6.Bölüm~Huzurlu ses

312 21 4
                                    

Gördüğüm kişiyle donup kalırken,bir yandan da nereden çıktığına dair lanetler okuyordum.Eski...Eski sevgilim Anıl.Gözlerini kısıp,bir müddet beni süzdü.Bende ona kısık gözlerle bakıyordum.Ama sinirli sinirli.Sinir etmekten başka yaptığı bir şey yoktu.Onu gördüğümde aklıma ilk gelen,o sürtükle nasıl yiyiştiğiydi.Safra tadı ağzımı istila ederken,üzerine kusmamak için zor tuttum kendimi.Bu adamın bana tek hissettirdiği mide bulantısıydı.Eskisi gibi aşkla bakamıyordum ona,bakmıyordum.Gerçi o aşk mıydı,bilmiyordum.Aşk neydi?Yüzüne baktığında kalp atışlarının zorlanması mı?Ya da ölüyken,tekrar dirilmek gibi bir şey mi?Ben bunların hiçbirisini hissetmedim şimdiye dek.Ya da hep hissettiğimi sandım.Yüzünü inceledim bir müddet.Çökmüş görünüyordu,hiç gözüme bu kadar bakımsız görünmemişti.Sarı sakalları çenesini çevrelemiş,gözlerinin altında halka halka torba oluşmuştu.Ama ne kadar itiraz etsem de,Anıl hep yakışıklıydı.Lisede tanışmıştım onunla.Lise sonda,ergenliğin bittiği yıllarda.O da şarkı söylerdi,sesi ne çok iyiydi ne de berbattı.Dinlenilebilirdi.Müzik öğretmenimiz,düet yaptırmıştı ikimize.Sahnede ikimiz yan yana yer almıştık,zaten sahneden iner inmez çok yakıştınız,süperdiniz falan demişlerdi.Bende o gazla Anıl'dan hoşlanmıştım.Sonrası mâlum.

Tam ağzını açıp bir şey diyecekti ki,kulaklıkları fark edip laflarını geriye tıkadı.Ağır ağır kulaklığımı çıkarttım.Zordu,her şey gibi.Onu tekrar görmek,uzun zaman sonra aniden görmek...Anıları sürü halinde beynime serpiştiriyordu.

Usul usul yaklaştı,dur diyemedim.Yaklaşma,kal diyemedim.Ama o da haddini bilen birisiydi,sevgili iken bana dokunmasına izin vermezdim ki gerek yoktu.Anıl beni izinsiz yanağımdan dahi öpmezdi.

Çünkü eski sevdiği kızı bu sebeple kaybettiğini anlatmıştı bana.Ona bir gün istemsizce dokandığını,kızın da bunu yanlış anladığını söylemişti.

" Merhaba Afra."dedi pişmanlık kokan sesiyle.Buram buram ondan yayıldı bana pişmanlık.Ama ben pişman değildim,onu yanlış tanımıştım.Yalnızca o pişmanlığı gözlerinde görmüştüm o kadar.

Asla dağınık bırakmadığı saçları,ensesine ulaşmıştı ve darmadağındı.
" Haketti,onun hatasıydı." dedi susmayan yanım.İçimde konuşup dururdu,karşımdaki insanları yargılardı bu yanım.İçimde onlarca konuşan kişi vardı.Afra'yı bir bütün yapan yanlarım,taraflarım.

" Merhaba,"dedim bende buz gibi hissettiren,kılıç gibi keskin sesimle.

Etrafta yalnızca biz vardık gibi ondan bakışlarımı ayırmadım.Göz temasımı kesmedim,görsün diye. Artık ona hissettiğim duyguların köreldiğini görsün istedim.Hayat böyleydi.Bazen acımasız yanınızla savaşırdınız,kılıç kuşanmış,demir zırhlı halinizle.Uzun süren bir savaştan sonra galibi kader belirlerdi.Bazen vicdanınla savaşırdın,o sana darbe vurardı tehlike saçan kılıcıyla.Büyük ihtimal vicdan kazanırdı bu savaşı.Derin duyguydu vicdan.Ender insanlarda görülürdü.İşte bu karşımdaki adam,beni bitirdiği gün vicdanını da sonlandırmıştı.Acımasızlaşmıştı,Afra'yı düşünmemişti o gün.Tek yöneldiği...Nefsini tatmin etmekti,zevkine ayak uydurmaktı,iğrenç tablosunu sergilemekti.O gün o sergisini göstermişti,bende o sergiye davetli kişiydim.Rütbem vardı,fotoğrafçının sevgilisi.O gün o sergiyi görünce iğrenmiştim fotoğrafçıdan.Fotoğrafçı Anıl'dı bu hikayede,bende sergiye davetli birey. O sürtük ise...Resim.Tablodaki şaheser (!) İğrenç yaratıklar.İşte nefret ettiğim kişilere yakıştırdığım sıfat tamlaması.

" Ee nasılsın? " dedi çekinircesine.Çekinsin bi'zahmet.Ben değildim onu aldatan.Gerçi...Onunlayken bir sevgilim vardı aslında.Ama onu üç günün sonunda bırakmıştım.Ve sarılmaktan öte gitmemiştik.

"İyi,sen?" Ne iyisi,bok gibi dememek için zor tuttum kendimi.Derin bir nefes çekti içine.

" Hiç iyi değilim,Afra'm."

YUDUM YUDUM İMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin