"Richie bana bak."
Eddie dizlerinin üzerine çöktü. Ardından elleriyle Richie'nin yüzünü kavradı. "bana bak dedim." Richie kırmızı gözleriyle gözlerine baktı.
"şuan yan yanayız. Sen şuan neye ağlıyorsun, kendini yıpratıyorsun bilmiyorum ama kendine gel. Yalvarırım. Ben çok üzülüyorum."
Richie Eddie'nin üzülmesini istemezdi. Onun en ufak bölgesini bile incitmek istemiyordu.
"Richie gelecekte her ne olur bilmiyorum. Ama bak şuan buradayız. Biz varız. Sadece ikimiz. Beraber olduğumuz günlerin tadını çıkartalım. Annen daha kötü şeyler de yapabilirdi. Seni kolundan tutup götüre de bilirdi."
Richie çocuğun konuşan dudaklarına baktı. Pürüzsüz, pamuk gibi naif dudaklar. Onun dudakları öyleyken kendi dudakları soyuluktu. Eğer öpseydi acıyan dudakları iyileşir miydi? Ya da onun dudaklarının acısı naif dudaklara mı geçerdi?
Ardından gözlerini Eddie'nin gözlerine getirdi. Sonra dudaklarına. Gözlerine, dudaklarına.. Richie kendini tutmak istemiyordu artık. Kendini çocuğa serbest bırakmak istiyordu. Beklemek için ne neden vardı? Richie usulca Eddie'nin dudaklarına eğildi. Usulca öpmeye başladı.
-