''Senin ne işin var burada?''
Gözlerim uzattığı havluya kayarken hızlı bir şekilde ayağa kalktım ve yorulan bedenimi birkaç hareketle esnetmeye çalıştım.
''Valla bende aynı soruyu sana soracaktım.''
Azad, karşımda alayla sırıtırken neden sırıttığını anlayamıyordum. Spor yapmıştım ve bunun gülünecek neresi vardı Allah aşkına?
''Neden güldüğünü sorabilir miyim? Karşımda pişkin pişkin sırıtman hoşuma gitmiyor.''
''Benimle konuşurken kelimelerine dikkat et, Eflin.''
Azad'ın sertleşen yüzü ve ciddileşen ses tonu bakışlarımı ona çevirmeme neden olurken adımın onun dudaklarından bu kadar güzel çıkmasına lanet okuyordum. Neden hem bu kadar etkileyici ve korkutucuydu ki?
''Bak neden buradasın bilmiyorum ama havluna ihtiyacım yok.''
Ona sert davranışımın nedeni neydi bilmiyorum. Belki onun da bana aynı şekilde davranmasından kaynaklanıyor olabilirdi ama yine de ben böyle umursamaz davranan bir kız değildim. Çevremdeki insanlar için umursamaz olabilirdim ama tanımadığım birine mi? Asla. Bu umursamazlık benim için önyargıdan başka bir şekilde adlandırılamazdı. Ama ben şu an Azad'a önyargılı değildim. Ya da öyleydim. Ne fark eder? Konuşmak ve birkaç hayati şeyi bu adamla yaşamak onu bana tanıtmıyordu. Ben bu adamı tanımıyordum ve karşılaştığım her anda bana umursamaz davranması canımı sıkıyordu. Normal insanlar gibi konuşup anlaşabilirdik. Ama neden başka yollara başvuruyordu ki?
''Terin üzerinde soğuyacak ve hasta olacaksın. Al şunu.''
''Ne zamandan beri beni düşünmeye başladın?''
Sorum üzerine Azad'ın kaşları daha da çatılırken mavi gözleri gözlerimde kilitlenmişti. Nerden gelmişti bu korumacılık oyunu? Kötü çocuğumuz birden iyi mi olmuştu? Havlu bulunduğu eli havada kalırken gözlerime bu denli delip geçercesine bakması benim de ona aynı şekilde bakmama neden olmuştu.
''Azad?''
Arkadan gelen Yiğit'in sesi bakışlarımı onlara çevirmeme neden olmuştu. Ekin, Yiğit'in sırtına eliyle tuttuğu havluyla titreyerek bize bakıyordu. Yiğit az önce Azad mı demişti? Ne yani tanışıyor olamazlardı değil mi?
Azad, Yiğit'in ona seslenişine aldırmadan hala bana bakmaya devam ederken bu rahatsız olmama neden olmuştu. Çevremizde insanlar varken bana bu kadar uzun bakması yanlış anlaşılabilirdi.
''Siz tanışıyor musunuz?''
Ekin'in bana sorduğu soru üzerine ağzımı açmışken Azad benden önce davrandı ve ''Hayır.'' dedi ortamı daha da ciddileştiren sesiyle.
''Arkadaş düşmanı olduğu için tanışmıyoruz, evet.'' diye bende aynı sertlikte cevapladığımda, Azad kaşlarını kaldırdı ve bana öyle mi şeklinde bakış attı.
''Burada ne olduğunu söyleyecek var mı kardeşim?''
Yiğit artık sinirlendiğini belli eden bir soruyla aramıza girdiğinde, Azad'ın, ''Onun benim spor salonumda ne işi var?'' demesi ''Ne!'' dememe neden oldu.
''Eflin, Azad benim yakın arkadaşım ve burası onun.''
''Bu imkansız. Ben buraya daha önce de geldim ve seni görmediğime eminim.''
Azad'a bakarak söylediğim cümle, Azad'ın alayla gülmesine neden oldu.
''Tüh, ne yapsak şimdi? Eflin Hanım bizi görememiş.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKINTI
أدب المراهقينKaranlık bir katilin tırnaklarını geçirdiği ve tuzağına düşürdüğü yeni kurbanı. Fakat hesaba katmadığı şeyler vardı. Bir yol... Elinde tuttuğu bıçağın soğukluğu kızın bedenine işlerken her şeyi gören bir çift mavi göz. Azad Ataman. İşi yarım kalan b...