YIKINTI

3.9K 149 35
                                    

Genç adam, hafif çakırkeyif olmanın verdiği uçarılıkla gaza daha çok basarken geçtiği yollara dikkat etmiyor, buna rağmen sert virajlardan büyük bir ustalıkla dönüyordu. Zemin altında kayarken arabanın camını açıp hızını yavaşlattı. Frene bastığında her seferinde zamanlamayı bu kadar iyi tutturduğu için kendine küfür etmeyi ihmal etmedi. İşte yine o gecelerden birindeydi. Kendisiyle yüzleşmesi gereken gecelerden.

Arabanın kapısını açıp bedenini soğuğun sarmasına izin verirken derin bir nefes aldı ve montunun fermuarını çekti. Her zaman yaptığı gibi arabanın kaputuna geçip yaslandı ve kendini karanlığa bıraktı. Cevabı açıklanmamış sorular gözünün önünden bir film şeridi gibi geçerken elini cebine attı ve sigarasına uzandı. Paketin içinden bir dal aldı ve paketinin içerisine sıkıştırdığı çakmağıyla sigarasını yaktı. Derin bir nefes alıp sigaranın ucundaki delici kırmızılığı incelerken sigara dumanını boğazının en derinine çekti ve yavaşça ağzındaki dumanı özgürlüğüne kavuşturdu. Geçmişte yaşadığı kötü hatıraları bu sigara dumanlarına hapsedip göndermek, her zaman onu rahatlatmıştı. Ta ki tekrar gerçeğe dönene kadar.

Sigarasını bitirdiğinde geriye kalan izmarit parçasını yere attı ve ayağıyla ezdikten sonra doğrulup arabasına yürüdü. Buraya gelmek onu her zaman dünyanın kötülüklerinden uzaklaştırır ve iyileştirirdi. Yine burası bir merhem olmuş ve ona şifa vermişti. Bir süreliğine de olsa bu rahatlamanın vereceği huzurla arabasının kapısına yöneldi ve kapıyı açtı. Tam binecekken işittiği bir şey onu olduğu yere çiviledi.

Bir kız sesi.

Arabanın kapısını yavaşça kapatıp kesik kesik çığlıkların geldiği yöne ilerlerken adımlarını hızlandırdı. Karanlık, sesi bulmasında işini zorlaştırırken sessiz kalmalıydı. Bir hata büyük sonuçlar doğurabilirdi. Ormana daldı ve her adım attığında çıkan yaprak hışırtısını aza indirmeye çalıştı. Beline uzandı ve bu sıralar elinden düşmeyen silahın ihtişamını yine ortaya çıkardı. Sesler yaklaştığında doğru yolda olduğunu anladı ve adımlarını aza indirgeyerek hareket etti. Sessiz çığlıklar her adımında çoğalıyordu ve bu da silahına daha sıkı sıkı tutunmasına neden oluyordu. Bu zamana kadar bu silah işini layıkıyla yerine getirmişti ve şimdide getirmeliydi. Karanlık bir silüet gördüğünde olduğu yerde kaldı. Keskin mavi gözleri, gördükleriyle çatılırken silahını doğrulttu.

Ağzı bezle örtülmüş bir kız ve elinde bıçağıyla kızın boynunu okşayan bir adamdan başka bir şey değildi gördüğü.

Sessizce adama ilerlerken adamın sırtının dönük olması şansınaydı. Adım sesini büyük bir ustalıkla gizlerken o an hiç olmadığı bir şey oldu. Kızın gözleri kendi gözlerine çarparken bir an afalladı ve kendisine bakan gözlere karşılık olarak baktı. Ağlamaktan kızarmış olan gözler karşısında çaresizlikle kendisine bakarken genç adam parmağını dudağına götürdü ve sessiz ol işareti gönderdi. Kız, çaresizce adama bakarken soğuk bıçağın boğazında oluşturduğu çizik canını yakmış olacak ki acı dolu bir inleme döküldü dudaklarından. Kızın ağzındaki bez feryadını duyurmasına engel olurken genç adamın planı tıkır tıkır işliyordu. Sona yaklaşmışken bir ses her şeyi altüst etti.

Çalan bir telefon.

Genç adam, elini cebine atarken karşısındaki adam afalladı ve bıçağı kendisine doğrulttu. Her şey yolundan çıkarken atiklikle karşısındaki adamın elindeki bıçağa doğruldu ve kolunu ters çevirip elinden aldı. Diğer elindeki silahla adamın boynuna sarılırken bıçağı adamın boynuna dayayıp kıza bakış attı. Gözleri şaşkınlıkla irileşen kız bir yandan bağlı olduğu duvardan kurtulmak için çabalarken genç adam yanındaki adamı sürükleyerek kıza uzandı ve bağlı olduğu ağacın arkasına geçip ellerini ipten kurtardı.

Kız, ellerini ovalayıp ağzındaki bezi çıkarırken genç adam, ''Koş!'' diye bağırdı.

Ormana yönelen kız nereye gideceğini bilemediği için hareket edemedi. Durumunu anlayan adam kıza cebindeki anahtarı fırlattı.

''Durduğun yerden itibaren hiçbir yöne sapmadan koş! Yolun kenarında arabam var. Arabaya bin ve kapıyı kilitle!''

Genç kız, duyduğu cümleler üzerine başını onaylar anlamda sallarken hızlıca koşmaya başladı. Karanlığın içinde hızla kaybolan bedeni, birazdan burada olacakları özetlerken genç adam bıçağını karşısındaki adamın boğazına dayayacağı sıra, adam çeviklikle bıçağı eline aldı ve karşısına geçti.

''Sakın yaklaşayım deme!''

Karşısındaki adamın yüzünü ezberlercesine hafızasına kaydederken elini yukarıya kaldırdı ve işaret verdi.

''Bana bak, lan! Ya şimdi tüm leşini buradan toplayıp gidersin ya da elimden çıkan tek bir kurşunla ölümün verdiği her bir duyguyu zevkle tattırırım sana.''

Elindeki silah sesli bir şekilde patlayıp içindeki mermi adamın bacağına saplandığında, dudakları zevkle kıvrıldı. Karşısındaki adam yere düşerken dudaklarından çıkan inlemeyle keyfi daha çok yerine geldi. Bacağını acıyla tutan adama keyifle bakarken adımlarını adama doğru yöneltti ve suratına hızlıca bir yumruk indirdi.

''Bu yaptıklarım yapacaklarımın özeti. Eğer bir daha seni o kızın yanında görürsem yemin ediyorum seni kendi ellerimle gebertirim ve bundan gram pişmanlık duymam orospu çocuğu.''

Adamın suratına bir yumruk daha indirdiğinde ''Anladın mı lan şerefsiz!'' diye bağırdı.

Karşısındaki adamı adeta bir ceset yığınına çevirirken adamdan kısık sesle gelen ''Anladım.'' cevabı yüzünü tatmin olmuş bir şekilde ortaya çıkardı. Son bir güçle adama vurup toparlanırken elini cebine attı ve telefonunu çıkardı. Hızlıca bir numarayı çevirirken silahını beline soktu ve elinin tersiyle burnunu okşayıp bir nefes verdi. Karşı taraftan gelen ses üzerine konuşmaya başladı.

''Alo. Ben iyiyim beni boş ver. Şimdi senden küçük bir isteğim olacak. Ben sana adresi ve ne yapman gerektiğini mesaj atarak anlatacağım. Şimdi uğraşmam gereken küçük bir kız var. Bu yardımını unutmayacağım, eyvallah!''

Genç adam, bir kez daha yerde yatan adama baktı ve yüzünü son kez hafızasına iyice kazıdı. Bu gece bir can kurtarılırken aynı zamanda düşman listesine bir kişi daha eklenmişti. Hayatı boyunca kendisiyle uğraşan insanları bataklığın en dibine çekmişti ve kendisine her gününü ölüme çeviren insanları, asıl ölümün soğukluğuyla tanıştırmıştı. Şimdi aynı soğukluk çevresinde eserken bedenini bu duygunun tanışıklığı sarmıştı.

''Bende seni bekliyordum.'' dedi, artık bedeninin bir parçası olan bu duyguya.

Ve Azad Ataman, gerisinde bıraktığı ve farkında olmadan geleceğinin her bir noktasında olacak olan kıza adımlarını yöneltti.

YIKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin