O N D O K U Z

879 54 58
                                    

Gözlerimi kısarak Enes'e bakarken, o ise her zaman yaptığı şeyi tekrarlayıp bana bakmadan konuşmaya devam etti. Ama bu seferki biraz daha farklıydı, neyse ki sadece benim duyabileceğim şekilde söylemişti.

"Tebrikler doğrusu, Duru. Benim kaç yıldır yapmaya çalıştığımı sen bir derste hallettin. Yalnız Merih'e üzüldüm." Göz kırpıp tekrar önüne döndüğünde son cümlesinde takılı kaldım. Benim yüzümden Merih'e sormuştu, acaba üzülmüş müdür? Ama o Zeki çocuk ya, yapar. Yani illaki yapar, umarım yapar.

Tuhaf duygular içerisindeyken, Merih oldukça sakin bir ifadeyle ayağa kalkıp yine sakince kendisine belirtilen soruyu çözdü. Çok zeki, hep derim ayrıca tatlı da. Son olarak mavişte.

Hocayla göz göze gelmemeye çalışarak dersi dinlerken, o an çok güzel bir şey oldu. Tabii ki de zil çaldı, hayatımda en sevdiğim müzik olabilir. Cidden.

Yanımda oturan Nehir'e döndüğümde, ayak ayak üzerine atmış ve başını telefona gömmüş bir şekilde karşıladı beni. Gözlerimi devirip ben de telefonuma baktım, yapılabilecek en mantıklı aktiviteydi. Zaten okulumuzun yaptığı tek mantıklı şey de telefonlarınızı almamalarıydı. Yani o kadar ay okula gitmedik, bari bizi özgür bıraksınlar.

Merih'e yazsam mı diye düşünürken o bana yazdı, Allah'ım hayatımın en mutlu günü sanırım. Kendi kendime sevinirken ne yazdığına baktım.

Mavişim: Taktiği bana da öğret.

Duru : Ne, ne taktiği?

Mavişim : soruyu çözmeme.

Duru : Ne gerek var ki Merih?

Yalnız Merih demek de bayağı bi' garip hissettiriyordu, Mavişim yazmamak için zor duruyordum.

Duru : Yani, zaten hemen hemen her soruyu çözebiliyorsun.

Mavişim : Anladım.

Duru : Şey, yanlış anlamayacaksan senden bir şey isteyebilir miyim?

Mavişim : Tabii.

Duru : Reddedemiyorda, evlenirim çocuk ben seninle. (Bu mesajı sildiniz)

Mavişim : Bekliyorum, yazmanı.

Duru : Pardon yanlış oldu da, o yüzden sildim.

Mavişim : Sorun değil.

Duru : Rica etsem, eğer zamanın varsa,

Duru : Bana matematik çalıştır mısın?

Allah'ım, konuştukça batıyorum resmen. Kesin anlayacak, niye böyle aptalca bir şey yazdıysam. Bir şeyi yazmadan önce üç defa düşünmem gerek.

Mavişim : Benim zamanım olur mu bilmiyorum, ama kursalar var. Yani okulunki oraya gidebilirsin.

Duru : Neyse, boşver.

Duru : Anladım, sağ ol.

Mavişim : Kırdıysam özür dilerim.

Duru : Hayır.

Mavişim : Emin misin?

Duru : Sorun değil, cidden.

Telefonu kapatıp gözlerimle sınıfı taradım, Maviş oradaydı. Telefonla uğraşıyordu ve biraz üzgün gibi görünüyordu. Ama bu sefer umursamadım, abi umursanmayacak gibi de değil ki. Çok tatlı lan, cidden evlenirim. Şurada gelip evlenme teklifi yapsa ya, ne olacak? Ama evet, bir sorun var.

Küçüğüm, daha çok.

Içimden mal gibi şarkı mırıldanırken koluma aniden vurulunca başımı kolumdan kaldırıp Enes'e çevirdim. Gözlerimi devirerek söyleyeceklerini dinledim.

"Merih seni çağırıyor." Gözlerim birden acildive ayağa kalkarak konuşmaya devam ettim.

"Niye seni gönderdi?" Bence çok haklı bir soru sormuştum, çok zekiyim.

"Of bilmiyorum işte, gidecek misin?" Başımı aşağı yukarı sallayıp, üstümü başımı düzelttikten sonra yanına gittim. Bakalım ne diyecekti?..
_____

Çok pardon bölüm geç geldi ama diğerlerini daha erken yazmaya çalışacağım.

Görüşmeyeli nasılsınız?

Bölüm hakkındaki fikirleriniz?

💙'yle kalın, mutlu kalın.

Masmavi günleriniz olsun.

Hoşca kalın.

MAVİŞİM | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin