BÖLÜM 5: "DOLUNAY'IN DOĞUŞU"

130 22 276
                                    

BÖLÜM 5: "DOLUNAY'IN DOĞUŞU"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 5: "DOLUNAY'IN DOĞUŞU"

İnsan sadece bir kere doğar derler.
Beni yaşatmadılar.
Hayatım o kadar paramparçaydı ki,
kendimi baştan yaratmak zorunda kaldım.
Ve sonra;
ben yeniden doğdum kötülüğün ellerine.
Bambaşka.

Bölüm 5: "Dolunay'ın Doğuşu"

2014

Katran karası bir siyahın içinde sallanıyordum. O karanlığı evim benimsiyordum, o karanlığa öylesine alışmıştım ki oradan çıkmaya çalışmıyordum. Savaşmayı bırakmıştım, nefes almayı bırakmıştım, yaşamayı bırakmıştım. Ben aslında öylesine pes etmiştim ki, bir daha toparlayamazdım. Aldığım nefesler bir hiçlikten ibaretti, çünkü yaşamama vesile oluyordu ama ben yaşadığımı hissedemiyordum.

Kanatlarımı öyle bir kırmışlardı ki, uçmak nedir veya nasıl olur unutmuştum ben. Öyle bir dibe gömülmüştüm ki, oradan çıkmak güçtü şimdi. Beni o karanlığa tutsak etmişlerdi ve ben kendimi oradan kurtarmaya çalışmamıştım. Çünkü kurtulsam bile, benim yaşamak için hiçbir nedenim yoktu şimdi.

O küçük kızın sadece çocukluğunu değil, tüm hayatını çalmışlardı. O küçük kızı paramparça etmişlerdi, parçaları etrafa yayılmıştı. Ve o küçük kızın ne o parçaları toplayabilecek gücü ne de isteği vardı. O bu hayatı sadece zorunluluktan, sadece formalite icabı yaşamak zorundaydı şimdi. Yaşamın acı tarafını sadece tatmakla kalmamıştı küçük kız, iliklerine kadar kötülüğe, pisliğe ve karanlığa bulanmıştı. O küçük, masum, altı yaşındaki Efsa yoktu artık...

Ruhumun olgunluşması o kadar erken gerçekleşmişti ki, ben çocuk olmanın ne olduğunu bile öğrenememiştim. Ben bu acımasız ve adaletsiz dünyaya yetişkin doğmuştum sanki, hiç çocuk olmamıştım, çocuk olmama izin vermemişlerdi. Ben gözlerimi her bebek gibi tanımadığım ama tanışmaya hevesli olduğum o farklı farklı renklere açmamıştım. O rengarenk dünyayı görmemiştim. Ben gözlerimi doğduğum ilk an kapkaranlık bir dünyaya açmıştım. Benim dünyam karanlık olmaya mahkumdu, benim tek savaşım bunu kabullenmek olabilirdi.

Ve kabullenmiştim de.

Zihnimde intihar eden çocukluğum, sadece bir defa değil, onlarca kez intihar etmişti. İntihar eden o kadar çok çocukluk, o kadar çok duygu, o kadar çok anı barındırıyordum ki içimde, adeta bir mezarlığa dönüşmüştü ruhum. Ölüm kokuyordu her yer ve bunlara tamamen zıt olarak, fazlasıyla ironik bir şekilde, ben nefes alıyordum.

Ben ölüm kokan, karanlığa teslim olmuş, umutsuz bir kızdım artık sadece. Kendini hayallerle büyüten o küçük kız olmaktan çıkalı çok olmuştu.

Kaybolmuş Çocuklukların ÇığlıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin