19

3.1K 143 10
                                    

Kafedeki müşteriler ile ilgilenirken birkaç gündür peşimi bırakmayan yüzünü görmeye alışık olduğum kişi geldi.

"Hoş geldiniz"

"Hoş buldum"

"Ne isterdiniz?"

"Şu resmiyeti kesmeni ve yanıma oturmanı" Emir'in bu dediğine gülüp karşısındaki sandalyeye oturdum

"Ha şöyle bir güzel izleyeyim seni"

"Çok özledin galiba"

"Evet çok özledim" beklemediğim itiraf karşısında şaşkınca baktım bir süre sonra onun oyununa karşılık vermeye başladım

"Benden bu kadar çok mu hoşlanıyorsun ?" Dedim masaya dirseklerimi dayayıp öne doğru eğildim.

O da benim gibi eğildi yüzü yakından çok daha iyi...

Şöyle bakmasa her şey daha kolay olacak aslında

"Şu bakışlar hiç hayra alamet değil yoksa aşık mı oldun bana?"  Dedim belki inkar eder de aramızdaki mesafe biraz azalır diye oysa elimi tutup

"Biraz öyle oldu galiba"

"Ne?"

"Şöyle tatlı tatlı bakma öpesim geliyor"

"Hı?"

"İzel itiraf etmek inkar etmekten her zaman daha kolaydır neden kaçıyorsun?"

"Neyden kaçıyorum? Kaçmıyorum hiçbir şeyden. Aaa müşteri benim ilgilenmem gerek. Bu kaçmak değil görev bilinci. Gittim ben"

Kafa salladı ve minik bir gülümseme ile telefonu ile ilgilenmeye başladı

Gelenlerle ilgilendikten sonra telefonuma baktığımda Hasandan 17 çağrı vardı

Ne oldu yani? Dünya'nın sonuna 30 dk falan mı kaldı?

Hasan'ı aradım ilk çalışta açtı

"İzeel yardım et"

"Ne oldu?"

"Nenem"

"Neneme bir şey mi oldu ne oldu söylesene oğlum"

"Ay yok be kötü düşünme Allah korusun"

"Eee ne var o zaman ne oldu?"

"Nenemin bastonunu kırdım"

"Ne yaptın ne yaptın?"

"Tekrar tekrar söylettirme işte ne yapacağız?"

"Yani ben akşam eve gelirken irmik Antep fıstığı falan alacağım üstüme düşeni yaparım merak etme"

"Ya salak dalga geçmesene"

"Hangisi daha üzücü olur ki dalga geçmem mi yoksa dalga geçmediğimi söylemem mi?"

"Çalıştır şu saksıyı ya da dur şu Emir pezevengini arayayım o bulur bir şeyler"

"Ne diye küfür ediyorsun ki?"

"Ona daha neler yapacağım sürünsün it"

"Hasaaan"

"Ay daha şimdiden korumaya başladı ben başımı nerelere vurayım" göz devirip telefonu kapattım

Emir'in yanına doğru ilerlerken yarım saattir hiçbir şey vermeden beklettiğim aklıma geldi mutfağa gidip bir limonata istedim

Masasına doğru ilerleyip limonatayı bıraktım telefonla konuştuğu için yalnız bırakacaktım ki bileğimden tutup gitmemi engelledi

"Kısa kes Hasan" deyip bileğimi okşarken bakışlarını benden çekmiyordu

Ah hadi ama düşerim ki ben buna ...

"Tamam sen fotoğrafı at yarına gönderirim" deyip telefonu suratına kapattı azıcık benziyoruz

Yanındaki sandalyeyi çekip oturmamı sağladı

"Buraya seni görmeye geldim çalıştırmaya değil"

"Peki"

"Gökhan nerde neden sürekli burda yoruluyorsun"

"O da çok yoruluyor düğün hazırlıkları başladı düğün salonuydu , davetiyesiydi epey işleri var"

"Bir süreliğine kafeyi kapatın o zaman düğün işi bittikten sonra tekrar açarsınız"

"Ordan bakılınca çok mu zengin duruyoruz burdan gelen paraya ihtiyacımız var ve tek bizim de değil çalışanlarımızın da aileleri var çok bencilce düşünmüyor musun?"

"Ben sadece seni düşünüyorum"

"Buna gerek yok halimden memnunum"

"Ya da sen de evlen evlenen yırtıyor ya işten"

"Doğru diyorsun Hasan'a diyeyim de benimle evlensin"

"Kastettiğim damat adayı o değildi" dedi kaşlarını çatarak

Sesli bir şekilde güldüm "Gerçekten çok tatlısın"

O da bir süre şokla bakıp sonra güldü elini saçlarıma atarak okşadı.

"Emiiir?"

"Hmm"

"Nasıl oluyor da bir anda bu kadar yakınlaşıyoruz?"

"Aklını başından alıyorsam demek ki"

"Ay öyle mi oluyor yapma öyle şeyler"

....

Bölüm bitti...

Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim...

Neyse sizi pek ilgilendirmeyecek bir bilgi vereyim bugünlerde karantinadayım bu yüzden moralim epey bozuk yazmak istediğim bölümler hep bir karamsar olduğu için geç yazıyorum...

Eğer bölümleri gerçekten bekleyen varsa geç yazdığım için özür dilerim.

Neyse yarına bir bölüm atarım herhalde

O halde sağlıcakla kalın...

Kelebek Etkisi (Yarı Texting) [ARA VERİLDİ...]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin