13.Bölüm

3.6K 139 3
                                    

Cassandra her ne kadar bir an önce gitmek istese de çok ağır konuştuğu için az da olsa pişmanlık duydu.

"Gerçekleri duymanın seni bu kadar rahatsız edebileceğini düşünmemiştim."

Christian acımasız bir ifadeyle gülümsedi.

 "Yanılıyorsun ben olduğum kişiden hiçbir zaman rahatsız olmadım. Beni rahatsız eden şey benden farkı olmayan bir insanın kişilik timsaliymişcesine beni yargılaması."

Cassandra gözlerini kısıp kocasına baktı. Ona hak versede bunu sesli bir şekilde onaylayacak kadar aptal değildi. Ama Cassandra onun gibi değildi. Hiç kimse onun kadar aşağılık olamazdı. Ya da kendini kandırıyordu. Fransa'ya gittikten sonra fazlasıyla değişmişti. Zamanında yargıladığı şeylerin hepsini birbir yapmıştı. Kimi hor gördüyse o kişilere benzemeye başlamıştı. Ama Cassandra kendini suçlamıyordu nedeni ise başkalarını suçlamanın her zaman daha kolay oluşuydu. En azından insan vicdanen daha rahat hissediyordu. Her ne kadar kendini kandırdığını bilse de.

"Eski ben olmayabilirim ama içimde bir yerlerde hala iyiliğe dair bir şeyler olduğuna inanıyorum. Kendimi henüz senin kadar kaybetmiş değilim."

Christian alaycı bir şekilde gülümsedi. İçkisinden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başladı.

"Biliyor musun? Aptalın tekisin. İnsanın başkalarına yalan söylemesindense kendine yalan söylemesi daha acı. Bu gerçek çaresizliğin en büyük örneğidir."

Cassandra bir kez daha ona hak verdiği için büyük bir rahatsızlık duydu. Gerçeklerin bir bir yüzüne vurulması onda soğuk su etkisi yaratıyordu. Sanki her tarafına birileri iğneler batırıyormuş gibi hissetti. Rahatsızlığını dışa vurmamaya çalışsa da ruhun aynası olan gözler onu ele veriyordu. Christian bu dedikleriyle onu kızdırdığını bilse de karısının saldırılarına acı bir şekilde karşılık vermekten vazgeçmeyecekti.

Cassandra dilinden dökülen kelimelerin gerçek düşüncelerini yansıtmayacağını bilse de pes etmedi. Bugün burada acı duyması gereken kişi Christian'dı. Onu üzmek için her türlü şeyi söyleyebilirdi.

"Ne kendime yalan söylüyorum ne de senin gibi çaresizim. Uyan artık Christian ikimizin arasında çaresizliği yaşayan tek kişi sensin."

Christian ona cevap vermek yerine sessizliğini korudu. Deri koltuğuna oturup bacaklarını masanın üstüne uzattı. Gömleğinin üst düğmesini açtıktan sonra derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Delici bakışlarını Cassandra'ya dikerek karısını korkutmaya çalıştı. Fakat istediği karşılığı alamıyordu. Bu durum onun sinirlendirse de istifini bozmaya hiç niyeti yoktu.

"Ben hiçbir zaman çaresiz olmadım Cassandra."

Cassandra onun her sözüne olduğu gibi buna da itimat etmedi.  Kocası gerçek yüzünü ve hissettiklerini saklayan, yüzünden hiç indirmediği o iğrenç maskesiyle yalancının teki olduğunu gayet iyi biliyordu.

"Buna inanmamı bekliyorsan beni hiç tanımamışsın demektir. Ama doğru inanmamı beklemen mantıklı geldi birden. Sonuçta eskiden tanıdığın Cassandra her sözüne inanan aptal bir kız çocuğuydu. Buna güvenerek hala beni sözlerinle kandırmaya çalışmana pekte şaşırmadım. Farkındaysan sevgili kocacığım "derken sevgili kelimesini üstüne basarak söyledi. Ardından konuşmasına tüm hararetiyle devam etti.

"Ben eski tanıdığın, her sözüne inanan, o ezik kız değilim. Bundan sonrada olmaya niyetim yok. Bu yüzden beni kandırmaya çalışmanı fazlasıyla gereksiz buluyorum." Dedikten sonra konuşmasını sonlandırdı.

Christian ifadesiz bir şekilde ona baktı. Cassandra bir karşılık beklerken istediğini alamadı. Zaten  kocası olacak o şerefsiz ona ne zaman istediğini vermişti ki şimdi versin ?

Cassandra arkasına bakmadan odadan çıkıp gitti. Kafası hala konuştukları şeylerle meşguldü. Odasına gidene kadar kendi kendine söylendi. O adamla evlendiği güne bir kez daha lanet etti.

—-

Sabah biri tarafından uyandırılmaktan nefret ettiği için kendi kendine uyanmanın ne kadar güzel bir his olduğunu düşünerek yatağından kalktı. Hizmetçi zilini çaldıktan sonra lake tuvalet masasının önündeki koltuğa oturdu. Saç fırçasını alarak özenle saçlarını taradı. Aynadaki yansımasına memnuniyetle bakarken gülümsedi.Yeni uyandığı zaman bile hemcinslerinin aksine güzel görünüyordu.

Hizmetçi birkaç dakika sonra odasına geldiğinde başını yere eğip düşese bir isteğinin olup olmadığını sordu. Cassandra yıkanmak istediğinden hemen sıcak su istetti.

Bir an önce küvete girip derisi buruşup iyice temizlendiğinden emin olana kadar sıcak suyun içinde kalmak istiyordu.

Küvet ve sıcak su hazır olduğunda üstündekileri çıkardı. Ayağını suya soktuğunda vücudundaki tüm gerginliğin su gibi berraklaştığını hissetti. Tüm vücudunu soktuğunda ise rahatlık bütün bedenini esir almıştı. Gözlerini kapatıp arkasına yaslandı. Kapının açılmasıyla hizmetçisinin geldiğini sanarak rahatlığını bozmadı.

"Saçlarımı yıkarsan sevinirim tatlım. Bu tarz şeyleri hizmetçimin yapmasını tercih ederim. Tabi benim söylediklerimi yapmak dışında herhangi bir seçeneğe sahip olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden beni daha fazla konuşturmadan şu lanet şeyi yaparsan sevinirim." Dedi ve tatlı bir mırıltı çıkararak gülümsedi. Hizmetçinin bir an önce saçlarını yıkamasını bekledi fakat  ona doğru yaklaşan bir ayak sesinin geldiğinden bile emin değildi. Sanki biri içeri girmiş sonradan su gibi buharlaşıp havaya karışmıştı. Gözlerini açtığında sevgili(!) kocasını karşısında bulunca panikledi. Bu adamın kafasına estiği zaman odasında bitmesi sinirlerini bozmaya başlamıştı.

"Sana kaç kere daha söyleyeceğim ? Şu lanet olası kapıyı çalmayı dener misin bir kerede ?"

Christian gülümsedi ve "Memnuniyetle" dedikten sonra eliyle kapıya vurdu. Ardından yanlış bir davranışını düzeltmiş gibi bir edayla küvete doğru yaklaştı.

"Sana daha önce kaba herifin teki olduğunu söyleyen oldu mu?"

Christian yüzündeki gülümsemeyi silmeden sorusunu cevapladı.

"Evet sen."

Cassandra gözlerini devirdi. Bu hakareti bir tek ondan duymuş olamazdı. Aklı başında her kadın onu ilk gördüğü an bunu anlayabilirdi. Tabi Christian'ın takıldığı kadınların genelde beyni olmayan küçük süs köpeklerinden farkı yoktu.

"Ne tuhaf.Ben bir çok kişiyle aynı fikirde olduğumu düşünüyordum. Aslında öyle olduğunu biliyorum. Eminim herkes hakkında bunu düşünüyordur."

Karısının öfkeli hali onu bir hayli keyiflendirmişti. Artık karısıyla atışmaktan hoşlandığını bile söyleyebilirdi. Zekice cevaplar verip onu hayretler içinde bırakması açıkcası Cassandra'dan hiç beklemediği şeylerdi. Ürkek bir kuşun dişi bir aslana dönüşmesi onda büyük bir merak uyandırıyordu. Karısını kızdıracağını bile bile yüzündeki sinir bozucu gülümsemeyi bozmadan karşılık verdi.

"Çok yazık! Halbuki bazı kişiler benim fazlasıyla nazik  olduğumu söylüyor."

Cassandra sözlerindeki imanın ne olduğunu anladığında öfkeden kıpkırmızı kesildi. Kocası olacak adam kesinlikle pisliğin tekiydi.

"Defol buradan Christian!" diye bağırdı.

Christian yatağın üstüne oturduktan sonra iyice yayıldı. Dudaklarını büzdü ve etrafı inceledi.

"Gitmemi istiyorsan yolcu etmeni çok isterim." Dedi ona manidar bir bakış atarak.

Cassandra o sırada utanarak vücudunu iyice köpüklü suyun altına gizledi. Kendini bir sapık tarafından gözetleniyormuş gibi hissediyordu.

Yüzünün kırmızının her tonuna büründüğünden adı kadar emindi.

Yazar notu: Bölümün kısa oluşunun nedeni biliyorsunuz hikayem yakın zamanda kitap olacak ve bu yüzden önceden de söylediğim gibi sadece yazdığımın bir kısmını sizlerle paylaşacağım :) Arada bir kendimi size hatırlatmak istediğimden :) yorum ve votelerinizi beklerim canlarım sizi çok öpüyorum :*

KALBİM SENİNLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin