BÖLÜM 9: "RÜYALAR VE GERÇEKLER"

132 9 40
                                    

BÖLÜM 9: "RÜYALAR VE GERÇEKLER"

O gün, o zifiri karanlık gecede,
Aydınlık hayaller kurdum seninle.
Ve sonra büyüdüm,
Uyandım,
Her şeyin yalan olduğunu gördüm.
Her şey bir rüyadan ibaret seninle.

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu – Bir Çocuk Sevdim

                Sezen Aksu- Biliyorsun

Bölüm 9: "Rüyalar ve Gerçekler"

Rüyalar yerini gerçeklere bıraktı, onlar dışında kimse farkına varmadı. Rüyalar kalplerini onardı, gerçekler keskin bıçağı tam kalplerinin ortasına sapladı, sadece onlar gördü. O gün anladılar, meğer bir rüyanın içerisinde bulunup aynı anda gerçeklerde yaşayamazdı insan. Gerçek hayat canlarını yaktı fakat rüyalara sığınamadılar. Rüyalara sığınsaydılar eğer intikamlarından vazgeçmek zorunda kalırlardı. Esasen her şeyden vazgeçmek zorunda kalırlardı.

Bu yüzden rüyalara sığınamadılar. Bu yüzden birbirlerine sığınamadılar.

Bu yüzden gerçeklerin ortasında tutsak kaldılar.

Uzay da anlamıştı artık, kabullenmemişti fakat anlamıştı. Görüyordu, görmek zorundaydı.

Biz birlikte olunca, yan yana nefes alınca, her şey bir rüyaya tekabül ediyordu. Onun yanında olunca sadece bir anlığına her şeyin yoluna gireceğine, tutsak kalmış ruhumun özgürlüğe kavuşacağına, çocukluğumun zihnimde attığı çığlıkların susacağına inanıyordum. Sadece bir anlığına kurtulabileceğime inanıyordum. Tek bir an kabuslara değil, rüyalara inanmaya başlıyordum.

Fakat biz rüyalara inanamazdık, öyle bir hakkımız yoktu. Biz hayaller kuramazdık. Biz düşlemeyi bize el kaldırdıkları o sokak köşesinde bırakmıştık, henüz küçükken. Henüz çok küçükken. Ben hayallere tutunmayı babamın gelmeyeceğini, dönüp beni yanına almayacağını kabullendiğim gün bırakmıştım. Çünkü ben o gün öğrenmiştim, hayallerin gerçekten ibaret olmadığını, bizi yitirdiklerini ve hayallerin bize yasaklanması gerektiğini.

Başkalarının hayatını süsleyen ve yönlendiren o güzel hayalleri, benim sonum oluyordu. Kapkaranlıktı içimdeki her bir zerre. Orada ışıltılı hayallere yer yoktu.

En son sokak lambasının altında, Uzay'ın küçük bedeninin yanında aydınlık hayaller kurmuştum ben ve her şey birbirine girmişti, etraf birdenbire kapkaranlık olmuştu. O sokak lambaları üzerimize patlamıştı. O yüzden her şey rüyadan ibaretti onunla ve rüyalar bize yasaktı.

Rüyalara kapıldığım an kaybederdim ve rüyalarım en nihayetinde benim sonum olurdu.

Uzay da anlamıştı bizim bir olurumuzun olmadığını. Biz yan yana olduğumuz her an rüyalara inanmaya başlayacaktık ve bu bizi yitirecekti. Uzay da görmüştü benim gördüğümü, o da fark etmişti hayal kurmaya hakkımızın olmadığını. İşte şimdi o da biliyordu benim çocukluğumla asla barışamayacağımı. Bizim gerçeklere ihtiyacımız vardı, bizim esasen adalete ihtiyacımız vardı. Ve yan yana olursak bunları elde edemezdik. Yan yana olursak sadece rüyalara inanırdık biz.

İmkansızdık.

Uyanmamı söylemişti Uzay, uyan çünkü bu bir rüya.

Kaybolmuş Çocuklukların ÇığlıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin