♤Karanlık♤

238 15 1
                                    

Gözlerim karanlığa açıldığında etrafı süzmeye çalıştım fakat erken çöken gece yüzünden ilerleyen saatler neredeyse zifiri karanlık oluyordu. Hiçbir şey görmeksizin yattığım yeri yokladım. Sanırım yataktaydım. Kolumu uzatınca bir bedene dokundum. Sanırım bu da Mahir'di ve biraz sert dokunmuş olmalıyım ki, hareket etmişti.

"Bir şey mi oldu?" dedi boğuk sesiyle.

"Çok karanlık." dedim acıyla. Hiçbir şey algılayamıyordum. Yatakta bir hareketlilik oldu. Elimi tuttu.

"Buradayım, Evren."

Elin sıkıca tutup ona iyice yaklaştım ve bedenine sarıldım.

"Hiçbir şey göremiyorum. Çok karanlık." dedim tekrar. Gözlerimi kaybetmiş gibiydim.

"Korkma, tamam, gel şöyle."

Beni kolları arasına aldığında ona iyice sokuldum. Bir kolumu göğsüne atıp onu sarmaladım.

"Beni karanlıktan da koruyorsun."

"Seni her şeyden korumaya çalışıyorum." dedi sakince.

Uykuya dalarken ağzımdan birkaç kelime döküldü.

"Kendinden korumana gerek yok."

*

Sabah uyandığımda henüz Mahir uyanmamıştı. Ayak ucumuzda yatan Ares kafasını kaldırıp bana baktığında Mahir'in kollarından çıkıp yataktan indim ve Ares'i de alıp arka bahçe kapısına indim. Ares'i bahçeye saldıktan sonra kahvaltı hazırladım.

Mahir yarım saat sonra uyandı ve kahvaltı masasına oturdu.

"İki gün sonra kursun başlıyor."

Hiç tanımadığım insanlarla, bilmediğim bir dil. Sorun değildi.

"Tamam." dedim sakince.

Gözlerini benden hiç çekmiyordu. Ben ise masaya oturmuş bir şeyler yemek için bakınıyordum.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Karanlıktan çok mu korkarsın?" dediğinde geceyi hatırladım.

Gözlerimi kaçırıp dudaklarımı yaladım.

"Hayır sadece nerede olduğumu anlamamıştım bir de çok fazla karanlıktı."

Kafasını salladı.

"Bana anlatmadığın şey ne?" dedim. Ushan'ın akşamki konuşmasını hatırlarken.
Bu sefer gözlerindeki duygu değişimi onu tehlikeli bir hâle sokarken yutkundum.

"Ufak tefek şeyler."

"Yalan söylerken dudakların dümdüz oluyor." dediğimde kaşlarını çattı.

"Sana neden yalan söyleyeyim?"

"Ben de onu anlamıyorum ya işte."

Oflayıp sırtını sandalyeye yasladı.

"Benim de sana söylemem gereken bir şey var. İlk sen anlat sonra ben?"

Bu dediğime iyice kaşlarını çattı.

"Benim senin hakkında bilmediğim bir şey yok Evren."

Şaşkınlıkla gözlerim büyürken öylece kalakaldım bir süre.

"O da ne demek? Sen beni tanımı-"

"Ne saklıyorsun benden? Söyle hadi."

"Beni tanıyan biri var. Mail atmıştı annem öldükten sonra. Ben kendisini tanımıyorum ama o beni ve annemi çok iyi tanıyormuş ve buraya gelmek istiyor."

ZorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin