Bölüm 4 ...bar...

455 54 6
                                    

        Hayal bardan içeriye girdiğinde, etrafına bakmadan direk ofisine geçti. Barda olan ve silah ticaretinden gelen ücretleri kontrol ediyordu. Silah ticaretinde biraz sıkıntı çıkmıştı ama, adamları halletmiş görünüyordu. İncelemelerini bitirip box salonuna gideceği sırada. Odanın kapısı vuruldu. Hiç bir zaman girin diyes ses vermemişti. Çalışanları da bu durumu bildiğinde kapıyı açıp içeriye girdi. Hayal'in boş bakışlarını gördüğünde adam gözlerini Hayal'den kaçırıp, yere bakmaya başladı. Bar ile olan sıkıntıları Hayal'e söyleyip odadan ayrılacağı sırada. '' Kapıda bekleyen adamı içeri al'' dye soğuk bir sesle kouşunca, karşısındaki buz tuttuğunu hissetti. Adam çıktıktan sonra barı tekrar kontrol etmek için odasından çıkıp barın içine girdi. Hİç bir sıkıntı yok gibi duruyordu, zaten bu bara gelen herkes buranın kurallarına uyardı. Bu nedenle bayanlar tarafından daha çok tercih edilirdi. Hasılatıda iyi olurdu. Herkes de halinden son derece memnundu.

        Barın bir köşesine oturup düşünmeye başladı. İçki içmeye bile abisi yüzünden başlamıştı, hatta sigara içmeye bile. Ondan ölesiye nefret ediyordu. O günlerden sonra bakışları hep suskun olmuştu zaten, o en yakınından yediği kazıktan sonra kimse ile konuşmak gelmiyordu içinden. Konuşsa da birşey değişmeyecekti gerçi. Ailesi bile ona ihanet etmişken, diğerleri neden etmesindi ki. Düşünceler kara delik gibi Hayal'i esir aldığında, yanında kıpırdanma ile kendine geldi. Başını kaldırmadan '' neden takip ediyorsun'' diye net bir şekilde sordu.

        Taylan Hayal'in sesindeki soğukluğu hissettiğinde içinin buz tuttuğunu düşündü. Soğuk bir sesi olduğunu biliyordu ama, bu kadarını kendisi de beklemiyordu. Hiç bir duygu yoktu sesinde. Düz sabit bir sesti. Bir insan nasıl bu hale gelir diye merak etmekten alamadı kendini. Kafasını bile kaldırmıyordu yerden. Kadına hayran kalmamak elde değildi. '' Dün akşam ki kavgandan sonra seni merak ettim'' diye cevap verince.Bakışlarını yerden kaldırıp, ifadesiz gözleri ile genç adamın gözlerinin içine baktı. Taylan daha çok üşüdüğünü hissedip hem sesinin, hemde bakışlarının nasıl bu kadar soğuk olabileceğini düşündü. Hayal ise gördüklerini bakışlarına yansıtmamak için kendisi ile büyük bir mücadele vermesi gerekmişti. Ne kadar da ona benziyordu. Göz renkleri aynı olsa o diyebilirdi ama, değildi işte. İçine çöreklenen acı ile başını tekrar yere indirdi. Eğer biraz daha adama baksa idi göz yaşlarına hakim olamayabilirdi. Bu isteyeceği son şeydi. Benzerliği bile bu adamdan nefret etmesine neden olmuştu. Sinirleri daha çok gerilmişti. ''Bir daha sakın karşıma çıkma'' diye tıslayıp. Oturduğu tabureden kalkıp box salonuna indi eğer biraz daha orda kalırsa tüm sinirini, nefretini adamdan çıkarabilirdi. Dün akşam karanlıkta adamın yüzüne dikkat bile etmemişti. Ne kadar benzesede o gözler sevdiği gözler değildi. Ona sıcacık bakan gözler değildi. Bu düşüncelerle karşısına kim çıkarsa tek vuruşta yere seriyordu. En sonunda kum torbasına vurmaya karar verdi, ara vermeden, ardı ardına, tüm siniri geçene kadar.

        Kaderine bir kez daha lanet etti. Her vuruşunda daha çok öfkeleniyordu aslında. Kendisi fark etmesede, etrafında ki herkes farkında idi bu durumun. Artık içinden ettiği isyanı bastıramıyordu. Beraber büyüdüğü, abisinin arkaşalrının ona tecavüz ettiği gün ki gibi isyan ediyordu. O gün hayatı alt üst olmuştu zaten. Hiç bir zaman unutmamıştı o günleri. Her hatırladığında o anı yaşıyormuş gibi nefret etmişti insanlardan, özeliklede abisinden. Eğer abisi onları ailesinin içine o kadar almasa idi bunlar olmayacaktı. Hiç bir zaman affetmemişti abisini, edemezdi de zaten. Nefreti o kadar büyüktü ki. Tüm dünyayı yakıp, kavuracak derecede idi şu anda . Etrafında ki herkes ilk defa Hayal'den bir duygu görmüşlerdi. Boş bakışlar dışında, ilk defa nefreti görmüşlerdi. Bu nefretin boyutu o kadar büyüktü ki, kimse tek kelime etmeyi bırak, nefes bile almıyordu. Sanki bu nefrette kendileri yok olacakmış gibi hissediyorlardı. O günleri düşünmek her zaman olduğu gibi Hayal'in dünyasını alt üst etmişti.

        Aslında geçmişle yaşanmadığını çok iyi biliyordu ama, bunu yaptığı her seferinde geçmiş bir şekilde karşısına çıkmış hayatını alt üst etmişti. Elinde hiç bir şey kalmamıştı, herşeyini kaybetmiş bir insan olarak şu anda yaşıyordu. Masumiyetini, duygularını, aşkını herşeyini. Budurum ise daha çok sinirlenmesine neden oluyordu...

        Ne kadar düşünmek istemese de, düşünceler hiç bir zaman peşini bırakmıyordu. Bakışlarının suskunluğu ile yaşamaya başlamıştı. Arada bir ağzından çıkan cümleler de olmasa yaşamadığına emin olacaktı. Onu hayatta tutan ise bu cümleler idi zaten. Yaşadığının bilincine vardığı cümlelerdi bunlar. Hergün lütfen gelsin diye dua ederek açıyordu gözünü yeni bir güne. Her akşam da aynı hayal kırıklığı ile giriyordu yatağına. Üç yılını bu şekilde geçirmişti. Daha fazla nasıl dayanacağını bilmiyordu. 

        Kum torbasına vurmaktan yorgun düştüğünü anladığında. Duş almak için odasına gitti Hayal. Yorulmuştu artık herşeyden. Çok hata yapmıştı bu yaşına kadar. İçinde bulunduğu çıkmazdan, acıdan ve nefretten kurtulmak için çok uğraşmıştı. Fakat her defasında farklı bir hata ile sonuçlanmıştı çabaları. Ginede yılmadan devam etmişti çabalarına. Taki artık bu bataktan çıkamayacağını anladığı zamana kadar, o günden sonra da tamamen hissizleşmiş, kendini bırakmıştı olacaklara.

        Zamanında çok sevdiği adamla bile tanışmaları bir ironiydi onun için. Ailesinin yanından kaçtıktan sonra. İşe başlamış, erkekleri ise sadece boş varlıklar olarak görmüştü hep. Hiç bir zaman onlara ne güvenmiş, nede anlamlı bir bakışı olmuştu. Her zaman tiksinmişti erkeklerden. Bunu göstermekten de hiç bir zaman çekinmemişti. Zaten o zamanlar tanışmışlardı sevdiği adamla. Çalıştığı yerin Yönetici asistanıydı, karşılaşmalarında bir kaç kere tartışmışlar. Adamın bu tartışmalar hoşuna gittiği için daha çok ilgisini çekmişti kadın. Zaten bir zaman sonrada sevdirmişti kendini kıza. İlk defa o adamla canlanmıştı duyguları, o adamla yeniden doğduğunu hissetmişti. Uzun bir zaman ne kendini, nede hislerini açabilmişti adama karşı.Yaşadıkları kolay şeyler Hayal'in.  Eğerki abisi yüzünden yaşamamış olsa idi bu iğrenç olayaları, bu kadar zor olmayacaktı. Fakat işin ucunda abisi olduğundan eli kolu bağlanmış, hiç bir şey yapamamıştı o  insanlara. Çareyi ise kaçmakta bulmuştu. Kimse sebebini bilmeden yargılamıştı onu. Acı bir şekilde yargılamışlardı. O günden sonra ise dönmeyi hiç düşünmemişti.

        Bir yıl boyunca herşey çok güzel geçmişti sevdiği ile. Kimse onaylamasada, ikisinin de gözü hiç bir şey görmüyordu ki. Sadece birbirleri vardı hayatlarında. Hayal ise sevdiği adamdan başka bir şey düşünemiyordu. Hayatını sadece onun üzerine kurmuş. Olumsuz herhangi bir şey düşünmüyordu. Uzun zamandır sevgisiz olan hayatı bir anda sevgilisi ile canlanınca, geri kalan herşey değersiz olmuştu onun için... İşte ne oldu ise o zamanlarda olmuş. Bir yılın ardından  herşeyi anlatmaya başlamıştı ona, kendini üzmeden, sevdiğini alıştıra alıştıra anlatmıştı herşeyi. Ne olmuşsa o anda olmuştu. Hiç bir tepki vermemişti Ayhan, sadece kızın gözlerinin içine bakarak uzun süre o şekilde durmuştu. Bir cevap beklemişti Hayal. İçindeki hayal kırıklıkları ile sadece bir tek cevap. En son kalkıp gideceği sırada, kendine gelmişti Ayhan. İdrak edebilmişti anlatılanları. Hayal'in kalbindeki hayal kırıklıkları tek tek onarılmuştı o an. Sevdiği adam kabullenmişti onu. Onun için herşeyi yapabilirdi. Tekrar sevmeyi öğrenmiş. İçindeki buz dağını bu adam sayesinde yenmişti. Daha ne isterdi ki hayatında. Eğerki ertesi gün sevdiği adam hiç bir şey demeden çekip gitmese idi. Çok aramıştı Hayal onu, görmek, neden? diye sormak için. Üç yıldır her gün bekliyordu gelmesini. İçindeki aşk azalacağı yere, gittikçe daha çok artıyordu sanki. Artık bununla yaşamaya nasıl dayanacaktı bilmiyordu.

        Hayal biraz daha sakinleştikten sonra, kendini toparlayıp sıcak bir duş aldı. Aklı halen daha Ayhan'a benzettiği adamda idi. Adamın yüzünü biraz daha hayal ettiğinde aslında benzemediğini farketti. Peki neden o zannetmişti. Neden bir anda Ayhan'ı görür gibi olmuştu? ' Allah'ım aklımıda mı kaybediyorum' diye söylendi, kendi kendine. Her hücresi Ayhan'la o kadar dolu idi ki, böyle olması çok normaldi aslında. Başı ağrımaya başlamıştı, artık bu durumu düşünmemesi gerekiyordu. Ona şu anda en iyi gelecek şey, birilerini öldüresiye dövmekdi. Bu düşüncesini kendisi de onaylayarak, sabahki alt geçide gitmeye karar verdi. Fakat bu sefer karsisina cikacak adamı bırakmaya niyeti yoktu...

Bir Şans DahaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin