Yukarıdaki şarkıyı dinleyebilirsiniz.
Keyifli Okumalar!🌒
BÖLÜM 2: VICDAN AZABI
Her insan er ya da geç kötülüğe bulaşacaktı.
Bazı insanlar daha erken,
bazıları ise daha geç.
Bazıları daha az,
bazıları ise daha çok.
Ama elbet bir gün
herkes bulaşacaktı.
Bölüm 2: „Vicdan Azabı"
Yolumu kaybetmiş küçücük bir çocuk gibiydim annem babam olmayınca. Henüz büyümemiştim, yaşam nasıl bir şey bilmiyordum. Henüz büyümemiştim, hayatın acımasızlığını tatmamıştım. Henüz büyümemiştim, dünyanın zaten kötü olan insanlarının daha da kötüleşeceğini bilmiyordum. Henüz 6 yaşındaydım, anne ve babasına muhtaç küçük bir kız çocuğuydum. Onların yanında olmalıydım, burada olmamalıydım, bu insanlara kurban gitmemeliydim. Sokaklarda gezip dolaşıp, arkadaşlarımla oynamalıydım. Okula gitmeliydim.
Korkmamalıydım, mutlu olmalıydım.
Kısacası çocuk olmalıydım.
Çünkü henüz 6 yaşındaydım.
Ve kesinlikle yanlış yerdeydim.Gözlerimi zorlukla araladığımda gün ışığı yüzüme çarptı ve etrafıma bakındığımda hâlâ o korku dolu yerdeydim. Bedenim soğuktan titriyordu ve bazı yerlerim uyuşmuştu, belime ise ağrı girmişti. Soğuk zemin bedenimi kasıyordu. Bütün bunların kâbus olmaması, gerçekten ibaret olması beni hayal kırıklığına uğrattı. Sağ tarafıma döndüğümde hâlâ yanımda oturan Uzay'ı gördüm. Uyumuyordu ve bütün gece uyumamış gibi gözleri kızarmıştı. Başını sert duvara yaslamıştı, dizlerini kendine çekmişti ve kollarını da dizlerinin üzerine uzatmıştı. Bakışları dimdik karşısına bakıyordu ve kaşları çatıktı.
„Günaydın Uzay." Çatallaşmış sesimle onunla konuştuğumda bana kısa bir bakış attı ve tekrar önüne döndü.
„Günaydın, uyanmışsın." Sesi yorgun ama yine de güçlü geliyordu. Bir erkek çocuğu ne kadar güçlü olabilirse işte.
„Evet, uyandım. Sen ne zaman uyandın?"
„Uyumadım." Bu olağan bir şeymiş gibi sarfettiği cümle kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Neden uyumamıştı ki bütün gece? İnsanların uyumaya ihtiyacı vardı, bunu bilmiyor muydu? Öğretmenimiz bize bunu okulda öğretmişti. Eğer uyumazsak okulda yeterince dikkat edemeyiz demişti. Gerçi şimdi okula da gidemiyorduk, yine de uyumamız gerekiyor muydu acaba?
„Neden uyumadın?"
„Sana dikkat edeceğimi söyledim." Mahcup bir ifadeyle Uzay'a bakarken o bana bakmıyordu. Yaptığı iyiliği anladığımda onun çok iyi bir çocuk olduğunu düşündüm. Ayrıca ona güvenebileceğimi düşündüm.
„Teşekkür ederim, Uzay." İsmini telaffuz etmek hoşuma gittiği için, artık ona hep ismiyle seslenmek istiyordum. İlk başta tuhaf bulsam da, aslında çok güzel bir ismi vardı. Tekrar tekrar arka arkaya Uzay ismini söylemek istedim o an. Ve çocuk olduğum için tahmin edersiniz ki, bu isteğimi bastıramadım.
„Uzay, Uzay, Uzay, Uzay..." Sevimli sevimli Uzay'a bakıp gülümserken, o donuk bakışlarını bana çevirdi ve beni böldü.
„İsmimi mi ezberliyorsun, adını bildiğim kız?" Kıkırdayarak ona bakmaya devam ettim.
„Hayır, ben ismini biliyorum, hoşuma gitti ve söylüyorum. Ama galiba sen, benim ismimi ezberlemelisin." Uzay da hafifçe gülümsediğinde içim sıcacık oldu. Hatta öylesine iyi hissetmiştim ki, tüm bu kabus gibi gelen gerçekliği dahi unutmuştum. Bir anlığına korkmadım, bir anlığına ağlamak istemedim, bir anlığına tedirgin hissetmedim. Sakindim ve gerçekten gülmüştüm, içinde çırpındığımız durumu dahi unutarak. Ta ki Asya ağlayarak yanıma koşana kadar. Onun ağladığını gördüğümde ağrıyan bedenimi kaldırdım ve ben de bana koşan Asya'ya doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolmuş Çocuklukların Çığlıkları
Ficción GeneralÇocuklukta açılan yaralar, geçmeyen yaralardı. Onların çocukluğuna yaralar açılmıştı, emareler bırakılmıştı ruhlarına. Onlarla yaşamaya çalıştılar. Güçlü olmaya çalıştılar. Canları çok yandı. Yaşayamadılar. Düştüler, tekrar ayağa kalktılar. Çocu...