12.Bölüm
Son kez kuvözde yatan bebeğini ziyaret eden genç kadının üzerinde, eteğinde fırfırları olan yeşil bir elbise vardı. Işıl ışıl parlayan yüzüne bakıldığında onun yüreğinde çırpınan yaşam sevinci görülebilirdi, bundan böyle yeni bir hayata adım attığını bilir gibi neşeli fakat aynı zamanda büyük bir stres altındaydı.Hastaneden çıktıklarında, Süreyya için en zor şey bebeğini ardında bırakmak olmuştu. Ecmel makinelere bağlı kalmadan nefes alıp vermeye başlana dek yoğun bakımda annesinden uzakta kalacaktı, bu bir anne için en kötü şey olabilirdi. Katlanılması ve kabullenilmesi kulağa imkansız gibi geliyordu, Süreyya gitmemek için ayak diremesine rağmen bebeğinin en az bir ay yaşamla mücadele vereceğini düşününce onun için güçlü kalması gerektiğine ikna olmuştu. En büyük destekçisi ailesi dışında Filiz ve Alihan'dı.
Alihan ön görülemeyecek kadar nazik ve anlayışlı bir adamdı, yüreklendirme konusunda çok başarılı sayılırdı. Süreyya, onun konuşmalarını dinlerken büsbütün heyecanlanıp içinin umutla dolduğunu düşünüyordu, fark etmişti ki son derece koşulsuzca güveniyordu ona. Alihan, çocuklarını ve kendisini dışarıdaki melanetlerden koruyabilir, onlara babalık ederken evlerini bir yuvaya çevirmek için Süreyya'ya izin verebilirdi. Tatlı bir adamdı, böylesine iyi bir insanın çok tuhaf takıntıları olması anlaşılır sayılmasa da genç kadın bunlara kafa yormayı reddediyordu. Bedeni teslimiyetle mayışmışken paronayak fikirlerle boğuşmak istemezdi.
Elbette tüm bunlar onu tanımak için yeterli değildi, Süreyya'nın kafasından bin türlü senaryo geçiyordu. Evlenmek için acele ettiklerini düşünse de bir yandan Alihan'a hak veriyordu, aile evinde iki çocukla birlikte yaşamak, geçim sağlamak ve dul olduğu için hakkında konuşulanlara göğüs germek bekar bir anne için çok zordu. Alihan tüm bunları birlikte aşmaları için ona bir yardım eli uzatıyor, genç kadının tüm koşullarını iyileştirmek için orada durmuş dimdik duruyordu.
Şimdi, Alihan'ın siyah Mercedes'inin ön koltuğunda yolculuk ederlerken Süreyya hemen yan koltukta başını cama doğru çevirmiş yolu seyretmekteydi. Öyle dalgın görünüyordu ki kafasından neler geçtiğini genç adam pek tahmin edemiyordu, gözlerini ara sıra yoldan ayırıp kadına çevirse de duygu durumuyla ilgili bir ipucu yakalamış değildi. En belirgin olanı üzgün oluşuydu, belki de kızını ardında bıraktığı içindi bu asık suratı. Adamsa onun bu hüznüne karşılık gergindi, tüm bedeni baştan aşağıya endişe ve kaygıyla kasılmıştı. Süreyya'nın dudaklarından çıkabilecek tek bir olumsuz kelimenin her şeyi mahvedebileceğinin pek ala farkındaydı.
"Ecmel'i mi özledin?" diye sordu genç adam, arabadaki bu sessizliğe daha fazla dayanamamıştı. Süreyya, duyduğu soruyla birlikte irkilerek başını sözlüsüne doğru çevirdi.
Başını sallarken, "Canımı ardımda bıraktım, nasıl özlemem?" söyledi kadın, o güzel gözleri çoktan yaşlarla dolduğundan sesi titremişti. Alihan onun kırık kalbini düzeltmek istercesine kadına yandan bir bakış attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCE BUZUN ÜSTÜ
Storie d'amoreÇok sevdiği kocasının ölümüyle genç yaşında dul kalan Süreyya, üç yaşındaki oğlu Turgut ve karnındaki bebeği ile zor bir yaşama doğru sürüklenir. Yaşadığı mahalle baskısı, para kazanmanın zorluğu ve oğlu Turgut'un bir baba figürüne ihtiyacı olduğunu...