12- Sınırlar

706 74 16
                                    

İyi okumalar~~
---------------------------------

"Doğruluk mu cesaret mi?" dedi Ryujin yüzündeki çarpık gülümsemeyle. Bir yandan da masadaki cipslerin kırıntılarını tırtıklıyordu. Sorduğu kişi Mina'ydı. Masada tam karşısında oturuyordu ve başını Mark'ın omzuna yaslamıştı. Dudaklarını büzerek düşündü.

"Doğruluk.'' dedi. Ağzından kelimler düzgün çıkmıyordu. Buradaki herkes gibi o da çok sarhoştu. Yine de durmadan içiyorduk, ağzımız boş durmuyordu.

Ryujin iyice gülümsedi ve elini kaldırıp parmağıyla Mark ve Mina'yı işaret etti.

"Ne kadar ileri gittiniz?''

Mina utangaç bir şekilde gülümserken bende elimdeki içkimden büyük bir yudum aldım ve gözlerimi masaya diktim. Hiç de duymak istemediğim konulardı bunlar. Rahatsızlıkla yanımdaki Sungchan'a daha da yanaştım. O da başını başıma yaslayıp diğerlerini dinlemeye devam etti.

"Öpüştük ve...bilirsin işte. Birkaç bir şey daha." dedi Mina. "Mark biraz geleneksel biri. Onu zorlamak istemiyorum."

Son cümlesinden sonra histerik bir şekilde gülüp onlara baktım. Mark içki bardağını dudağına dayamış bir şekilde bana bakıyordu. Diğer kolunda ise Mina vardı. Gözlerimi ikisi arasında gezdirdikten sonra yeniden Mark'ın gözlerinin içine baktım. O da Sungchan'a yaslanmış bedenime baktıktan sonra tekrar gözlerime döndü. Ona bakarken yeniden hafifçe kıkırdadım ve başımı salladım.

"Aynen, baya geleneksel biridir." dedim kinayeli bir şekilde. Gördüğüm en az geleneksel takılan insandı. Bazen benim tanıdığım Mark ile Mina'nın anlattığı Mark farklı kişiler mi diye merak ediyordum.
Diğerleri de lafa karışınca söylediğim onlarınkine karışıp gitti ama Mark'ın bana bakmaya devam etmesinden beni duyduğunu anlayabiliyordum. Garip bir şekilde sırıtarak önüne döndü. Belki de hala onu tanıdığımı dolaylı yoldan da olsa ima etmem hoşuna gidiyordur. Aramızdaki ilişkinin o kadar da zedelenmemiş olmasını umduğunu biliyordum, çünkü bende aynısını umuyordum.

Şişeyi tekrar çevirdiklerinde şişe Chenle ve Jeno arasında durmuştu. Chenle soruyordu. Şeytani bir şekilde gülümsedi. O doğruluk mu cesaret mi diye sorarken gözlerimi masada gezdirdim. Bugün oldukça kalabalıktık, normalden de fazla. Neredeyse yaz gelmişti ve hepimiz gevşemiştik. Havalardan kaynaklıydı sanırım. Sınavlardan önce yeniden Jeno'ların evinde toplanmıştık ve herkes farklı kişiler getirmişti. Mark tabi ki Mina'yı getirmişti, Jeno flörtü Yeji'yi ve o da Ryujin ve Chaeryoung'u getirmişti. Bizim kadro tam buradaydı, Xiaojun ve Sungchan ise bu aralar hep bizimle takılıyordu. O yüzden onları ayrı düşünemiyordum.

Jeno "Cesaret.'' dediğinde hemen yanında oturan Yeji'nin hafifçe sırıttığını gördüm. Beklediği şey oluyormuş gibi gözüküyordu. Chenle elindeki shotı içtikten sonra dudaklarını yaladı.

"Yeji'yi öp." dedi sırıtarak. Jeno çekingen bir şekilde Yeji'ye bakarken Chaeryoung araya girdi.

"İkinizin de bunu istediğini biliyoruz." diyip gözünü devirdi. "Yapın ve kurtulun artık."

Jeno ve Yeji sanki bu laftan cesaret almış gibi birbirlerini öpmeye başlayınca Chaeryoung'a baktım ve yumruğumu uzattım. O da bana gülümserken yumruklarımızı tokuşturduk. Sonunda durduklarında bu öpüşme ortamı alevlendirmiş gibiydi ya da bana ateş basmıştı. Jeno şişeyi çevirirken ben önümdeki birayı fondip yaptım. O gece ilk kez şişenin bir tarafı benim önümde durdu, diğer ucu ise Xiaojun'un.

Xiaojun da çakır keyif bir halde ellerini birbirine sürttü.

"Sonunda seninle denk geldik, Hyuck." deyip gülümsedi. Bende gıcık bir şekilde gülümseyip elimde buyur işareti yaptım.

hearts don't break around here // markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin