Küçükken babamla birlikte lunaparka giderdik.
"En maceralı oyuncağa bineceğim! "der,ama korkudan binemez izlerdim.O zaman kalbim böyle atardı mesela...
Ya da annemle güvercinlerimizi uçurturduk.Ben en beyazını seçer,onu uçurtmaya çalışırdım.
Tabii,biraz korkardım.Ama güvercinim,Cemre,-adını o zamanlar en sevdiğim grup Hepsi 1'den koymuştum,maalesef- uçtuğunda da kalbim böyle hızla atardı...
Ya da Elena teyzemle birlikte düet yaparken,sahneye çıktığımda...
Hepsinde böyle hızlıydı yüreğim, ama hiçbirinde Yusuf 'a olan hislerim için atmamıştı elbet.Mezar taşıma da,Yusuf'a olan heyecanından öldü...
Yazın,her yere yazın hem de.
O gülünce,kendi gülümsememi engelleyemiyordum."Yusuf ? "dedim küçük çaplı şaşırma nidamla.
"Evet benim,buyurun."dediğinde ikimizde kocaman gülümsüyorduk.Tabii o yine yanağıma bakıyordu.
"Neden buradasın? "dediğimde elindeki paketleri gösterip,
"Alışveriş yaptım.Sen varken,ev bayağı boşaldı yiyecek bakımından..."deyip benimle dalga geçti.
Alışık olduğum için,omzuna indirdim.
"Yaa...Dalga geçme."Yüzü durağanlaştığında,aptallığımı kavrayıp;
"Ah,çok özür dilerim.Bir an...Herneyse.""Senin burada ne işin var? O adam,sana her an zarar verebilir. "
Beni düşünmesi,içimde bir yerlerde sevinç çığlıklarına neden olurken,
"Erva'yla sinemaya gelmiştim.Meraklanma.Erva ve ben...Güçlü bir takımız."deyip yumruğumu kaldırdım."Her an seni koruyamayabilirim.Biliyorsun...Değil mi? "
İşte acı gerçek,beni yaralayan da buydu.Her an O'nunla olamıyordum,imkansızdı.
"Evet...Ama her ne olursa olsun, sen benim Adsız Kahraman'ımsın.Unutma! "deyip keyifle gülümsedim.
Ama O gülmedi.Gözümün altlarına bakıp,
"Yine mi ağladın sen? Makyajın akmış..."
Tamam,dans mans etmeyecektim sadece beni düşünüyor diye.Saçmalamayın.
"Önemli bir şey değil gerçekten,"
Gözlerimin altını sildim elimle.
"Hatta hiç önemli değil..."dedim ama diğer Afra,n'olur sorsun,ısrar etsin diye yalvarıyordu."Ona ben karar vereceğim,Afra."deyip yürümem için işaret verdi.
Gösterdiği yönde arabasını gördüm.O binince,bende bindim.
Erva şu an sinirden köpürüyor olmalıydı.
Hızla mesaj çektim,*Tatlım ben iyiyim.Yusuf' la karşılaştım. Konuşuyoruz,birazdan gelirim.*
"Anlat bakalım,Yavuz."Gözlerimi irice açıp,
"Soyadımı nereden öğrendin? "
Şaşkındım.Nasıl öğrenebilirdi ki?
Merakla O'na baktım,"Gördüm,diyelim." Sakin kalmaya çalışarak,
"Çantamı mı karıştırdın? ""Sence ben öyle bir şey yapar mıyım? Sen arabada uyuyakaldığında çantanı zorlukla diğer elime aldım.Tam içeri girdim ki,çantan yere düştü ve içindekiler yere savruldu."
Kafamı salladım,yine aptallığımı öne koymuş tescil ettirmiştim.
"Özür dilerim,aptallığım.Neyse...Senin soyadın? "diye sorarcasına konuştuğumda,
"Öz. Yusuf Öz ..."Aklımda 'Afra Öz' diye,hoş durduğunu söyleyen hücrelerimi susturmaya çalıştım ama tabi bir faydası olmadı.
Tebessümüm ağzımı kapladığında,saçma düşüncelerim beni mutlu etmişti."Ee? Sen neden ağladın bakayım? "deyip kaşlarını çatarak bana sorar gözlerle baktı.Ona desem mi,demesem mi gibi bir kararsızlık yaşadım.Sadece filmde bir sahneden dolayı desem dalga mı geçerdi?
"Ee...Şey...Film izlerken,bir sahne yaşadığım olaya benziyordu Yusuf.Başka bir nedeni yok..."dediğimde gözleri yumuşadı.
"Sen..."dedim sonunda dayanamayarak.Merakla bana baktı,aslında sormaktan korktuğum bir soruydu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUDUM YUDUM İMAN
Romans"Dudaklarımı ne zaman bir tebessüm kaplasa,bilsinler ki o tebessümün kıyısında köşesinde Yusuf vardı. Ne zaman şarkı söylesem,bilsinler ki o şarkıda Yusuf'a dâir kelimeler vardı.Cümleler gizliydi... Saçlarımı tarasam mesela... Bilsinler ki,saç telle...