wattpad senin soyunu sopunu gelmisini gecmisini gidecegini varacagini yedirdigini ictirdigini uyudugun gecenin safagini sabahini aksamini oglesini yedi ceddini sikeyim 1.700 yorum atilmasina ragmen nasil siralamada beni geri dusurebilirsin GAREZİN NE PİC GEL ADAM GİBİ KONUS SİNİRLENDİRME BENİ AMK BENİ GECTİM O KADAR OKURUMUN HAKKİNİ ODEYECEKSİN PEZEVENK
evet..
evet doldum.aniden kalktik koye geldik amk ne oldu ben de anlamadim ondan bolum sozumun biekac gunu disinda gelir muhtemelen kusura bakmayin canlarim <33
iyi okumalarr 👩❤️💋👩 not: bolumu sekseninci yazisim ins bu sefer olacak not2: olmadi bir daha yazıyorum amk
**
İnsanların söylediğine göre en güzel yaşlar, lise yıllarınızın olduğu yaşlardır. Birçok gencin başkasına karşı belki ilk defa beslediği hislerin başlangıcı, kısa da olsa geçici mutlulukların üzerine toz kondurulamayan dönemdir. Tabii bu insanların söylediğine göre öyledir.
Benim lise hayatım ise tamamen bir fiyaskodan ibaretti. Ne kadar çabuk yükseldiysem misli katıyla çakılmıştım. Her yükselişimde, yükseldiğim metrelerden çok dibe batmıştım. Kendimi bilmiyordum. Sahi, kimdim ben? Kimim ben? Neden bu lanet sorunun cevabını bir türlü öğrenemiyordum ki? Mesela Hyunjin'in gördüğü kişi olabilir miydim? Peki.. Hyunjin hangisini görmüştü?
Hyunjin. Nasıl da bir şekilde bütün sorularımın cevabı sana çıkabiliyordu ki? Sorularım gibiydin ama sen de. Asla cevabını bilemiyordum.
Arkamda çok uzun bir yol bırakmıştım. Hayatımın en stresli, en ciddi, en yorucu zamanlarını. Hendery'i temiz bir şekilde içeriye tıkabilmemin ardından koskoca ilde adımı duymayan kişi dahi kalmamıştı. Genç yaşında zekâsıyla ünlü olan bir kahramandım onlara göre. Yüzlerce annenin çocuklarının kurtuluş, birçok umudun ise kuruluş ismiydim. Ben Lee Felix'tim. Halbuki kurtaramadığım iki şey vardı. Ben kesinlikle bir kahraman değildim. Ama bu olamayacağım anlamına gelmezdi.
"Felix? Duyuyor musun beni?" arkamdan duyulan sesle düşüncelerimden sıyrılmış ve kolumu arka sıraya dayayarak dönüp seslenen Seungmin'e bakmıştım. "Gel koridora çıkalım. Belki birileri teklif eder ha?" Ah evet.. teklif. Benim ısrarla red ettiğim teklifler.
Mezuniyet yalnızca üç gün sonraydı ve herkes çoktan kimlerle gideceğini seçmişti. Fakat ben her zamanki gibi yine en çok Jeongin adına seviniyordum. Çünkü onun hayallerinden birinin Chan ile mezuniyete gitmek olduğunu bir keresinde bana söylemişti.
"Dediğim gibi Seungmin. Mezuniyete sadece ortalıkta görünmek için gideceğim başka bir sebebi yo-"
"Hyunjin'e acaba kaç kişi teklif ediyordur. E şimdi kızlar arasında çok popüler, tıpkı biseksüel olduğu öğrenilince erkeklerde olduğu gibi.." demiş ve elini çenesine yaslamıştı. Gözlerimi ondan tek bir saniye ayırmadan dinliyordum dediklerini. "Ayrıca okulun takım kaptanıydı. Baya bir kez içine ettin işlerinin ama bir şekilde üniversitesi hazır bile. Babası okulun müdürü.." diye ballandıra ballandıra Hyunjin'i övmeye devam ederken, oturduğum yerde hızla doğrulmuş ve boğazındaki sert yumruyu yutkunmayla atlatmaya çalışmıştım.
"Hyunjin hakkında konuşmayı kes ve birazdan bana yağdıracağın övgüleri şimdiden düşünmeye başla." nereden gelmişti bu özgüven?
Seungmin dudaklarını büzmüş ve kaşlarını havalandırmıştı. "Hay hay" diyerek oturduğu yerden kalkıp bana doğru adımlarken, saçlarımı geriye atmış ve başımı dikleştirerek yanıma gelmesiyle kapıdan çıkmıştık.
"İddiaya girelim. Kaç kişi teklif eder sence?"
"Rahat beşi var." dedim ellerimi cebime sokarken. "Geri zekalı mısın son üç gün kala kim nasıl hangi mal sana hem de beş kişi teklif etsin?" omuzlarımı hafifçe sirkeledim. "Kimseyle gitmediğimi bildiği için beni tavlamaya çalışanlar desem yeterli olur sanırım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blurry face
Fanfiction"Konuşmalarımızı ses kaydına aldığını anlamayacak kadar salak olduğumu mu sandın?" benim ismim bulanık surat ve ne düşündüğünü önemsiyorum. "Yumrukların tarafından öldürülmektense, dudakların tarafından ölmeyi tercih ederim." [ hyunlix, minsung, cha...