İyi okumalar~~
________________________
Yangyang'ın yatağında oturmuş cips yerken bir yandan da ağlamamı durdurmaya çalışıyordum. Cipsli ellerimi yüzüme değdirmeden gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Yanımda oturan ve ben ağladığım için kendini tutamayıp ağlamaya başlayan Yangyang da aynı şeyi yapıyordu. Teselli konusunda kesinlikle iyiydi ama biri ağlamaya başlayınca asla kendini tutamıyordu. İkimizde oturmuş cips yiyerek ağlarken bilgisayarını yatağına koymuş ve dikkatimi dağıtması için Haikyuu açmıştı. İlk bölümü açması yanlış bir tercihti. Hinata ile beraber ağlıyordum çünkü. Düşününce gerçekten acınası bir görüntüydü.
"Ağlama da anlat. Sıkıldım ağlamaktan." dedi Yangyang ağlamasını durdurmaya çalışarak.
"Söyledim ya, öptü işte onu."
"Mina Mark'ı öptü, tamam anladım orasını. Nasıl oldu, neresinden öptü, sen nasıl gördün?"
Hıçkırıp ağzıma cips tıktım. O görüntüyü nasıl unutacağımı bilmiyordum. Otobüste gelirken tek düşündüğüm buydu. Nasıl Mark'a soğukkanlılıkla cevap verebilmiştim bilmiyordum çünkü şuan perişan haldeydim. O an sinirliydim ama şuan üzüntüden başka bir his yoktu. Onu rahat olması konusunda cesaretlendiren kişi bendim evet, ama yaptığım şeylerin sonuçlarıyla yüzleşmek istemiyordum. Bana son bakışını da aklımdan çıkaramıyordum, düşünmekten başım çatlıyordu.
Derin bir nefes alıp ellerimi ıslak mendil ile sildim ve sonra gözyaşlarımı temizleyip Yangyang'a döndüm.
"Bugün kütüphanede beraberdik. Çıkışta kafeye gittik ve Mina da oradaymış, yanımıza geldi." Duraksayıp Yangyang'a baktım. "Gerçekten çok kötü bir zamanlama. Keşke yanında ben olsaydım." dedi. Bende o an aynı şeyi düşünmüştüm.
"Keşke." dedim. Yüzümü sıvazlayıp devam ettim. "Bir saat kadar oturdu bizimle. Konuştuk, sohbet ettik." Tekrar duraksayıp Yangyang'a baktım. "Ara ara flörtleştiler önümde. Aslında daha çok Mina. Kızamıyorum ona çünkü benim ne hissettiğimi kız nereden bilsin? Hoşlandığı çocukla konuşuyor sonuçta."
Yangyang elini omzuma koydu. "Peki Mark ne yaptı bu sırada?" diye sordu.
"Gerildi, baya hemde. Yine de Mina ile konuşmamdan memnundu bence. Benim için büyük bir adım olduğunun o da farkında."
Bana bakarken duru bir şekilde gülümsedi."Yaptığının ne kadar büyük bir olgunluk olduğunun farkında mısın? Senin yerinde başkası olsaydı asla bu şekilde düşünmezdi." dedi.
Omzumdaki eline yanağımı yaslayıp ona baktım."Sadece kimseyi üzmek istemiyorum." dediğimde elini çekip beni cimcirdi. Sıktığı etim acırken yüzümü buruşturdum.
"Ne yapıyorsun ya?" diye mızmızlandım.
"Aptal herif, bencil olsana biraz." dedi kaşlarını çatarak. "Asıl sen üzülüyorsun farkında değil misin?"
Sinirli sesini duyunca yerime sindim. "Daha az önce benimle gurur duyuyordun. Bu sinir patlaması nereden çıktı?" dedim uysal bir şekilde.
Gıcık gıcık bana bakmaya devam etti. "Başkalarını kendinden fazla düşündüğün zaman sinir oluyorum sana."
Sinirli sesiyle konuştuğunda ben cevap veremeden odasının kapısı çaldı ve annesi elinde iki bardak süt ile içeri girdi. Gülen suratı bizim ağladığımızı görünce düştü.
"Çocuklar ne oldu? Annecim neden ağlıyorsunuz?" dedi elindeki sütleri Yangyang'ın masasına bırakarak. Yatağa gelip yanımıza oturdu, endişeli gözlerle bize baktı. Yalan makinesi Yangyang hemen bir şey uydurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hearts don't break around here // markhyuck
Fanfiction"Bunu bitirmek istiyorum artık." dedim ağlayarak. Mark dehşetle bana baktı. "Başka birini sevmek, seni unutmak istiyorum." ________________________________ Lee Donghyuck platoniklikten vazgeçip birileriyle takılıyordu. Mark Lee ise bundan memnun de...