Cassandra yaşadığı şokun etkisiyle tarağın elinden kayıp yere düşmesine engel olamadı. Kalbi göğüs kafesini delmek istercesine atarken bir şeyler söylemek için kendini zorladı fakat dili tutulmuştu. Korku bir örümcek ağı gibi etrafını sararken ondan kaçıp saklanmak için göz ucuyla kendine güvenli bir yer aradı. Kocası rahat bir tavırla vitraylı camların önündeki gül desenli berjer koltuklardan birine oturduktan sonra bacak bacak üstüne attı.
Cassandra ise hala yaşadığı şokun etkisinden dolayı bir heykel gibi hareketsiz duruyordu. Hatta gözlerini kırptığı bile söylenemezdi. Fakat her ne kadar sakin görünsede içinde fırtınalar kopuyordu. Kocasının bu rahatlığı ise onu sinirden çıldırma noktasına getiriyordu.
"Açıkçası bana şerefsiz diye hitap etmen kalbimi kırdı tatlım. Ben öyle biri miyim?"
Cassandra bunun üzerine sesli bir kahkaha attı. Bu adam gerçekten tahammül edilemez derecede iğrençti. Yaptığı onca şeyden sonra hala kendisine kötü şeyleri yakıştıramaması fazlasıyla komikti.
"Burası senin değil benim evim. Sonuçta senin olan benimdir."
Christian dudağını büktü. Cassandra onu tanımayan ve ilk defa gören biri olsaydı bu halini fazlasıyla sevimli bulabilirdi.
"Demek senin evin... İlginç bu evi sana mı almıştım ben?" Diye alaycı bir ses tonuyla cevabını bildiği bir soru sordu.
Cassandra öfkelenerek ayağa kalktı. Kendini patlamak üzere olan bir volkan gibi hissediyordu.
"Ne istiyorsun benden?" Diye sorarak direk konuya girdi. Christian düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra dudakları her an gülebilirmiş gibi kıvrıldı.
"Bir çocuk. Başka bir şey istemiyorum."
Cassandra tekrardan gülmeye başladı. Sanki önemsiz bir şeyi ona vermesini istiyormuş gibi bir ses tonuyla konuşmuştu.
"Sen aklınımı kaçırdın? Senden çocuk filan yapmam ben. Aile soyunuzun devam edip etmemesi ve servetinin kime kalacağıda umrumda değil. Bu istediğin şey asla olmayacak." Diyince bu sefer gülme sırası Christian'a geçmişti. Bu dedikleri onun komiğine gitmiş olmalıydı.
"Sence öyle bir olasılık var mı? Ben ne istiyorsam onu bana vermek zorundasın."
Cassandra odada bir ileri bir geri giderek volta atarken söylenmeye başladı.
"Ne yani sırf sen çocuk istiyorsun diye altına yatacağımı sanıyorsan yanılıyorsun."
Christian birden gözlerini devirdi. Bu iş giderek canını sıkmaya başlamıştı.
"Duyduğuma göre Fransada yatmadığın erkek kalmamış bu yüzden benim altıma yatmak senin için çokta zor bişi olmayacaktır." Diye karşılık verdi.
Cassandra ahlaksız bir kadın oluşunun onun tarafından bu denli açık bir şekilde yüzüne vurulması canını acıtmıştı.
"Midem senin dokunuşlarını kaldıracak kadar sağlam değil maalesef."
Christian anında lafı yapıştırdı.
"On yıl önce altımda çığlık atıp her seferinde tırnaklarınla sırtımı çizerken öyle demiyordun ama. Ayrıca o zamandan bu zamana kadarda pek bir şey değiştiğini sanmıyorum. Hala beni istiyorsun bunu biliyorum."
Christian'ın kendinden bu kadar emin bir şekilde konuşması cinayet işlemesi için ona bir neden daha sunuyordu. Christian'ı hala öteki tarafa postalama şansı vardı. Açıkçası onun ölümünün şerefine bir parti bile verebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SENİNLE
Historical FictionAşka inanmayıp karısına ihanet eden ve her seferinde kadınlarla gününü gün eden yakışıklı dük bir gün aşık olur. Fakat aşık olduğu kadın yıllar önce Fransa'ya postaladığı ve ondan nefret eden karısından başkası değildir.Artık dük için hiçbir şey es...