İyi okumalar~~
__________________________Odadan diğerlerini uyandırmadan çıktım. Zaten sarhoş oldukları için derin bir uykuya dalmışlardı. Yine de montumu bulup sessizce giydim. Merdivenleri yavaşça tırmandım, her yer çok sessizdi. Terasa açılan kapıyı da yavaşça açtım. Soğuk hava birden yüzüme vururken gözlerimi geniş terasta gezdirdim. Bir köşede kullanılmayan sandalye, masa gibi eşyalar vardı. Bahçeye bakan tarafta ise birçok bitki ve alçak masa etrafında puflar vardı. Mark sadece onun olduğu yeri aydınlatan sarı bir ışık açmıştı, bu ortamı daha da nostaljik gösteriyordu. Üzerine bir battaniye almış montuyla beraber oturuyordu. Bana arkası dönüktü. Onu korkutmamak için dikkatlice seslendim.
"Mark." Başını bana çevirdi. Gülümseyerek eliyle beni yanına çağırdı. İşaretiyle yanına adımladım. Yanındaki pufa oturduğumda battaniyesinin bir kısmını benim üzerime örttü.
"Uyuyamadın mı?" diye sordum. Karşısına bakarak başını salladı.
"Şanslısın ki bende uyumamıştım." Söylediğimden sonra bana baktı. Yüz ifadesini çözemedim, içki onu duygusallaştırmış gibiydi. Gözleri hafif dolu duruyordu.Endişeli bir şekilde "Bir şey mi oldu?" dedim. Yüzündeki hüzünlü gülümsemeyle başını iki yana salladı.
"Sadece seninle konuşmak istedim." dedi. "Ruh eşimle vakit geçirmeyi özledim."Söylediği yüzümde bir tebessüm oluşturdu.
"Bende seninle vakit geçirmeyi özledim. Benim çenemi senden başka kimse çekemiyor biliyor musun?" dedim ona yakınarak.
Sesli bir şekilde güldü ve bu sabah yaptığı gibi elimi tuttu.
"Bana Sungchan'dan bahset." dedi birden. Aniden söylediğinde tepkisiz bir şekilde ona baktım. Aynı anlayamadığım yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
"Nereden çıktı şimdi bu?" Temkinli bir halde sordum. Omuz silkti.
"Bana her zaman sana açık olmamı, her şeyimi bilmek istediğini söylersin." Gözlerini bana dikti. "Bende aynısını istiyorum ama bu gece senin bunu yapmadığını fark ettim."Doğru kelimeyi bulamıyordum. Ne istiyordu ki, onunla Sungchan hakkında nasıl konuşabilirdim? Az çok ona ne olduğunu söylemiştim. Bilmesi gerektiğini biliyordu.
"Evet senden bunu istiyorum. Doğru." deyip başımı ona çevirdim tekrardan. "Ama bu isteğimi hiç yerine getirmedin."
Haklıydım. Bazı şeyleri hep diğerlerinden duyardım, bana kendi gelip söylemezdi. Özellikle biriyle beraberse o kişinin konusunu dahi açmazdı. Beni daima bu olayların dışında tutardı. Sanki ben onun koyduğu yerde durmalı ve başka hiçbir şeye bulaşmamalıydım. Belki ondan soğumamı istemiyordu, bilmiyordum. Yine de sinir bozucuydu, şimdi gelip kendi yaptığını yaptığım için beni suçlayamazdı.
Neyi kastettiğimi anlayınca bakışları gerildi.
"Ben seni üzmemek için yaptım. Biriyle beraber olduğumu gelip senin gözüne sokamazdım. Zaten yeterince kalbini kırıyordum."
"Asıl bu kalbimi kırıyordu. Beni tamamen görmezden gelmen, aramıza bir sınır çizmen."
Sinirlenmiştim ve bakışlarından onunda yavaş yavaş sinirlendiğini anlıyordum. Umarım kavga etmezdik.
"Şuan aynısını yapıyorsun sende." dedi. Sesi sinirini yansıtıyordu."Beni tamamen dışladığının farkında mısın? İki haftadır suratını neredeyse görmüyorum."
Ben cevap vereceğim sırada beni kesip sesini yükseltti. "Sungchan ile sevgili olduğunu ondan duyuyorum; senden değil." Derin bir nefes aldı. "Asıl bütün bunların dışında tutan kişi sensin. En yakın arkadaşım olduğunu söyleyip hayatındaki gelişmeleri benimle paylaşmıyorsun bile."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hearts don't break around here // markhyuck
Fiksi Penggemar"Bunu bitirmek istiyorum artık." dedim ağlayarak. Mark dehşetle bana baktı. "Başka birini sevmek, seni unutmak istiyorum." ________________________________ Lee Donghyuck platoniklikten vazgeçip birileriyle takılıyordu. Mark Lee ise bundan memnun de...