"Nasıl gidiyor abla? İş, hayat?"
Bahar, karnından biraz zorlanarak arkasına yaslandığında gülümsedim. Çok tatlı bir anne olacak inşallah.
"Nasıl gitsin, bildiğin gibi. Şükürler olsun." deyip çayımdan birkaç yudum aldım. Evlilik meselesini açacağını adım gibi biliyorum.
"Abla..."
İçten gelen sesiyle dikkat kesildim kardeşime. Yanıt aynı olacaktı. Sıkıldım artık aynı şeyleri söylemekten ama Bahar bilmiyor durumu. Onun için cevabımı sabırla vereceğim.
"Senin evlenmeni istiyorum. Yani mutlu olmanı-"
"Ben böyle de mutluyum kardeşim. Evlenmek istemiyorum. Hayatımı biriyle paylaşmak istemiyorum-"
"Yapma abla. Kendine haksızlık ediyorsun. Sen benim ablamsın. Ne yaşadıklarını biliyorum. Evlilikten kaçarak güven probleminin üstesinden gelemezsin."
Derin nefes alıp verdikten sonra dudağımı araladım.
"Evlenmezsem güven problem olmaz bana. Karşıma çıkan kişiye güveniyorum, güvenmiyorum demem. Bir şey fark etmiyor yani."
Sıkıntılı nefes verip başını eğdi.
"Ne dersem deyim, üste çıkacaksın abla. İnşallah güvenebileceğin ve mutlu olabileceğin hayırlı biri çıkar karşına."
Sustum. Ortamda oluşan sessizlikle gözlerimi sehpadan ayırıp başımı kaldırdım.
"Ben mutluyum, için rahat olsun." dedim gülümseyerek. Burukça gülümsedi. Mutlu değil miyim ben?
Çayımdan yudumlarken duyduğum sesle duraksadım.
"A-abla..."
Elimdeki bardağı hızla sehpanın üzerine bırakıp başımı kaldırdım. Alnında terler birikmişti. Hemen yanına gittim.
"A-abla geliyor."
Donan aklımla kendime gelmeye çalışıp atıldım. Allahım yeğenim geliyor.
"D-derin d-derin nefes al. Ben hemen geliyorum. Bahar dediğimi yap!"
Birkaç parça kıyafet alıp salona geçtim. Kardeşimi hazırladıktan sonra şalımı başıma hızla dolayıp kapıya doğru ilerletmeye çalıştım kardeşimi. Allah'tan birinci kattı. Dışarı çıktığımızda hem sakinleşmesi için hem de yeğenim için yapması gerekenleri söylüyordum. Allahım yardım et.
Arabanın önüne geldiğimizde arka koltuğa oturttum. Ellerimi elinden çekeceğim vakit elimi sıkmasıyla kalakaldım.
"A-abla gitme. Yanımda k-kal."
Yanaklarından süzülen yaşlarla gözlerim yanmaya başladı. Allahım ne yapacağım ben?
Aklıma gelenle dudağımı araladım. Başka çarem yok.
"S-sen bekle ben hemen geliyorum."
Elimi zorlukla elinden çektikten sonra nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. Araba kullanacak biri lazım. Acilen. Gözlerimi etrafta gezdiriyorum. Allahım bir kişi bile geçmiyor yoldan. Kendi etrafımda dönerken gözüme ilişen kırtasiyeyle hızla oraya koştum. Evren...
Koşar adım kırtasiyeye girdim. Önündeki kolilerden bir şeyler çıkartıyordu.
"Evren..."
Hızla başını kaldırdığında alel acele konuşmaya başladım.
"Kardeşimin doğumu başladı. Yanında onu sakinleştirmem lazım. Benim yerime araba kullanır mısın? Hastane-"
"Anlamadım. Ne yapmam gerekiyor onu söyle sadece." dedi panikle.
Koşar adım kırtasiyeden çıktım. O da peşimden geliyordu. Arabanın önüne geldiğimde hızla ön kapıyı açtım.
"Bin ve hastaneye götür bizi!"
Sözümü ikiletmeden bindiğinde ister istemez şaşırırken hızla kardeşimin yanına geçtim.
"Derin nefes al. Derin nefes al."
...
Hastaneye geldik. Kardeşimi hemen doğuma aldılar. Stres olmuştum. Stresten ağlıyorum. Allahım...
Birazdan annem gelir. Hastaneye geldiğimizde haber verdim anneme. Allahım kardeşim ve yeğenimin sağlığı yerinde olsun. Kardeşime güç kuvvet ver.
"Duru... Sen misin?"
Kulağıma dolan sesle yüzümü silip başımı kaldırdım. Doktor karşımda duruyordu. İsmi neydi? Hatırlamıyorum.
"Benim." dedim nefes almaya çalışarak. Ağlamaktan boğazım zorlanıyordu. Hemen yanıma oturdu. Ellerimle yüzümü avuçladım. Allahım...
Konuşmuyordu. Benim de konuşacak hâlim yoktu. Anlayışlı...
"Duru..."
Duyduğum sesle başımı kaldırdım. Evren, elindeki suyu bana uzattı. Başımı hafifçe sallayıp elinden aldım. Aramıza biraz mesafe bırakarak oturmuştu. Bu hâline içten içe memnun oldum.
Evren yanımdan kalktığında doktor da kalkmıştı. Ne güzel. Beni anlıyorlar. Kendi aralarında konuşurlarken başımı kardeşimin çıkacağı kapıya çevirdim. Dayan kardeşim...
"Duru kızım..."
Annemin telaşlı gelen sesiyle hızla başımı çevirip ayağa kalktım. Anneme kollarımı hemen sardım. Kollarını belime sarıp usul usul ağlamaya başladı. Annem...
...
"Allahım çok şükür."
Yeğenim doğdu. Annem mutluluktan gözyaşı dökerken içimdeki mutlulukla yüzümden gülümsememi atamıyorum. Allahım sana şükürler olsun.
"Ben arabaya geçiyorum kızım."
Kardeşime kıyafet getirmek için annemle kardeşimin evine uğrayacaktık. Kardeşim hâlâ uyanmamıştı. O uyanmadan gidip gelecektik. Teşekkür etmek için Evren ve doktorun yanına doğru ilerledim.
"Ben teşekkür ederim, her şey için."
"Ben bir şey yapmadım ama Evren'i bilemem."
Memnun hâlde Evren'e döndüğünde gülümsedim. Evren, yüzündeki gülümsemesi ile konuştu.
"Estağfurullah. Sağlıklılar çok şükür."
Evren'e bakarken aklıma gelenle duraksadım.
"Kırtasiye boş kaldı."
"Sıkıntı değil. Birazdan giderim ben-"
"Öyle şey mi olur? Araba-"
"Ben gidiyorum şimdi."
Aklıma gelenle atıldım.
"Gidemezsin!"
Şaşkınca bana bakarken boğazımı hafifçe temizleyip konuştum. Allahım...
"Annemle eve geçeceğiz. Birlikte gideriz."
"Tamam."
Başımı doktora çevirdiğimde gülümseyerek bana bakıyordu. Memnun hâlde konuşmaya başladım.
"Kolay gelsin size. Teşekkür ederim tekrardan."
Değişen yüz ifadesiyle memnun hâlde konuştu.
"Rica ederim, önemli değil. Bu arada 'siz' diye hitap etmene gerek yok. Barış diyebilirsin."
İçimden geçeni söyledim.
"Böyle daha iyi. Sağ olun."
✨
Bölüm nasıldı?
Duru?
Bahar?
Evren?
Barış?
Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz. Selamün Aleyküm ✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duru'lu Eczane/Texting
Spiritual05*********/ Bu mahalle sensiz olmaz 05*********/ Ne vardı da Duru'lu eczanenin karşısına taşınmak istedin ki 05*********/ Sen böyle bir kız değilsin Duru/ Ben de biliyorum öyle olduğunu ama mahalle mahalle değil evlenme teşkilatı sanki Duru/ Yani s...