Bölüm 10 ...İntikam planı...

239 27 8
                                    

  BU HIKAYEYI YAZARKEN BENI YALNIZ BIRAKMAYAN, GEREK YORUMLARIYLA, GEREK VOTELERIYLE VE ÖZELDEN YAZDIKLARI YAZILARIYLA BANA DESTEK OLAN OKUYUCULARIM, KARDESLERIM, ABLALARIM, ARKADALARIM,  HEPINIZE ÇOKTEŞEKKÜREDERİM. .. DESTEGINIZ ICIN HEPINIZ ÇOK SAGOLUN. .  

         Hayal annesi ile konuştuktan sonra, biraz daha düşüncelere daldı. Kendisi ve annesi için en iyisi aralarında biraz mesefa olması idi. Abisi denecek adama bir şey olduğunda, en azından annesi ile aralarındaki mesafe sayesinde daha az acı çekebilirdi. Evet farkındaydı, çok acımasızca bir durum olduğunun. Ama bunu yapmak istiyorsa, intikam almak istiyorsa buna mecburdu. Annesini düşünmemeye mecburdu. Üçünden biri ölmüştü. Hakettiği şekilde ölmüştü. Vicdan azabı ile ölmüştü. Ama diğer ikisi de Hayal sayesinde çekeceklerdi vicdan azabını. 'Az kaldı, çok az..' dedi kendi kendine. Alacağı intikamı düşündükçe içinde bir rahatlama oluyordu Hayal'in. Bunun sadistçe olduğunun farkındaydı ama, bunca zaman acı içinde yaşamışken intikamını düşünüp rahatlaması bile umrunda değildi. Hayal'in gözlerindeki umursamaz bakışlar artık tehlikeli gözükmeye başladığından, daha çok çekinmeye başlamıştı etrafındaki insanlar. Bu durumdan ise oldukça memnundu Hayal. Aslında Ayhan'ı depokaya kapatmayı bile geçiriyordu aklından. Yolunu beklediği senelerce eziyet etmek istiyordu. Canının yandığı kadar canını yakmak istiyordu Ayhan'ın. Bunları düşündükçe de daha çok keyifleniyordu ama, bu kadar basit olmayacaktı Ayhan'ın cezası. Daha çok yanacaktı canı. Kendi canının yandığından daha çok yanacaktı. Bunları düşündükçe ise içindeki mutluluk tarif edilemez boyutlara ulaşıyordu. 

        Odasından çıkan Hayal, başı ile Ali'yi çağırdı odasına. Barda çalışanlar Hayal'in gözlerindeki farklı bir parlamayı görünce korkmuşlardı. Ama bir o kadar da sevinmişlerdi onun bu haline. En beter halini görmüşlerdi bir önceki gün. Onlar için Hayal vazgeçilemeyecek bir insandı hayatlarında. Hepsini berbat hayatlarından kurtarmış, yanına almıştı. Hayal'e olan minnet duygularını hiç biri anlatamazdı. Bu nedenle Hayal ne isterse yapacak durumdaydılar. Mecburiyetten değil di, Hayal'e olan sevgilerindendi. Ali oyalanmadan Hayal'in odasına girdi. Karşısındaki koltuğunda oturdu hemen. '' Hafta sonu annemin yanına gidiyorum. Konuştum annemle. Abimi hastaneden çıkarmış. Ama ona öyle birşey yapacağım ki, nefes aldığı her gün vicdan azabı çekecek.Ona dokunmayacağım, onu vicdanı  ile bırakacağım. Gerçi vicdan varmı o da belli değil ya..'' Hayal bu gün  hayatında konuşmadığı kadar çok konuşmuştu. Uzun zamandır sessizliğini koruduğu için bu kadar konuşmak yormuştu genç kadını ama, içinin rahatladığını hissettiği her an daha çok konuşmak, daha çok rahatlamak istiyordu. Bilse idi bu kadar rahatlayacağını, bunca zaman beklemezdi. Hayatında aldığı zor ama, en iyi karardı kendisi için. '' Tamam, ben yerleri ayırtırım. Hafta sonu yola çıkarız. Şimdiden kendime bir otel bakayım. Sen annenlerde kalacaksın değil mi?'' '' Sen bana da bir oda ayırt ginede. Belli olmaz. Çok bunalırsam kalamayabilirim annemle.'' '' Tamam hallediyorum hemen.'' Ali odadan çıkınca, eski günlerini gözülerinin önünden geçirdi Hayal. hatırladığı her an onlara karşı olan öfkesi ve intikam duygusu daha çok artıyordu içinde. Biliyordu ki bundan sonra karşısına çıkan kimseyi gözü görmeyecek, önüne çıkan her engeli ezip geçecekti.Kendinden başka kimse umrunda değildi artık. Bunca yıl ölüden farksız yaşamıştı, bundan sonra ise ona bu hayatını yaşayanlar ölü gibi yaşayacaktı. Artık Hayal için ayağa kalkma zamanı gelmişti. Memlekete gitmeden önce biraz daha çalışması gerektiğini düşündü Hayal. Alt kata box salonuna inerek kum torbası ile çalışmalara başladı...

        Hayal kum torbasına her vurduğunda istemeden yaşadıklarını düşünüyordu. Düşündükçe nefret ve kini daha çok artıyor, kum torbasına daha sert vuruyordu. Üç züppeninde ona nasıl sahip oldukları bir bir gözlerinin önünden geçiyordu. Nasılda tehdit etmişlerdi bağırma, sakın sesini çıkartma diye. O kadar zorlamışlardıki, bırak sesimi çıkarmayı, nefes bile alamaz hale gelmişti Hayal. Üçü de teker, teker Hayal'e tecavüz ederken biri ağzını eli ile kapatıp kollarını tutuyor, diğeri bacaklarını zaptediyordu. Üçüncüsü ise, Hayal'e acımadan sahip oluyordu. Kendince erkekliğini kanıtlamaya çalışıyordu. Hayal'in aklına bile gelmeyecek şekilde zorla sahip olmuşlardı Hayal'e. Tek tek defalarca. Sabaha karşı  anca eve gidebilmişti Hayal. Sabah ezanı ile gözlerini açtığında acıdan bayıldığını anlamıştı. Yürüyecek hali bile yoktu. Tek başına ıssız ve ağaçlık alandan kalkıp eve gidene kadar canından can gitmişti Hayal'in. O an o saniye ölmeyi dilemişti Allah'tan. O kadar zorlanmıştı ki eve gidene kadar. Ölümün bile bundan daha acısız olacağını düşünmüştü. Eve girip kendini duşa attığında gece yaşadıkları düşmüştü aklına. Tek tek, her karesi. Özellikle de adamların Hayal'in üzerinde inlemeleri kulaklarında yankılandıkça, elleri ile kulaklarını kapatıyordu Hayal. Duymayacakmış gibi. Aklına kazınanaları, gözünün önünden silinmeyenleri silebilcekmiş gibi iki saat kaynar suyun altında kalmıştı. Saç diplerini, yüzünü ve vucudunu iyice çitilemiş, biraz daha zorlasa katanacak duruma gelmişti. Ama ne vucudundan, ne aklından, nede gözlerinin önünden gitmemişti o görüntüler. İyice içine kapanış, kimse ile kouşmamıştı o günden sonra. Tek istediği memleketten, o iğrenç insaların arasından kaçabilmesi idi Hayal'in ama, bu sefer gine rahat vermemişler  Okula giderken sabah ve akşam karşısına çıkar olmuşlardı. Ne kadar karşılarında güçlü durmaya çalışsada, lafla bile yaptıkları tacizlere dayanamaz hale gelmişti Hayal. Okulu biter bitmez kaçmıştı memleketinden. 

        Hayal geçmişini düşündükçe, gözlerimin önüne tek  tek yüzleri geliyordu. Kum torbasına onlara vuruyormuş gibi vuruyordum. Umrumda değildi artık hiç bir şey, herlaflarının, her yaptıklarının tek tek intikamını alacaktım onlardan. Hiç bir zaman unutamamıştım bana yaptıklarını. Yapmayın diye yalvardığım halde, gülerek abin seni bize emanet etti. Olmaz diyerek defalarca bana sahip olduklarında bile, abimin yaptığı ipnelik kadar yakmamıştı canımı. Ama az kaldı, hepsi hesaplarını tek tek verecek. Beni bu karanlık hayata hapseden insanlar, bedelini ödeyecek. Eğer onları ezerek aydınlığa ulaşacaksam, hiç acımadan hepsini ezerdim. Hiç biri umrumda olmazdı. Ama benim o gün onlara yalvardığım gibi onlarda bana yalvarmadan ölmeyecekler. Benim hayatıma karşılık, onların da hayatını istiyorum artık.  Hayal düşüncelerine dalıp, kum torbalarını yumruklamaya başladığı andan itibaren üç tane kum torbası patlatmıştı fakat, bunun farkında bile değildi. İçindeki ateşi söndürecek bir şey yoktu şu anda. Nefreti her an daha fazla boyut atlıyor, karşısında olsa hepsini dokunmadan nefreti ile boğacak dereceye getiriyordu. Hızını alamayıp tam dördüncü torbayıda patlatacağı sırada, Ali içeriye girip Hayal'in kolunu tuttu. Eğer Ali engel olmasa, orada bulunanların hiç birinin engel olmaya niyeti yoktu Hayal'e. Hepsi Hayal'den ölümüne korkuyorlardı. Eğer bir şey derlerse bu öfkenin onlara dokunacağını biliyorlardı. Bir tek Ali'yi dinleyeceğini de. Dördüncü kum torbasında da hızını alamayınca Ali'ye haber vermek durumunda kalmışlardı. Hayal başını Ali'den tarafa çevirdiğinde '' Sakin ol dördüncü kum torbası bu.'' demişti. Hayal başını sallayarak'' Farkında değilim'' diye mırıldanıştı. Etrafındaki insanların konuştuğunu duymasını istemiyordu. Korktuğundan veya çekindiğinden değildi bu durum. Eğer planları yolunda gitmez ve intikamını alamazsa tekrar sessiz kalacağını biliyordu. Hatta sessiz kalmakla kalmayıp, tamamen yok olacağını da biliyordu. Etrafındaki insanları umutladırmak istemiyordu. Hepsinin kendini ne kadar çok sevdiğini biliyordu çünkü. Hepsini zamanında çamurdan çıkarmıştı ve hiçbiride Hayal'i bu haliyle bırakmamış, hep yanında olmuşlardı. Hayal biliyordu ki burda çalışanların hepsi kendisi içinde değerli insanlardı. Onlara birşey olmasını istemiyordu. Bu nedenle, kimseye bir şey belli etmemeye gayret ediyordu. Kendisini yalnız bırakmayan, kendisini seven bu insanları üzmeye hakkı yoktu çünkü. Elinden box eldivenlerini çıkran Hayal merdvenlere doğru yöneldiğinde, kapıda çalışanlarından biri ile karşılaştı. Başı ile selam verip geçeceği sırada '' Hayal hanım, kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama, bir adam geldi, sizinle görüşmek istiyor. Burda olmadığınızı söyledim ama, olay çıkarırım diyor. Ne yapalım efendim'' '' Nerde?'' '' Barda efendim..'' Tamam anlamında başı ile onayladı adamı Hayal. Önden adama yol gösterip, kendisine çağıran kişinin yanına götüemesini bekledi çalışanından. Hayal için gece daha yeni başlamıştı. Dün gece de hiç uyumamıştı. Masada bir kaç saatlik uyuduğu uyku ile durduğu aklına gelince, Ali'nin de uyumadığını hatırladı. Çalışanına '' Sen git, geliyorum'' diyerek arkasını  döndü. Tekrar box salonundan içeriye gidriğinde, Ali'nin çökmüş göz altlarını gördü. Knedine kızdı bu sefer, duygusuz olabilirdi ama, çalışanlarına karşı her zamanda anlayışlı olmuştu. Şimdi Ali'nin halini düşünmemesi bencilceydi. '' Ali'' diye içeriye seslendi, sğuk bir şekilde. Ali oturduğu yerden ayaklanıp, hemen Hayal'in yanına gitti. '' İzinlisin eve git'' dedi sadece. Hayal'in ne demek istediğini anlamıştı Ali. Başı ile onaylayıp, HAyal'in arkasından çıkışa doğru yöneldi. Bar kısmına girdiklerinde, az önce kendisine çağıran barmenin yanına gidip ''Kİm'' diye sordu. Adam Hayal'in hemen arkasında Hayal'e bakan adamı kafası ile gösterip Hayal'in önüne bir viski bıraktı. Hayal viski bardağını eline alıp bir kaç yudum peş peşe içip, yavaşça koltukta geriye doğru döndü. Karşısında gördüğü adam ile gergin olan sinirleri daha çok gerildi. Bu adam laftan anlamaz mı diye düşündü.....

Bir Şans DahaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin