[ yirmi dokuz ]

8.2K 992 2K
                                    


Yaptıklarınızdan siz sorumlusunuzdur.

Bunu duyduğunuz zaman aklınıza hep yaptığınız 'kötü' şeylerin sorumluluğu gelir, öyle değil mi? Çünkü 'iyi' olacak şeylerin size sorumluluk olacağını düşünmesiniz. Size sorumluluk olabileceğin bir şeyin iyiliğini içten içte hep düşünürsünüz.

Ben sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacağım bir çok 'kötü' eylemde bulundum. Her ne kadar hepsini 'iyi' niyetle yaptığımı düşünsem bile, bir süre sonra bunun çizginin dışına çıktığını fark edememiştim. Kontrol benim ellerimde değilken, kim olduğumu bile bilmiyorum.

Ama bunun dışında sorumluluğunu kabullenmek istediğim 'iyi' şeylerim var. En basitiyle bu kötü hissiyattan kurtulmak istiyorum. Kendime yapabileceğim en büyük iyilik bu olurdu belki. Bilmiyorum, sadece sonucunda bunun da bir sorumluluğa bineceğine eminim.

Kendim olabilmeyi sorumluluk edinmiş olacağım.

En zorunu başarmaya çalışacağım ve bunun için her şeyi yapmaya hazırım. Her ne kadar hiçbir şeyin farkında değilken kör olduysam, şimdi aksine gözlerim gerçeklikten en ufak bir detayı bile kaçınmaz oldu. Kendim olduğumu sanıyordum, kendimi kaybederken.

İşin başına dönmüş gibiydim. Yine her şeyi tek bir tuşuma bakabilirdi. Okulu hackleyebilirdim. İstediğim kişinin kirli sırlarını ortaya tek ufak bir hareketimle çıkartabilirdim. Tıpkı ona yaptığım gibi.

Tıpkı Hyunjin'e yaptığım ve yeniden olacağı gibi. Bu sefer sadece benim ellerimden olmayacaktı.

İki cansız ruhun inada binmiş, intikama koşuşturan kızgınlıklarının ardından masanın etrafında tek bir saniye daha geçirmedik. Hendery'i olduğu yerde bıraktım. Dipte, en dipte. Kirin içinde, benliğinden kopmuş, gerçeklik algısını silmiş olduğu yerde bıraktım onu. Ve hiçbir şey olmamış gibi evime geri geldim.

Yine de hâlâ çözemediğim soruların olması beni deli ediyordu. Ortada henüz bu sorunlar varken nasıl harekete geçebilirim, emin değilim. Yarın ne olacağını bilmiyorum ve lanet olsun.. ölmüş olmayı diliyorum.

Belki böylesi daha kolay olur diye düşünmeden edemiyorum. Çok çabaladım ve çok yol kat ettim ama sonunda, hiçbirinin önemi yok.

Zamanında güvendiğim kişinin artık korktuğum kişi olması beni deli ediyor. Bu işin sonunda aklımı kaybetmekten korkuyorum. Belki farkında bile değilim, çoktan kaybetmişimdir.

Yaşayacağım şeylerden korkuyorum. Dün gece uykunun u'su geçmedi yakınımdan. Tek düşündüğüm ne olacağıydı ve bunun ötesine bir türlü geçemiyordum. Çünkü bilinmezlik beni korkutuyordu. Bu bilinmezliğin arasından tek bildiğim şey,  iyi bir şey olmayacağıydı.

Spor salonu yavaş yavaş insanlarla dolmaya başlamıştı. Evet, sonunda maç günü gelmişti. Doğruyu söylemek gerekirse artık 'maç' kelimesini duyduğum an o yerden koşarak uzaklaşmak istiyordum. Çünkü şu zamana kadar kimseye iyi gelmeyen şeydi o. Her şeyi berbat eden şey. Benden sonra.

Onu üzecek bir şey olacağını biliyorum. Hendery'den her ne kadar korkmadığımı sansam bile korkuyorum. Yapabileceğim bir iki şey var sadece elimde ve bunlar da yüzüme patlarsa kelimenin tam anlamıyla biteceğim. Her şey bitecek.

Annemi hayal kırıklığına uğratan bir çocuk olmak istemiyorum. İlk öpücüğümü verdiğim çocuğu üzmek istemiyorum. Seungmin'i yeni kazanmışken yeniden kaybetmek istemiyorum. Jeongin'i daha fazla çıkmaza sokmak, Chan'i de beraberinde sürüklemek istemiyorum.

Ama bu isteklerim artık benim elime bakmıyor.

Gözlerimi sıkıca yumdum ve korkudan titreyen bacaklarımın üzerine ellerimi yerleştirip yavaşça sıkmaya başladım. Durmuyorlardı, ne yaparsam yapayım titremelerini durduramıyordum ve üzerine düşünmek sadece şiddetini arttırmaktan başka bir boka yaramıyordu. Tıpkı bu durum gibiydi, durduramıyordum veya atlatıp güzel olacak şeye geçiş yapamıyordun.

blurry faceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin