"Hadi demir hadi be oğlum geç kaldık yaaa" insan mezuniyetinede geç kalmazdı demi yani. Kapıdan ses geldiğinde arkamı dönüp kapıya baktım. Çok tatlı yakışıklı bir beyfendi bana bakıyordu. "Ağzını kapa ağzını suyu aktı" Demirin burnumu sıkmasıyla sinirli bir şekilde ona baktım. O sırada kapı çalıyordu alt kat komşumuz olan Nermin teyzeyi eve aldım. Biz mezuniyete giderken Umudumu Nermin teyzeye emanet ediektik. O sırada umud bizim yanımıza geldi
"nerooşşş" "neroş gurban olsun sana yavrumm" onların sarılışlarını izlerken Demire kaydı gözüm. Zaman ne çabuk geçiyordu. Daha dün gibiydi Demirin bana sarılışı bize evini açışı. Umudun gece ağlayışları bana kıyamayıp Demirin sabaha kadar Umudu susturmaya çalışması. Her şey filim şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Demirin belimi tutup "çıkalım mı güzelim" demesiyle ona gülüşlerimin en güzelini yollayıp Umudun ellerinden tutup söze başladım.
"Neroşu üzmek yok" "yok" "yaramazlık.." "yok" "fazla dondurma.." "yok" tembihlerimle birlikte demir söze atladı "rahat bırak çocuğu" demir onun omzunu sıkıp "benim aslanım bu gün bendensin devam et sen" demirin bu cümlesiyle umudun haykırışı bir oldu. O sırada demir tekrardan " hadi be kızım bide bana diyordun yürü artık" "tamam bee" diyip kapıdan dışarı çıktık. Arabaya doğru koşarak "Buyurun hanım efendi" diye kapımı açıp sırıtan bir adet demir vardı.
Evet gelmiştik galata port bekle bizi geleceğin en güzel mimarı en yetenekli mimarı geliyor. Demir sanki iç sesimi okuyormuşcasına "hiç şüphen olmasın" dedi ona anlamsız bakarken. kulağıma doğru fısıldayıp "geleceğin en güzel mimarı olacağından" nefesiyle huylanmamla birlikte bu zamana kadar beni bırakmayan elini tutup geceye bir adım attım.
Mezun oluyordum artık tamamen hayallerimizdeki gibi Mimar olacaktım. Abla her şey senin için her şey emeklerim sadece umudum ve ablam içindi. Boş olan bir masaya geçip içecekler almıştık herkes mutlu gözüküyordu. Aynı zamanda üniversitemiz Ünlü mimarlarıda çağırmış ve bunların 3 tanesi gelmişti. O kadar eşsiz gözüküyorlar ki onların yerinde olmak için nelerimi vermezdim.
"Helin" bana gelen sesle birlikte hocalarıma doğru ilerledim. "Tanıştırayım canım bak bu Zahir Dinçer " elimi uzattığımda esmer bir adamın ellerini bekliyordum. Oda uzattğında "memun oldum Helin Atalay " diyip tebessüm yolladım. "İlerde nerede çalışmak istersin hocaların övgüleriyle 1. bitirmişşin bölümünü" Zahir beyden gözlerimi alıp bana laf veren kadına doğru baktım. "Nerede çalışacağımı düşünmedim ama kendi şirketimi kurmayı çok isterim"
"Yalnız o kadar şirket kuracamla kolay olmuyor" imalı imalı konuşmasıyla beni deli etmek için yemin etmiş bir kadınla muhatap oluyordum. O sırada belimi bir el sardı "Emin olun benim bebeğim kolay olsaydı şirket açmak istemezdi." Bu sesle birlikte kafamı döndürdüğüm de Demirin en güzel gülüşünü gördüm. Ortam bu cümleden sonra çok sessizdi. Demirle yakın olduğumu tüm hocalarımız biliyordu hatta bizim arkadaşlığımıza çok güzel bakıyorlardı.
"İzninizle" elimi tutup beni o masadan çekmişti. Kendi masamıza geçmiştik. "Neden geldin" "Sinirden ellerini sıktığını fark ettim kötümü yaptım güzelim" "hayır ama neyse ya boşver"
Nermin Teyze arıyor...
"Demir Nermin teyze arıyor" "Aç güzelim" hemen elim telefonun onay tuşuna basıp nermin teyzenin endişeli sesini duydum "Demir oğlum" "Ne oldu Nermin teyze " "helin kızım Umud " "noldu umuda nermin teyze " "banyoda düştü kafasından kanlar gelmeye başladı" "ne nediyorsun sen nermin teyze" "sakin ol kızım şimdi biz taksiyle hastaneye gidiyoruz sizde gelin" o sırada demir yanıma gelmişti.
"nolmuş helin" "umudu hastaneye götürüyorlarmış demir" "nolmuş ki " "demir yürü yolda anlatırım" içimden allahım ne olur bir şey olmasın diye dua ediyordum tam kapıdan çıkacaktım ki akif hoca bize seslendi " demir helin nereye daha kep vardı" demir beni beklemeden "umud rahatsızlanmış hocam hastaneye gidiyoruz" deyip yanıma gelmişti."Demir nolur yetişelim lütfen" benim göz yaşlarım aktıkça demir dahada hızlanıyordu. Korkuyordum ya bir şey olduysa ya durumu kötüyse.
Demirin ani freniyle hastanenin önünde durmuştuk. Hastanenin acil bölümüne koşar adımlarla ilerliyordum. O sırada Umudun sesiyle irkildim. "Anneee" "canıımm" koşarak ona ilerledim tam sarılıcakken gözlerim kafasına doğru kaydı. "Canın çok acıyormu" "hayır anne çok değil hemşire abla buraya bir kahraman izi bırakackmış sonra geçecekmiş biliyormusun" şaşkın bakışlarla baktığımda dikiş için dediğini anlamıştım ben bir şey diyemezken demir hemen lafa atladı "aferim benim aslanıma" o sırada hemşireler dikiş odasına aldılar. Canı acıyordu belliydi dikiş atılırken yanında duramazdım bunu kaldıramazdım bu yüzden deir girdi. Bende hava almak için dışarı hastane bahçesine çıkmıştım.
Biraz oturduktan sonra Demirin sesiyle ayaklandım. "korkulucak bir şey yokmuş gördünmü " beni gören Umud hemen koşarak yanıma geldi. Hep birlikte arabaya geçmitik ordan da eve. Yol boyu Nermin teyze özür dileyip durmuştu. Yapacak bir şey yoktu çocuktu düşe kalka büyüyecekti
Eve geldik. Hemen Umudun üzerine pijamalarını giydip yatağına yatırdım. Yanınada o halimle ben uzandım. Onu yanlız bırakmamalıydım en başta yapmıştım bu hatayı benim neyime mezuniyet keşke gitmeseydim.
Yavruma sarılıp oracıkta gözlerimi kapatmıştım. Onu birdaha hiç yanlız bırakmayacaktım.
Kapının sesiyle irkilmiştim. Biri alacaklı gibi kapı çalıyordu kalktım kalkerken Umudun uyanmamasına dikkat ederek. Kapıya doğru ilerledim . Kapıı kapıyı açtığımda karşımda bir çiçek duruyordu. "Kimden gelmiş" "Üzerinde not var efendim " "tamam teşekkür ederim" deyip kapıyı kapatmıştım hemen.
Üzerindeki notu kim diye açtığımda.
Geçmiş olsun dileklerimi kabul edin lütfen umarım önemli bir şey yoktur.
Zahir Dinçer...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞA BOZUNTUSU
Roman d'amour"Karılar ne zamandır hükme karışıyor Evdal ağa bu mu senin ağalığın" Evdal ağanın gözleri kana bulanmışken. Gene söze ben girdim. "Karşınızda sadece bir kadın değil Hanım AĞA duruyor ona göre konuşun".......