Sıcak bir duşun verdiği rehavetle yatağına uzandı. Eliyle saçlarını karıştırıken düşünmeye başladı. On yıl önce bu odaya ilk geldiği anı asla unutamıyordu. Yakışıklı ve zengin bir dükle evlendiği için fazlasıyla mutlu bir gelindi. Etrafa gülücükler saçmaktan kendini alamıyordu. Odasına gidip bir an önce gerdek gecesi için hazırlanmak ve erkeğini memnun etmek istiyordu.
Tabi o zamanlar o kadar mutluydu ki ileride hiç böyle kötü bir olayın başına geleceğini tahmin bile edemezdi. İnsanoğlunun başına hep olmadık şeyler gelirdi ya Cassandra’da herkes gibi kaderinin kurbanı olmuştu. Ama şimdi eskisi gibi güçsüz ve birilerine muhtaç değildi. Aksine tuttuğunu koparan, fazlasıyla dişli birine dönüşmüştü. İnsanların çoğu ondan hoşlanmazdı. Hatta geneli korkardı. Çünkü korkunç şeyler yapmaktan asla çekinmiyordu. Dünya acımasız insanlarla dolu bir yerdi. Hayatta kalmak için seninde en az onlar kadar acımasız olman gerekiyordu. Neyse ki Cassandra bunu başarmıştı. Kendisiyle ilgili gurur duyduğu tek yönüydü. Kötü yönü ise artık kalbinin olduğu yer kocaman bir boşluktan ibaretti. Sanki birisi zamanla kalbini acı çektirerek yerinden söküp almıştı. Cassandra bunu ona yapan kişiye bedelini ödetecekti. Hatta öyle şeyler yapacaktı ki Christian gözyaşları içinde önünde diz çöküp ondan af dileyecekti.
Cassandra o zamanın gelmesini bir an önce istiyordu. Hayatında bir şeyi hiç bu kadar çok istememişti. Bundan sonrada isteyebileceğini düşünmüyordu.
Sabah uyandığında hizmetçisinin bugün giyeceği kıyafetleri temiz ve ütülü bir şekilde dolabına yerleştirdiğini gördü. Hizmetçi Cassandra’nın uyandığını görür görmez hemen utangaç bir tavırla başını eğdi. Ardından donuk bir yüz ifadesiyle ‘Günaydın’ dedi.
Cassandra hizmetçiyi baştan aşağı süzdükten sonra yüzünü buruşturmadan edemedi. Hayatı boyunca suratsız insanlardan her zaman nefret etmişti. Hele sabah uyandığında bet suratlı birinin yüzünü görmek ona hiçte iyi gelmiyordu.
“Sabah uyandığımda küçük çirkin bir böcek görmüş gibi bir yüz ifadesiyle bana günaydın demezsen sevinirim. Aksi takdirde kendini kapının önünde bulursun” deyince hizmetçi kız dehşete düştü. Gözlerini o kadar çok açtı ki bir an gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi hissetti. Hizmetçi kız hemen gözyaşlarına boğuldu. Cassandra sulugöz insanlara da tahammül edemediğinden gözlerini devirdi. Büyük ihtimalle hizmetçiyi işten kovmasına izin vermeden kendi isteğiyle işten ayrılacaktı. Aslında Cassandra için şaşılacak bir şey değildi. Fransa’da iken tamı tamına yirmi beş tane hizmetçi değişmişti. Çoğu ona zar zor dayanabilmişti. Bazıları ise mücadele etmek yerine ilk günden işten çıkıp evi terketmişti.
Çünkü Cassandra tahammül göstermeyen ve fazlasıyla aksi biriydi. Ayrıca hiç bir işi beğenmez her şeye rahatlıkla kusur bulabilirdi. Onun için kendisi dışında hiç kimse mükemmel değildi. Kendisi kusursuz fakat onun dışında olan herkesin bir kusuru vardı.
Kendini beğenmişlik onda had safhaya ulaşmıştı. Her özelliği gibi bu özelliğinden de kesinlikle şikayetçi değildi. Cassandra hizmetçisinin yardımıyla buz mavisi yakası gereğinden fazla açık olan muslin elbisesini giyindi. Giydiği elbise neredeyse bütün vücut hatlarını belli ediyordu. Tuvalet masasının önündeki koltuğa oturarak aynadaki yansımasına memnuniyetle baktı. Her gün ki gibi bugünde çok güzeldi.
Hizmetçi saçlarını tepeden gevşek bir topuz yaptı. Cassandra o sırada masanın gözünden saks mavısı kadife bir kutu çıkardı. Fransız dükün ateşli bir gecenin ardından hediye ettiği elmaslarla bezeli kolyesini kutudan çıkardı. Hizmetçinin kolyeye büyülenerek baktığını farkettiğinde gülümseyerek “Çok güzel değil mi?” diye cevabını bildiği bir soru sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SENİNLE
Historische RomaneAşka inanmayıp karısına ihanet eden ve her seferinde kadınlarla gününü gün eden yakışıklı dük bir gün aşık olur. Fakat aşık olduğu kadın yıllar önce Fransa'ya postaladığı ve ondan nefret eden karısından başkası değildir.Artık dük için hiçbir şey es...