızın gidişatını değiştirebiliyordu işte. Bir sınav insanların hayatlarını nasıl böyle etkileyebilirdi? Buna hakları var mıydı?

Üzgündüm, bütün bir yılım bu sınavın da etkisiyle berbat geçmişti. Üzülmüştüm, ağlamıştım ve şimdi tam da bittiğini sanırken her şey yeni başlıyordu. Şimdi de sonuçlar yüzünden üzgündüm ve belki... belki dört yıl boyunca bu başarısızlık düşüncesiyle gidecektim okula, belki sevmediğim bir okula gidecektim...
İşte, her şey olmayan bir sınav insanın hayatını böylesine derinden etkileyebiliyordu. Olmamalıydı...

Peri MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin