'SİZ' VE 'SEN'

2.5K 202 97
                                    

Annemle vedalaşıp evden çıktım. Dün akşam babam taşınma kararımı sorduğunda vazgeçtiğimi söyledim. Artık evlilik mevzusu kapanmıştı. Evlenme teşkilatı rahatsız etmiyor beni. Mutluyum.

Son zamanlarda yaşadığım olaylar canımı sıksa da hayat devam ediyor. Yıkıldığım yerden nasıl ayağa kalktıysam o acıların tekrar beni ele geçirmesine izin vermeyeceğim. Allahın izniyle üstesinden geleceğim.

Kısa bir araba yolculuğunun ardından eczaneye geldim. Besmele çekip içeriye geçtiğimde dualar etmeye başlamıştım. Günün hayırlı, güzel geçmesi ve işimi hakkıyla yapabilmeyi istedim. Yardıma vesile olmayı istedim. Ufacık bir yardım da olsa.

Bugün gelen müşteriler dışında günüm monoton geçti. Çıkış saatine yaklaştığımda toparlanmaya başladım. Allahım sana şükürler olsun.

Çantamı koluma takıp masaya göz gezdirdiğimde duyduğum sesle duraksadım.

"Duru..."

Başımı kaldırdığımda doktor karşımda duruyordu. Neden hep karşıma çıkıyor ki?

İlk defa gülümsemedi. Aklıma gelenle yutkundum. Hastanede istemeden kalbini mi kırdım? Ama ben yakın davranmadım ona. İsmi ile hitap etmek istememem en doğal hakkım.

"Çıkıyor muydun?" dedi gözleri etrafta gezinirken. Ben ona 'siz' olarak konuşurken o 'sen' olarak konuşuyordu. İçimden sen demek gelmiyordu. Çünkü yeni görmeme rağmen çok yakındı bana. Belki sıcakkanlı biridir ama ben alışkın değilim. Belki de alışmak istemiyorum.

"Evet çıkıyordum ama oturabilirsiniz." dedim memnun hâlde. Gelmesinin bir sebebi olmalı. Teşekkür edip oturdu. Çantamı kenara bıraktıktan sonra yerime oturdum. Ortamda oluşan sessizlikle dudağımı araladım.

"Nasılsınız?"

"İyiyim. Sen nasılsın?"

İçten içe kendimi huzursuz hissediyordum. Bir tarafım 'sen' diye hitap etmemi söylerken diğer tarafım yaptığımın normal olduğunu söylüyor. Bilemiyorum.

"Ben de iyiyim."

Derin nefes alıp verdikten sonra yerinde dikleşti. Dikkatle dinlemeye başladım.

"Duru, öncelikle özür dilerim. Seni kıracak bir harekette bulunduysam-"

"Özür dileyecek bir şey yapmadınız. Lütfen özür dilemeyin."

"Haddim olmadığını bilerek sormak istiyorum. Umarım tatsızlık olmaz aramızda."

Durdu. Gözlerini bana çevirip konuşmaya başladı.

"Açıkçası 'siz' hitabı beni düşündürdü. Herkese mi böylesin?"

"Peki siz herkese mi 'sen' diye hitap edersiniz?"

Merak etmiştim. Belki ona göre 'sen' hitabına geçebilirim.

"Kendimi yakın hissettiğim kişilere öyle hitap ederim." dedi gülümseyerek. Ne diyeceğimi bilemezken aklıma geleni söyledim.

"Abla, abi, anne, kardeş, baba, arkadaş anlamında dediniz yani." dedim memnun hâlde. Başını hafifçe sallayıp kaldırdı. Yüzünde ciddi bir ifade sezdiğimde gerildim. Düşündüğüm olmasın Allahım.

"Duru, ben seni tanımak istiyorum."

Beklentiyle bana bakıyordu. Ona ne desem de kırılmadan reddetsem diye düşünürken duyduğum sesle kalakaldım. Kapı eşiğindeki kişiyle kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. Allahım sabırlı olmamı nasip eyle. Kendimi güçsüz hissediyorum.

"Duru..."

Bölüm nasıldı?

Duru?

Barış?

Düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz. Selamün Aleyküm ✨

Duru'lu Eczane/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin