4. Bölüm (GERÇEK KARDEŞLİK)

406 17 1
                                    

"annecim" makyajımı yaparken umudumun sesiyle ona döndüm. "canım" bana ışıltılı gözlerle bakıyordu. "çokkk güzel olmuşsun" deyip bana kocaman bir öpücük vermişti. Bende mis gibi kokan kokusunu içime çekip boynuna en güzel öpücüklerimi kondurdum. 

"bana izin verirmisin bebeğim, senin kahvaltın hazır birazdan getiririm hadi sen koş üzerini değiştir" umudum kafasını tamam anlamında sallayarak odasına doğru devam etti.

Son hareketi  parfümümle yapıp odamdan çıktım. Mutfaktaki önceden hazırladığım sandviçleri ve meyve sularını koymuştum. Demir koşudan gelince yer diye masaya bir notla tabağa bıraktım. Umuduma da yedirip umudu neroşa bırakıp evden çıktım. Demir gelene kadar neroşta duracaktı.

Taksi durdurup "Dinçer holding lütfen" taksici tamam der gibi kafasını sallayıp yola devam etmişti. Yolda giderken en sevdiğim şarkı çalıyordu.


Tek kurtuluş yolu günbatımına doğru

Yok elinden tutan, yardımına koşan

Kendinden başka kimseyi düşünmeyen insanlardan

Kurtulsan yeter. Nere ne farkeder?

Hafif mırıldına mırıldına bir kaç parça daha geçtikten sonra "geldik efendim" ücretini uzatıp. Taksiden inip önümde duran dev gibi mimari binaya bakıyordum. Her yerden belli oluyordu en yetenekli en güzel en iyi mimar oldukları. Tam o sırada holdingin kapısına doğru ilerleyip. Girişte oturan bayanlara seslenmiştim.

"Merhaba zahir beyle görüşecektim" "Öncelikle hoş geldiniz efendim"  "Teşekkürler"  "zahir bey yaklaşık 15 dk önce acil bir işi çıkıp şehir dışına çıktı" "hımm peki ona bir not iletirmisiniz" cümlemi bitirir bitirmez bir ses işittim. "Helin hanım" gelen sesle o yöne doğru döndüğümde o gecedeki ismini bilmediğim kadın bana doğru ilerliyordu "şirketimize hoş geldiniz bir sorunmu vardı" "hayır hayır zahir beye bir teşekkürüm vardı onun için geldim" "aa kendisi daha yeni.." "biliyorum neyse kendisini daha sonra ziyaret ederim ben kolay gelsin size"

Kapıya doğru ilerlerken cevap vermesini bile beklememiştim. O ara telefonumun sesi ile irkildim. Arayan bilinmeyen numaraydı. "Alo" "kızım" gelen sesle donup kalmıştım ses annemin sesiydi yıllardır sesini bile duymadığım annemin geldiğim sene sadece biraz para çıkarmış ve bir dahada evdal ağan korkusuyla ne aramıştı ne de sormuştu.

"neden aradın beni" "kızım deden, deden çok hasta" iç sesim 'beter olsun' derken dışım "ee banane bundan" "kızım son kez torunu görmek istiyor" " onun torunu falan yok sorsana bi ismini biliyormu yada yaşını ya en çok hangi yemeği  seviyor biliyormu bunları" "kızım yapma böyle tek erkek evlat o gelin birlikte, son kez görsün sizi" "hayır istemiyoruz ne oğlum nede ben bizim sizin gibi bir ailemiz yok" 

"helin" bu babamın sesiydi onu o kadar çok özlemiştim ki anlatamam hatta umuda bile anlatıyordum. Sesini duyar duymaz gözlerim dolmuştu yıllar olmuştu sesini kokusunu nefesini helin deyişini duymayalı. "efendim" " uçak biletleriniz hazır hemen mardine geliyorsunuz"  "gelmiyoruz" "öyle bir seçenek sunmadım size" deyip telefonu yüzüme kapatmıştı.  Bizim babamız diğer babalardan biraz daha farklıydı yani Mardinde ki diğer babalardan Ablamın başına iş geldiğinde de her zaman onu korumuştu.

Her zaman bize destek olmuş hep okumamızı istemişti ama o amcam bozuntuları ve evdal ağa asla izin vermemişti. Bunları düşüne düşüne önüme çıkan ilk taksiye binip eve doğru yol alıyordum. 

AĞA BOZUNTUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin