Bölüm 2 çeteden kaçarken

961 68 14
                                    

Uyumadan önce tekrar yaşadığı hayata lanet etti. Mümkün olsa idi hayatını değiştirmek bu günlere gelmesini sağlayan, ona bunca acıyı çektiren insanları görmeden yaşamayı ne çok isterdi. Bu mümkün olsa yapamayacağı şey yoktu hayatında ama, mümkün değildi. Keşke o günler o anlar hiç yaşanmamış olsaydı. Şimdi bu bilinmezlik içinde yaşamak zorunda kalmazdı. Tüm duygularını da bundan üç yıl önce kaybetmişti. Şimdi sadece boş bakışları vardı insanlara karşı, hiç bir anlam taşımayan, hiç bir şey ifade barındırmayan boş bakışlar. Hayatta her şeyini, tüm masumiyetini de kaybettikten sonra aşık olmuş, karşısında ki adama taüm benliğinle güvendiği anda ise, herşeyi anlatarak aşkını da kaybetmişti. O günden sonra ise tamamen karanlığa batarak yaşamıştı hayatını. Bulaşmadığı pislik kalmamıştı. Yapmadığı, girmediği pis bir iş kalmamıştı. Tüm güzel duyguları da sevdiği adamla gitmişti. Tamamen duygusuz bir insana dönüşmüştü. Geceleri saatlerce sokaklarda boş boş dolaşır, gözlerini uzaklara dikerek sevdiğini beklerdi. Gelmeyeceğini bile bile beklerdi. Bir tek o zaman konuşurdu bakışları, bir tek o zaman anlam kazanırdı. Özlem, hasret, öfke ve nefret olurdu bakışlarında. Gecelerde gören insanlar tanırdı artık onu, boş bakışlarını insanlara yüzüne bakınca gösterse de , insanlar onun uzaklara baktığı an bakışlarının anlam kazandığını anlayacak kadar tanımışlardı onu. Kimse onun hakkında konuşmaz, kimse onunla konuşmazdı. Konuşmaya çalışsalar bile cevap vermediki zaten. Sadece boş boş bakardı insanların yüzüne. Susundu onun bakışları. Herkese, herşeye karşı suskundu. Ne bir arkadaşı, ne bir sırdaşı, nede etrafında bir insan vardı. Kimseye güveni kalmadığı için, konuşmaya da tenezzül etmezdi.

Uyuyamayacağını anladığı anda kalkıp boş sokaklarda yürümeye karar verdi. Üç yıldır hiç vazgeçmemişti bu huyundan. Her akşam sokaklarda dolaşarak sevdiği adamın gelmesini beklerdi. Kendisi de biliyordu aslında gelmeyeceğini ama, bir umuttu onun içindeki de beklemekten vazgeçemiyordu bir türlü. Çok sevmişti onu, hayatında unuttuğu tüm duyguları onunla tekrar yaşamaya başlamıştı ama, daha beteri olup sadece bir nefret kalmıştı kendisine...

Her akşam yaptığı gibi sokaklarda dolaşmaya başladı gine , her sokak başını dönüşünde aynı şeyleri görüyordu, hiç bir şeyn değişmediğini farkediyordu. Değişen sadece kendisi olmuştu. Yıllardır aynı ise her sokak başı. Her gün aynı amcalar kahvede oturup oyun oynarlardı. Kimse dönüpte bakmazdı kendisine . Rahatsız değildi bu durumdan, tam tersine çok memnundu. Kimse dönüp bakmıyor, yalandan da olsa ilgi göstermiyorlardı. İnsanlardan daha fazla nefret etmesini sağlardı sadece onunla ilgilenmenleri. Bu sefer başka sokaklara girmeye karar verdi. Biraz daha ilerledikten sonra uyuşturu ticareti yapan bir çeteye denk gelince kendine küfretmekten geri kalamadı. Zaten tüm belaları üzerine çekeri. Zaten bu olaylarada bu yüzden girmişti. Üç yıldır da durmadan kick box yapıyordu. Nerde ise en iyisi olmak üzere idi. Tabiki adamlar kendini görmese idi. Kendine bir küfür daha ederek. Koşmaya başladı. Nereye gideceğini, nerde izini kaybettireceğini bilmeden sadece koşmaya başladı. Uzun süre koştu, ne kadar koştuğunun farkında bile değildi ama, ayaklarının ağrıdığını hissettiğinde baya uzun koştuğunu anladı. Bu kadar çabuk yorulması normal değildi ama, buraya kadar baya yürüdüğü için yorulması normaldi.Şu anda duramazdı koşması gerekiyordu, eğer peşindeki adamlara yakalanmak istemiyorsa şu anda duramazdı. Koşmaktan nefes alacak hali bile kalmamıştı. Ama durursa yakalanması an meselesi idi.

Kendisi de çok pis işlere bulaşmıştı ama, hiçbir zaman bu gece gördükleri kadar pis olmamıştı. Eğer yakalanırsa sonunu düşünmek bile istemiyordu. Hele ki böyle bir olay yüzünden ölmeyi hiç istemiyordu. Daha yapacak çok işi vardı. Artık koşacak hal kalmadığında, ara sokaklardan birine saparak izini kaybettirmeyi denedi. Tam köşeyi döndüğünde sert bir şeye çarparak dengesini kaybetti. Eğer çarptığı kişi kendisini tutmasa idi düşebilirdi.Kendisi tutan adama ters ve boş bakışlarla baktı. Adam ilk defa karşısında bu kadar boş bakan bir kadın görüyordu. Birşeylerden kaçtığının da farkında idi. Bir yerlerden tanıyordu bu kadını ama, nerden hatırlayamıyordu. Tamamen siyahlar içinde kadın. Bakışları suskundu. Hiç bir şey anlatmıyordu. Sadece bakmak için bakıyor gibi. Tam ağzını açıp konuşacağı sırada; Şu taraftan gidelim... Oraya girdi gördüm... diyen bir adam sesi duyduğunda, kadın bir anda panikledi. Adam şüphelerinde haklı olduğunu anlayıp, kadını serbest bıraktı ama, artık geç kaldığının farkında idi. Adamlar kadını bulduğuna sevinmiş bir şekilde kadının etrafını sarmışlardı bile. Fakat kadın dinlenmiş bir halde olduğu için kadının çıkışı hepsini şaşırtmıştı.....

Hiç birisi kadının bu kadar iyi kavga edeceğini bilmiyordu ama, bir vuruşta beş adamıda yere sermesi hepsinin korkmasına neden olmuştu. hepsi yerden kalkıp tekrar kendine sadırdığında, hiç acımadan duygusuz ve ifadesiz bakışlarla kavgasına hızını kesmeden devam etmişti. Adamların hepsi bayıldığında ise kenarda durmuş, kendisini hayranlıkla izleyen adama dikti bakışlarını. Hiç bir şey demeden adamın yanından ayrılmaya karar verdi. Fakat kızın böyle profesyonel bir şekilde kavga etmesi adamın ilgisini çekmişti. Özelliklede ifadesiz bakışları ona ayrı bir gizem katıyordu. Kadına fark ettirmeden onu takip etmeye başladı. Aslında kadının kim olduğunu anlamıştı ama, emin olamıyordu. Daha önce bir çok insandan duymuştu kadının acımasız ve insanlara karşı olan duygusuz bakışların, zaten herkesde onun bu duygusuz bakışlarından korkuyordu. Herkes onun acımasız olduğunu bakışlarından anlıyordu zaten.

Hayal, arkasına bile bakmadan ilerleken bakışları tekrar anlam kazanmıştı. Hiç bir zaman beklentisi bitmemişti. Her an her yerden çıkacak veya, her an gelecek hissini hiç kaybetmemişti. Yavaşça sokakları arşınlarken düşündüğü tek şey vardı, neden? Neden bırakıp gitmişti, Hayal ona güvendiği için mi? Yoksa ona her şeyi dürüstçe anlattığı için mi. Halbuki onun da sevdiğini zannetmişti, hemde kimsenin sevmediği kadar çok sevdiğini, ailesi ile bile görüşmüyordu Hayal. Halbuki ne çok özlemişti anne kucağını, anne sıcaklığını. Ona herşeyi anlatmayı ne çok isterdi oysaki ama, bunu yapması demek, ailesinin yanına gitmek demek, abisi olacak piçi görmek demekti. Eğer onu görürse yapacaklarını hayal dahi edemiyordu. Onun bunca zaman kendisine çektirdiği acıyı, her gün her an yeniden yeniden çekerken, eğer onu karşısında görürse düşünmeden gözünü bile kırpmadan onu öldürebilirdi. Sırf ailesine bu acıyı yaşatmamak için gitmiyordu ailesinin yanına. Hep uzak kalıyordu onlardan. Arada telefondada konuşmasalar belki de hayatı daha kötü olacaktı. Sırf annesi için dayanıyordu bu hayata zaten. Sırf onun için yaşıyordu. Ona acı yaşatmamak için. Fakat kimse HAyal'in hayatını düşünmemiş, nasıl olduğunu düşünmemişti. Herkes daha çok nasıl acı çekebilir acaba diye düşünmüştü sanki. Bunları her düşündüğünde ise daha çok nefret ediyordu insanlardan. Onlara olan nefreti katlanarak artıyordu.

Düşüncelere dalmış iken eve nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu, şu anda tek ihtiyacı olan sıcak bir duş alıp üzerindeki kanlı ve pis kıyafetlerden kurtulmaktı. Sonrasında ise iki- üç saatlik bir uyku çekip işlerin başına dönmeli idi. Duştan çıktıktan sonra üzerini bile giyinmeden kendisini yatağa attı. Yatağa girer girmez uyudu. Bu gece gereğinden fazla yorulmuştu.

Taylan, Hayal'i evine kadar takip etmiş, bu kadar acımasız ve kötü bir kızın nasıl olurda yürürken etrafına dikkat etmediği ise şüphe uyandırmıştı içinde. Bu kadına alan ilgisi daha fazla artmış, merakı ağır basmış bir şekilde, geldiği yolları geri dönerek bir kahveye girmişti. İçerde çoğunluğu yaşlılar oluşturuyordu. '' Selamun Aleyküm'' diyerek boş bir masaya geçip, kendine tavşan kanı bir çay istedi. Kahvehanenin sahibi yaşlı bir amca idi. Herkes aynı ağızdan '' Aleykümselam'' diye cevap verdi Taylan'a. Açıkçası kendisine bakan dikkatli bakışlarından rahatsız olmuştu Taylan, yerinde hafifçe kımıldayarak, kahvehaneceninin getirdiği çayı içmeye başladı. Cam kenarında oturan yaşlı amcalardan biri tanımıştı onu. Az önce Hayal kızı takip eden adamdı bu. YAşlı adam daha dikkatli incelemeye başladı genç delikanlıyı. Kötü bir adama benzemiyordu ama, ne olursa olsun Hayal'in başına gelecek bir şeye de burada oturan hiç bir yaşlı insan razı olamazdı.Taylan da bu yaşlı adamın gözlerini çekmeden kendisin izlemesinden çok rahatsız olmuştu ama, yapabilecek birşeyi yoktu. 'En iyisi çayı içip soru sormadan gitmek' diye düşündü. Bir kaç akşam daha buraya gelirse kendine alışırdı insanlar. O zaman istediği cevab daha kolay öğrenebilirdi. Çayını içip ayaklandıktan sonra, cam kenarında ki yaşlı adamın yanından geçecekken, adam kolunu tuttu Taylan'ın. Kulağına yaklaşarak '' O takip ettiğinden kızdan uzak dur. Ona bir zarar verirsen burdaki herkei karşında bulursun'' diyerek kolunu bıraktı. Taylan yaşlı adamın dediklerinden hiç bir şey anlamamıştı. Algılaması durmuştu sanki, biraz orada dikildkten sonra adamın kendini yanlış anladığını düşünerek açıklama yapacaktıki, yaşlı adamın gitmiş olduğunu gördü. Kahvede ki herkes ise bu olay karşısında dikkatli bir şekilde Taylan'a bakıyorlardı.

Bir Şans DahaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin