Cassandra sinirlerine hakim olmayı büyük bir ustalıkla becerirken derin derin nefesler aldı. O adamdan tüm benliğiyle nefret ediyordu. Hatta bir cümlede bile onun adının geçmesi öfkeden kudurmasına neden oluyordu. Tam on yıl olmuştu. On yıl boyunca bir kez olsun merak etmeyen kişi şimdi...
"Peki burada olduğunu kimden öğrendin?"
"Harewood kontundan."
Cassandra öfkesine yenik düşmemek için büyük bir mücadele vermek zorunda kaldı.
O adam ancak cesedini İngiltere'ye götürebilirdi. Her ne olursa olsun onun keyfi istedi diye İngiltere'ye dönmeyecekti. Rogers yerinden kalkarak arkasına geçti. Hünerli elleriyle omuzlarına masaj yapmaya başladı. Cassandra masaj yüzünden giderek rahatladığını hissetti.
"Bu kadar sinirlenmene gerek yok." diyerek Cassandra'yı sakinleştirmeye devam etti.
"Hem artık eski Cassandra değilsin. O adamın -kadınların tabiriyle şeytani cazibesine, yenik düşecek kadar safta değilsin."
Cassandra her ne kadar onun bu söylediklerine hak versede kocasının şeytani cazibesine karşı koyabileceğini sanmıyordu. Tamam on yıl önce ona hissettiği duygular daha yoğundu ve zaman geçtikçe bu yoğunluk azalmıştı ama onu gördüğü zaman tekrar eski haline dönmekten korkuyordu.
Rogers ona masaj yapmaya bir son vererek alnına hafif bir öpücük kondurduktan sonra "Her şey çok güzel olacak." Diyip gitti.
Cassandra bir süre kahvaltı odasında boş boş oturdu.
Kocasının buraya neden geldiği bariz ortadaydı.
Kocası bir düktü ve on yıldır evliydi.Meşru bir varis istediği için buraya gelmişti. Cassandra onunla gitmek istemesede buna engel olamayacağını adı gibi biliyordu. Bu gerçekten istesede kaçamayacaktı. Cassandra birden ona benzeyen erkek bir bebeğinin olduğunu hayal etti. Babası gibi siyah kuzguni saçlara ve su yeşili gözlere sahip bir bebek. Cassandra bu hayalin büyüsüne kapıldı. Bir bebek sahibi olmayı bugüne kadar hiç istememişti. Şimdide istediği pek söylenemezdi. Kocasından bir çocuk sahibi olmayı isteyecek kadar aklını kaçırmamıştı neyse ki. Şimdilik bunları düşünerek beynine işkence etmeye bir son verdi.
Akşama kadar resim yapma yeteneği olmadığı halde tuvale saçma sapan firgürler çizerek üzerindeki stresi atmaya çalıştı.
Birden Burgonya dükünün bu akşam vereceği baloya davetli olduğunu hatırlayınca hazırlanmak için odasına gitti. Hizmetçisinin yardımıyla kırmızı elbisesini giyindi. Aynadan yansımasına bakarken açık olan yakasından taşan göğüsleri onun daha da cüretkar bir havaya soktuğunu farketti. Hizmetçi saçlarını dağınık topuz yaparken yanaklarına allık, dudaklarına da kırmızı bir ruj sürdü. Rogers birden odasına damlayınca hizmetçi ile Cassandra bir an korkuyla yerinden sıçradı.
"Lanet olsun bir kez olsun şu kapıyı çalma nezaketinde bulunur musun ? Şu anda müsait olmayabilirdim." Diyerek onu azarladı. Rogers alaycı bir ifadeyle ona bakarak bilmiş bilmiş gülümsedi. Cassandra'nın dedikleri komiğine gitmiş olmalıydı.
"Sanki seni daha önce çıplak görmemişim gibi konuştun." Diyerek daha önceden yattıklarını ona hatırlattı. Cassandra bunun üzerine gözlerini devirdi. Evet Rogers'ı her ne kadar en yakın dostu olarak görsede onunla yattığı gerçeğini gözardı edemezdi. Ama bu ikisininde bilinçli olarak yaptığı bir şey değildi. O gün ikiside zil zurna sarhoştu ve birden kendilerini yatakta bulmuşlardı tabi gerisi malum...
"Ama o eskidendi." Dedi eski kelimesini vurgulayarak. Rogers umursamaz bir ifadeyle omuz silktikten sonra konuyu değiştirerek Cassandra'nın rahatlamasına neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SENİNLE
Historical FictionAşka inanmayıp karısına ihanet eden ve her seferinde kadınlarla gününü gün eden yakışıklı dük bir gün aşık olur. Fakat aşık olduğu kadın yıllar önce Fransa'ya postaladığı ve ondan nefret eden karısından başkası değildir.Artık dük için hiçbir şey es...