19. Bölüm: Doğruluk mu cesaret mi?

47 11 0
                                    

19. Bölüm: Doğruluk mu cesaret mi?

Bizim iyileşmek için bir numaraya ihtiyacımız yok ki. Beraber olmamız yeterli.

.

Yemeğimizi büyük bir zevkle yedikten sonra sahile ilerledik. Yemek işinde baya oyalanınca hava kararmıştı. Biz de karanlığın altında elimizde birer dondurmayla ilerliyorduk. Piknik banklarının birine oturduğumuzda etrafta dalga sesinden başka ses yoktu. Eren ve Deniz masada, Duru'yla ben normal oturma yerlerinde otururken sol taraftan gülüşme sesleri gelmeye başladı. Sesin sahipleri yan tarafımızdaki piknik bankına oturmuştu ama karanlıktan dolayı yüzleri tam belli değildi.

Sesler iki erkeğe aitti, birbirine karışıp yankı gibi geliyordu ve rahatsız edici düzeydeydi. Eren seslere oflarken Deniz dikkatle sesleri dinliyordu.                                                                                            "Abi, zar zor şuraya geldik bunların gülüşünü çekiyoruz ya!"                                                                        Eren'in söylenmeleri yanıtsız kalırken Deniz, "Ben bu sesleri tanıyorum sanki." dedi.                          O sırada o taraftan bir kız sesi duyuldu.                                                                                                     "Gençler, ben geldim!"                                                                                                                                                     O an hepimiz anlamıştık kim olduklarını!                                                                                                        Duru, "Bora ve gıcık ekibi..." derken göz devirdi.                                                                                          "Hadi gidelim buradan. Hiç gözükmeyelim."

Elimizdeki dondurmalar çoktan bitmişti. Banktan kalktık, tam ilerleyeceğimiz sırada elimdeki anahtarın yere düşüp sessizlikte bir gürültüye sebep olmasıyla başları bize döndü hepsinin. Far tutulmuş tavşan gibi kalakalmıştık üçümüzde ve onlar yan yana duran bu dörtlüyü yüzler net seçilmese de tanımıştı.
"Aaa, psikopat ve çetesi de buradaymış!"
Bora'nın sesiyle Eren göz devirdi. Ayaklandılar ve bize doğru geldiler. Bora ortada elleri cebinde, başı dik şekilde ekibiyle tam karşımızda durdu.
"Bir selam vermeden gidiyor muydunuz ya? Çok ayıp..."

Duru bir adım öne çıkarak hırsla konuştu.
"Ne selam vereceğiz be size?"
Bora, Duru'nun gözlerine doğru sert sert baktı.
"Vay, ezik Duru'ya bak sen..."
Ben de Duru'nun solunda bir adım öne çıkarak onun hizasında yerimi aldım.
"Sensin be ezik! Geri zekalı!"
Benim konuşmamla da Furkan büyük bir adım atarak Bora'nın tam yanında durdu.
"Gizem, Bora'ya karşı ha? Seni bu taraftan alalım güzelim!"

Bana fırsat vermeden Eren, Duru'nun diğer yanında onun hizasına geldi.
"Doğru konuşsana sen önce!"
Bu defa da Polen bir adım atıp Bora'ya eşitlenirken Eren'e konuştu.
"Sana ne! Sen en son Duru'nun koruması değil miydin?"
Tam Eren bir şey söyleyecekken, Deniz karşı karşıya sıralanmış iki grubun kenarında durarak lafa girdi.
"Sakin mi olsak biraz? Yani... atışma falan, gerek yok. Hadi gelin, kozlarımızı şişe çevirmecede paylaşalım!"
Asla ona dönmeyen  bakışlarımız, son cümlesiyle aynanda ona dönmüştü. Bora başını Deniz'in olduğu yönden çevirmeden Duru'ya doğru şöyle bir bakış attı.
"Olur. Biz varız!"
Eren başını ona çevirdi, bakışlarını ondan ayırmadan "Biz de!" dedi.

Kısa süre içinde şişe bulunmuş, çimlerde çember oluşturulmuştu bile. Bora şişeyi çevirdiğinde heyecanla bakıyordum. Şişe durduğunda Furkan'la ikisinin yüzünde aynı gülüşten oluştu.
"Furkan sorar," dedi Bora, sırıtarak devam etti. "Gizem cevaplar."
Furkan'la yan yan bakıştıklarında suratım asılmıştı. Bu geri zekalı şimdi kim bilir ne soracaktı bana... ilk turdan böyle gelmesi çok saçmaydı!
Furkan yüzünde bir sırıtışla dikkatle gözlerime baktı.
"Doğruluk mu, cesaret mi?"

Peri MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin