1- arkadaşça ama değil

1.2K 76 35
                                    

İyi okumalar~~
---------------------------------------------------------
Esneyerek odamdan mutfağa doğru yürürken sabahın 9'unda evime gelen arkadaşlarımı anlamaya çalışıyordum. Onlara kahvaltıya gelin demiştim ama daha geç gelirler sanmıştım.

"Domatesleri salatıklardan ayır diye kaç kere söyledim sana, salatalık sevmiyorum ben."

"Tamam ama neden ayıralım, domates tarafından ye işte."

"İkisini de karıştırmışsın, nasıl yiyeyim şerefsiz?"

Mutfağa girdiğimde tartışan Chenle ve Renjun'a bakıp sırıttım. Renjun en son dırdırı kesip kendi işini kendi halletmek için yeni bir tabak aldığında ben yumurta çırpan Jaemin'e ilerleyip arkasından sarıldım ve burnumu boynuna yasladım.

Kafasını hafifçe bana doğru çevirerek güldü.

"Sabah şerifleriniz hayrolsun efendim, sonunda mutfağa teşrif edebildiniz?"

"Pazar günü saat 9'da kapıma dayanan sizsiniz. Uyanıp kapıyı açtığıma dua edin."

Bugün annem ve babam büyükannem ile büyükbabamı ziyarete gitmişti. Ders çalışacağımı bahane ederek bundan sıyrılmıştım ve çocukları bize kahvaltıya çağırmıştım.Onlara da gün doğmuştu tabi hemen damlamışlardı.

"Hem siz nasıl bu saatte uyanıp gelebildiniz?"

"Ben her zaman erken kalkarım bir kere,hem sabah ne zaman gidelim diye mesaj attığımda hemen diyen onlardı."

"Herkes burada mı?" diyerek aniden kafamı kaldırıp mutfağa göz attım.

Chenle, Renjun ve kenarda uyuklayan Jeno vardı yalnızca. İstediğim kişiyi göremediğim için kafamı üzgün üzgün tekrar Jaemin'nin omzuna yasladım.

Geldiklerinde o kadar uykum vardı ki, kimin geldiğine bakmadan kapıyı açıp yatağıma geri gitmiştim.

"Uyanık olanları toplayıp geldim, diğerlerini gelirken aradım ama biliyorsun, anca uyanıp gelirler."

"Tamam o zaman siz hazırlayın kahvaltıyı, ben diğerleri gelene kadar biraz daha uyuklayayım." diyerek ellerimi belinden çekip salona doğru koşar adımlarla giderken Jaemin arkamdan bağırdı.

"Lan sen ev sahibisin, biraz yardım et!"

Onu duymazdan gelerek salondaki koltuğa kendimi attım ve orada da biraz bayıldım. Yine de uykum biraz açılmıştı işte, artık açık bir zihinle ve kapalı gözlerle koltukta uzanıyordum. Gözlerimi açmadım, öylece uzanmaya devam ettim. Biraz sonrasında ayak sesleri duyuldu, gözlerimi hafifçe araladığımda başımda dikilen Jeno'yu gördüm. Geriye doğru kayıp ona yer açtım ve gelmesini işaret ettim. Açtığım boşluğa uzanıp bana doğru döndü. Bir kolumu ona sarıp kendime çektim, o da bana iyice sokuldu.

"Sıcacıksın."

"Daha yeni yataktan çıktım." diye mırıldandım.

"Sen böyle erken uyanmazdın, nasıl oldu da kalkıp gelebildin?"

"Hiç uyumadım ki." dedi. Tüm gece yine oyun oynadığını bildiğim için bir şey demedim ve az da olsa uyumasına izin verdim.

Yedi kişi beraber olmayalı uzun zaman olmuştu, o yüzden bu kadar hevesli olduklarını biliyordum. Bu nedenle sabahın köründe gelmişlerdi. Mark 1 aylığına Kanada'ya gitmişti, geleli 2 gün oluyordu. O gitmeden önce ise ben Jeju'ya 2 haftalığına kuzenlerimin yanına gitmiştim; yani bir türlü biraraya gelememiştik. Neredeyse bir buçuk ay oluyordu ki bizim için uzun bir zamandı. Çocukluğumuzdan beri hep beraberdik , hep tam kadro buluşurduk. Birimiz bile eksik olunca o boşluk hissedilirdi. Birbirimizi fazla özlemiştik, beraber zaman geçirip eğlenmek için kuduruyorduk.
Hepsini çok seviyordum ama içlerinden biri vardı ki; benim için farklıydı. İsmi bile iç çekmeme neden oluyordu, platonik aşkım yüzünden kalbim sıkışıyordu. Bu yüzden kulağım zildeydi, çaldığı an onu görmek için kapıya uçacaktım.

hearts don't break around here // markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin