8.Bölüm

26 8 0
                                    

Merhabalar <3 Kısa bir aradan sonra yeniden sizlerleyiz. Bölüm biraz gecikti ve bunun için üzgünüm, çünkü bu bölümü yazmayı atlamışım jsjxnsj

Başka bir konu ise ben artık düzenli bölüm atmak istiyorum. Ama bu siz okurlara bağlı tabii. Benim için sorun olmaz.Kitabı neredeyse bitirdim sayılır. Size küçük bir ipucu verecek olursam bölümlerin gittikçe uzayacağını söyleyebilirim. 11'i bekleyin ;)

Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın!

(Utku Selim Coşkun)

"İyi olduğumu defalarca söyledim, sadece kardeşim olacak çocuk bana inanmadı, o kadar." Utku gerçekten de tüm olanlardan ve insanları ikna etmeye çalışmaktan bıkmıştı.

"Utku, lütfen. Sana kimse kötüsün demiyor, tamam mı? Sadece bana olanları anlatmanın istiyorum. Her zamanki gibi." Birkan'ın sesi her zamanki gibiydi, sakin. Utku tüm olanlara rağmen ona güvenmek istiyordu. Güvenmeliydi de belki, bilemiyordu. "Hazır olduğunda başlayabilirsin. "

Utku tan konuşmaya hazırlanıyordu ki kapı çaldı. Utku gelenin Gülce olduğunu gördü. Telaşlı gibi bir hâli vardı. Nedense Utku bunun sebebini aşırı derecede merak etti.

"Kusura bakmayın, bölüyorum," diye kafa girdi Gülce. "Ama dünkü hastanız şu an aşağıda ve sorun çıkarıyor Hocam. Hastanız olduğunu söylesek de dinlemiyor. Bir bakarsanız iyi olacak."

"Nadir Bey mi," diye sordu Birkan ve Gülce de kafasıyla onayladı. Bunun üzerine Birkan hemen ayaklandı. Suratındaki hoşnutsuzluğa bakılırsa sorun biraz ciddiydi. "Ben ilgilenirim Gülce. Utku sen de istersen Gülce Hanım'la başla. Çok sürmez."

"Tamam, kolay gelsin," dedi Utku. Böyle şeylere yıllar içinde alışmıştı. Bazen öyle hastalar oluyordu ki Utku Birkan Hoca nasıl bu kadar soğukkanlı ve sakin merak ediyordu. Adam en telaşlı halinde bile sakin geliyordu Utku'ya.

Gülce, Birkan Hoca'nın koltuğuna geçti. Utku'ya böylesi yine de biraz garip gelmişti. "Utku, merhaba. Hoşgeldin öncelikle. "

"Hoşbuldum Gülce Hanım." Utku nasıl hitap etmesi gerektiğini düşünse de böylesi daha mantıklı gelmişti. Arkadaş değillerdi sonuçta. Hocam diye hitap etmek de garip gelmişti.

"Hazır olduğun zaman anlatmaya başlayabilirsin. Olanlarla ilgili biraz bilgim var. Yine de senden ricam olabildiğince kendi duygularını da anlatman." Sesindeki ciddi tını mesleğinde sanki ellinci yılıymış hissi veriyordu.

Olanları düşünüp derin bir nefes aldı Utku. Sonra ellerini birleştirip yavaşça konuşmaya başladı. "Bir operasyondu. Bizi takip edenleri bulmak için emniyetin seferber olduğu gizli ve önemli bir plan. Ben ve Mirza bu yüzden bize söylenen saatte evden çıktık, bize söylenilen yollarda yürümeye başladık. Kendi gözlerimle gördüm, adamın yüzü çok net değildi ama gördüm. Fotoğrafımızı çekiyordu." Utku duraksayıp Gülce'ye baktı. Deftere bazı notlar alıyordu. Bitirince ona döndü.

"Kardeşin de vardı yanında. Peki böyle bir durumda kardeşinle olduğun için nasıl hissettin?"

"Karışıktı," dedi Utku ne diyeceğine ilk başta karar veremeyerek. "Ama sonra, işler sarpa sarmaya başladı. Polisler vardı etrafta, güvendeydik. Yani öyle olduğunu sanıyorduk. Ama biz onlara tuzak kurduğumuzu sanarken aslında tuzağa düşen bizdik. Hem de yanımda Mirza vardı. Ona bir zarar gelebilirdi. Bir milyon şey olabilirdi," diye açtı kendini Utku. Gülce'ye bu konuda güveniyordu işte. Daha doğrusu genel anlamda. Neden bilmiyordu ama güveniyordu. "Ve gerçekten de korktum. Ona sadece orada yürürken bile bir şey olmasından korkuyordum ama sonra etrafımızı sardılar. İlk başta nefes alamadığını hissettim, çünkü Mirza da tehlikedeydi, amcam da."

KazaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin