Bölüm 26

9.1K 404 96
                                    


Herkese merhabaa

Yeni bölümle karşınızdayım.

Yorumlarınızı bekliyorum sevgili okuyucularım 💙

Ayrıcaa sizi seviyorum. Keyifli okumalar 💛

Dünyada 26 senelik  bir geçmişim vardı. Bu 26 senede birçok duyguyu yaşadığımı düşünmüştüm hep.

Aşık olmayı, platonik olup acı çekmeyi, yalnız kalmayı, tepkisizliği, mutluluğu, sinirlenmeyi ve hatta doğuştan sahip olduğum sinir krizlerinde hissettiğim berbat duyguları...

Bir haziran gecesine kadar bu böyleydi. 'Tamam diyordum. Dünyada başına gelebilecek tüm duyguları tattın. Bundan sonra her şeye hazırsın.'

Bu büyük bir yanılgıydı. Öyle büyük bir yanılgıydı ki oksijensiz kalmış alveollerim isyan ediyor, pleura zarına baskı yapıyorlardı.

Ancak çekilmek istemiyordum. Evet ölmek benim için korkutucu değil aksine kurtuluş gibi gelirdi ama böyle bir ölüme dünden razı olmuştum. Bana ne olduğu hakkında ise hiçbir fikrim yoktu.

Küçükken yanlışlıkla televizyonlarda denk geldiğim öpüşme sahnelerinden başka hiçbir öpüşmeye dayanamamıştım.

Bilirsiniz işte ağzı temiz mi? Dişlerini fırçalıyor mu? Başka insanın iğrenç ağız sıvısını ve bakterilerini nasıl kabulleniyorlardı?

Hep çok tiksinmiştim. Belki psikolojikti belki de midem çok hassastı veya hayatı çok düşünüyordum. Ancak sebep ne olursa olsun başkasıyla dudak dudağa olmayı bırakın başkasının kullandığı bardağı bile kullanamıyordum.

Şimdi ise uzağımızda yeni patlayan deposu ile alevler içerisinde bir araç, bir yandan aracı söndürmeye çalışan insanlar, korkarak bağıranlar, Gamze'nin küfürleri, içimdeki sesler, benliğim her şey susmuştu.

Sanki dünyada tek kalan şey üzerimde bir kolu yere yaslı diğer eli yanağımda yumuşak dudakları ile Toprak'tı.

Bu öyle bir şeydi ki kendimi de unutmuştum.

Bu şimdiye kadar duyduğum hiçbir duygu yoğunluğuna benzemiyordu.

Kin, nefret, hayal kırıklığı, yalnızlık, mutsuzluğum...

Hayır hiçbiri bu kadar yoğun olmamıştı.

Bu duyguya o an anlam verememiştim. Ne olduğunu bilmeden kendimi teslim etmiştim ancak daha sonra anlayacaktım.

Bu bir arzuydu, tutkuydu, belki aşktı ama daha çok  can yakan bir sevdanın ilk tohumuydu.

Dudaklarım bir parça açılmış öylece duruyordum. Belki de ölmüştüm ancak kalbim hala duramamıştı.

Hep hatırlayacağım anlardan biriydi o an. 

Toprak önce alt dudağımı kavramış ve emmişti. Sonra üst dudağıma geçmişti. Öylece durmam ne kadar doğruydu bilmiyordum ancak Toprak bir şeylerin ters gittiğini sanırım anlamıştı.

Geri çekilecekti... Hissetmiştim. Duraklayan dudakları çekilmekle devam etmek arasında kararsız kalmıştı.

Geri çekileceği korkusuyla dudaklarına daha sıkı tutundum ve onun bana yaptığı gibi alt dudağını dudaklarımın arasına aldım.

Anında karşılık verirken ellerimden birini ensesine götürüp iyice kendime çektim.

Asfaltla arama giren Toprak'ın eline kafamı yerleştirerek iyice uzandım. Diğer elim yüzündeki kirli sakalında dolaşırken onun diğer eli de yanağıma kapanmıştı.

Bir Ege Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin