8. Bölüm: Güneş

76 27 23
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8. Bölüm: Güneş

O, Güneş'ti.

Güneş doğmuştu dünyamıza, o battığında bizim de dünyamız kararırdı.

Ve Güneş, batardı.
Ama Güneş'i seven; doğuşu gibi, batışını da sevmeliydi.

.

Satırlarım, cümlelerim, kelimelerim, her bir sözcüğüm... her zaman hissettirirdi içimdeki gücü bana. İnandırırdı beni, bu dünyada istedikten sonra başaramayacağımız hiçbir şey olmadığına.
İçinde birikti mi duygular, en iyi kalemden akıtılırdı. Çığlık, en güzel kalemden kağıda dökülürdü. Hiçbir bağırış, hiçbir vuruş yıkış tutamazdı yazmanın yerini. Yazmak farklı bir histi. Ağlatırdı, güldürürdü, şaşırtırdı, havalara da çıkartır, yerden yere de çarpardı. Yazmak, duyguların en güzel tercümanıydı.

Saatlerce duygumu kalemime katıp, yeni başladığım romanım için çalışmıştım. Sonuç, bir arpa boyu yol alamamıştım. Hiçbir kurgu, hiçbir konu, hiçbir karakter içime sinmiyordu. Yazıp yazıp silerek gecenin ikisine kadar oturmuştum. Sonunda gözlerim yorgunlukla kapanmaya başladığında yatağıma kıvrıldım. Ağır ağır kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

Sahilden geldikten sonra annemlerle yemek yerken dershane konusunu açmıştım. Annem de babam da böyle bir karar aldığıma çok sevinmişlerdi ve tabii ki kabul etmişlerdi. Babam yarın gidip dershaneyle konuşacağını söylemişti. Yemekten sonra da zaten odama gelip yazmaya çalışmıştım ve son durum buydu.

"Gizem, kızım hadi kalk! Kafeye gitmeyecek misin? Yetişemeyeceksin bak."
Bilincim, varla yok arasındayken annemin sesiyle biraz yerine gelmişti, ama gözlerim açılmamak da ısrarcı davranıyordu. Bir süre sonra annemin sesi tekrar duyuldu.
"Gizem, birazdan Deniz damlar, hadi kızım!"
Esneyerek gözlerimi açtım, yorgun bakışlarım kapıdan bana bakan annemi buldu.
"Giyinip geliyorum."
Sesim oldukça güçsüz çıkmıştı, gözlerimin de kızarık olduğuna emindim.
"Yine geç saatlere kadar oturdun, değil mi?"
Hadi ama, iki geç bir saat miydi? Yani... daha geç saatlere hatta sabahlara kadar oturduğumu biliyordum. Tabii o zamanlar okul olmadığı sürece istediğim saate kadar uyuyabiliyordum, gitmem gereken bir işim de yoktu.

Anneme suçlu bakışlarımı gönderdiğimde başını olumsuz anlamda sallayarak odanın önünden ayrıldı. Ben de kalkıp üzerimi giyindim. Sofraya geçmeden önce banyoya uğrayıp elimi yüzümü yıkadım. Sonra da gidip annemle kahvaltı ettim.
Kapı çalınca kahvaltımı bırakıp masadan kalktım ve kapıya ilerledim. Deniz'i karşımda gördüğümde anneme seslendim, "Anne, ben çıkıyorum!"

Deniz'le site merdivenlerinden çıkıp Duruların dükkana ulaştık, içeride sadece Duru vardı. Biz annesi gile göre biraz daha erken geliyorduk konuşmak için fırsatımız olabilsin diye. Deniz yine o mükemmel enerjisiyle giriş yaptı dükkana.
"Gü-nay-dın, kankaların en güzeli!"

Peri MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin