Multimedya > Eflin & Azad
> Müzik, Eflin'in koşu bandında dinlediği müzik.
İyi okumalar. :)
-
''Ama üzüntü demek; gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun, vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek. Çekilir şey değil bu.''
*Franz Kafka - Milenaya Mektuplar*
Altını siyah kalemle çizdiğim satırlar, şu an tam anlamıyla benim içimde kopan fırtınaları yansıtıyordu. 3 gün. Tamı tamına 3 gün üniversiteye gitmemiştim ve okul hayatımda yaptığım en büyük devamsızlık süremdi bu. 3 gündür elimden düşürmediğim Franz Kafka'nın, Milena'ya Mektuplar adlı kitabının belki de bininci kez aynı satırını okuyordum ama bu hiç umurumda değildi. Kafka ile Milena, sadece beyaz mektup sayfalarının satırlarında yaşasalar da büyük bir aşkı kucaklamışlardı.
Yanımda titreyen telefonumu elime aldığımda, arayan kişinin belki 3 gündür aynı kişi olması neden beni şaşırtmamıştı acaba?
''Efendim Ekin?''
Sıkılarak verdiğim nefes Ekin'e ulaşmış olmalıydı ki, ses tonu adeta masum bir kediyi anımsatıyordu.
''Ya Eflin, cidden sıkılmadın mı o yatakta poponu büyütmekten? Ben bile buradan sıkıldım kızım. Sen nasıl katlanıyorsun? Ceylan gözlüm benim, hadi. Ne olur dışarı çıkalım da bir şeyler yapalım.''
Elimdeki kitabı özenle kapatıp komodinimin üzerine koyduğumda, pikemi biraz daha üzerime çektim.
''Ben hiçbir yere gelmiyorum Ekin. Lütfen ısrar etme.''
Ekin karşımda, benim telefonu ilk açtığımdaki gibi sıkıntıyla nefes verdiğinde, devamında ettiği cümlelerle pek ilgilenmemiştim. Acaba benim gitmediğim günlerde okul nasıldı?
''O nasıl?'' diye sordum, beynimin aklımdan geçen soruyu dudaklarımdan bir anda çıkarması üzerine.
''Kötü.''
Elbette kötü olacaktı Eflin. Ne bekliyordun ki? İnsanların duygu ve düşünceleriyle hiçbir zaman ilgilenmemiştin ki sen. Şimdi kırdığın bir kalbi nasıl onarmaya çalışacaksın çok merak ediyorum. İçimden kendime ettiğim soru ve cümleleri bir kenara bırakıp Ekin'e soracağım soruları kafamda toparladım.
''Çok mu kötü?''
Buydum ben işte. Korkak. Aslında soracak milyon tane sorum olması üzerine, şu üç kelimelik soru çıkmıştı ağzımdan.
''Kötü işte Eflin. Bildiğin Emir'i unut ve onun tam tersini düşün. Psikolog olmayı ve insanları dinleyip, onlara yardımcı olmaya çalışan Emir'e şu an kim yardımcı olacak bilmiyorum. Tamam, ben varım. En azından Psikolog aday adayıyım ama ben ne işe yararım bilmiyorum. Kimsenin yüzüne bakmıyor. Üstelik yanına oturmaya gelen kızları bile umursamıyor artık. Düşün Berna bile, Emir'in yanına gelip oturabiliyor. Berna'yı yanına bile yaklaştırmazdı Emir. Şimdi kim gelirse gelsin umurunda bile değil. Yanına gelen kızlardan biriyle çıkıyor okuldan her gün. ''
Ekin'in anlattıkları kaşlarımı çatmama neden olurken Berna'nın Emir'in yanına gelmesi düşüncesi daha çok içimde bir şeylerin kopmasına neden olmuştu. Okulda en çok nefret ettiğim insan Berna'ydı. Nasıl olur da onun yanına oturmasına izin verebilirdi?
''Anladım.''
Evet. Çok iyi anladım. Diyecek neyin vardı ki Eflin? Belki bir hafta öncesine gitsen diyecek çok şeyin olurdu. Ama şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
Teen FictionKaranlık bir katilin tırnaklarını geçirdiği ve tuzağına düşürdüğü yeni kurbanı. Fakat hesaba katmadığı şeyler vardı. Bir yol... Elinde tuttuğu bıçağın soğukluğu kızın bedenine işlerken her şeyi gören bir çift mavi göz. Azad Ataman. İşi yarım kalan b...