Nebahat:"DORUK!"
Doruk:"Anne" dedi şaşkın bir şekilde ve devam etti "Senin ne işin var burada?"
Nebahat:"Seni merak ettim oğlum."
Doruk alayla güldü ve "Sen beni merak etmezsin anne ne oldu söyle"
Nebahat, Asiye'ye bir bakıp devam etti "herkesin içinde bari benimle böyle konuşma Doruk"
Doruk:"Asiye herkes değil anne ve biz geç kalıyoruz. Eğer bir şey söylemeyeceksen hadi görüşürüz" dedi ve cevap vermesini beklemeden arabaya bindi. Asiye de Nebahat hanıma buruk ama içten bir gülümsemeyle bakıp arabaya bindi. Doruk vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu. Asiye'nin kendisine soru dolu bakışlarla baktığını görünce "Dün akşamı bütün gerçekliğiyle anlatırsan az önceki olayı anlatırım." dedi. Asiye de hiçbir şey olmamış gibi radyoyu açıp susmayı tercih etti. O sırada radyoda reklamlar olduğu için Doruk kanal değiştirmeye başladı ve o şarkıyı duyunca durdu.
Seni gördüğüm zaman
Dilim neden tutulur?
Seni gördüğüm zaman
Güller elimde kururSeni gördüğüm zaman
Hayat sanki son bulur
Gözlerime bakınca
Dünyalar benim olurSusma gönlüm sen söyle
Haydi gönlüm sen söyle
Aşkımı sevgiliye
Derdimi sevgiliyeHaydi söyle onu nasıl sevdiğimi
Haydi söyle rüyalarda gördüğümü
Haydi söyle uykusuz gecelerimi
Haydi söyleSeni gördüğüm zaman
Beni bir ateş sarar
Seni gördüğüm zaman
Yanar yüreğim yanarSeni gördüğüm zaman
Canlanır tüm anılar
Seni gördüğüm zaman
Durur bütün zamanlarSusma gönlüm sen söyle
Haydi gönlüm sen söyle
Aşkımı sevgiliye
Derdimi sevgiliyeHaydi söyle onu nasıl sevdiğimi
Haydi söyle rüyalarda gördüğümü
Haydi söyle uykusuz gecelerimi
Haydi söyleHaydi söyle onu nasıl sevdiğimi
Haydi söyle rüyalarda gördüğümü
Haydi söyle uykusuz gecelerimi
Haydi söyle
(Şarkı medyada ekli)Doruk şarkıya mırıldanarak eşlik ederken kaçamak bakışlarla Asiye'ye bakıyordu. Asiye ise durumun farkına vardığı için hemen şarkının sesini açıp bağıra bağıra gülerek söylemeye başladı. Doruk ise genç kadının bu hâline kahkahalarla hayran hayran bakıyordu. Kısa bir süre sonra şirkete geldiler. Birbirlerine "iyi çalışmalar" diyerek odalarına dağıldılar. Asiye'nin bir gün önce aldıkları odasına getirilmişti. O da vakit kaybetmeden dekorasyona başladı fakat bir sorun vardı. Hemen Doruk'un odasına dalıp "Nereden matkap bulabilirim?" diye sordu ama Doruk ve Nebahat hanım ona anlamaz bakışlarla bakıyorlardı. "Ah! Kusura bakmayın. Kapıyı çalmayı unuttum panikten." Doruk tatlı bir tebessümle "Kimin kafasını deleceksin?" diyince Asiye göz devirerek "Senin!" dedi. Doruk küçük bir kahkaha atarak "Danışmadaki kıza söyle o sana bulur." dedi. Asiye de başıyla onaylayarak odadan çıktı. Nebahat bu sefer anlamsız bakışlarını Doruk'a çevirdi "Sizin aranızda bir şey mi var?" diye sorunca Doruk sinirli bakışlarını annesine yönlendirdi ve ekledi "Bana hesap mı soruyorsun sen? Hangi hakla?" Doruk'un sert çıkışından sonra Nebahat sessizce odadan çıktı. Karşısından gelen Asiye'yi görünce düşecekmiş gibi yaptı. Asiye de kadının düşeceğini zannedip koşarak kadının koluna girdi. "İyi misiniz?" "Değilim kızım" dedi sesini titreterek. Asiye de kadının kolundan tutup yürüterek "Odama gidelim bir su için." "Olur kızım." dedi ve karşıdaki odasına üç adımda varmışlardı. Asiye bir eliyle kadını tutarken diğer eliyle de koltuğun üzerindeki eşyaları masanın üzerine koydu. Telefonla bir su bir de tansiyon aleti istedi. İkisi de sessizce beklediler. İki üç dakika sonra istedikleri gelmişti. Nebahat hanım suyu içerken Asiye de tansiyon aletini hazırlayıp Nebahat hanımın tansiyonunu ölçmeye başladı. "Aslında tansiyonunuz normal" dedi anlamaz bakışlarını kadının üzerinde gezdirirken. "Doruk ile tartıştık biraz ona üzüldüm galiba ondan oldu." "Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?" "Şimdi siz Dorukla birliktesiniz..." Nebahat sözünü bitiremeden Asiye "NE!" diye bağırdı. Nebahat ise durumu çok yanlış anladığını farkedip "Özür dilerim. Ben yanlış anlamışım kızım" diyince Asiye sinirlerine hakim olamadan bir hışımda kendisini Doruk'un odasına attı. "DORUUUUUK! Sen hangi hakla olamayan ilişkimizi herkese söylersin!" O kadar sinirliydi ki Doruk istemeden sandalyeyle birlikte geri çekilip sandalyeye sindi. "Kim, kime, ne söylemişim?" diyebildi titrek bir sesle. Asiye'nin ise sakinleşmeye hiç niyeti yoktu aynı ses tonuyla "Annene birlikteyiz demişsin" diye bağırınca Doruktaki korkunun yerini sinir aldı ve gözlerinden ateş fışkırarak yerinden kalktı bu sefer o da bağırıyordu "Nerede O?" Asiye sinirli ama ne olduğunu anlamayan bir şekilde "Benim odamda." dedi. Doruk öyle bir çıktı ki odadan Asiye rüzgarından yerinde yalpaladı ve peşine takıldı. Odaya girdiğinde Doruk'un çene kaslarına takıldı gözü ama Doruk'un sesi ile kendine geldi. "Senin benim hayatıma karıştığın yetmedi şimdi gelmiş bir de başkalarının hayatlarına da mı karışıyorsun. Sen bana sordun ben de sana hesap vermeyeceğimi söyledim. Şimdi defol git buradan ve bir daha ne benim ne de çevremdekilerin karşısına sakın ama sakın çıkma!" Nebahat bu sözlerden sonra mahçup bir ifadeyle Asiye'nin önünde durdu ve "Özür dilerim" dedikten sonra çıktı. Asiye ise Doruk'un annesine bu kadar öfkelenmesini anlayamadı. Tamam sinirlenilecek bir konuydu ama bu... bu çok fazlaydı. Doruk ise kapıdan tam çıkarken bakışlarını Asiye'nin gözlerine dikti ve "Kusura bakma lütfen. Bir daha böyle bir şey olmayacak." Genç kadının cevabını beklemeden çıktı odadan. Asiye ise ne olduğunu anlamak ve olayın şokunu atmak için olduğun yerde bir süre kaldı. Kapının çalması ile içerisinde bulunduğu boşluktan çıkarak "Gel" dedi. Matkabı getiren adam "Neresi delinecek Asiye hanım." diyince Asiye yandan bir gülücük atarak "Ben hallederim" dedi ve matkabı aldı. Kendi yaptığı tabloları asmak için duvarı delmeye başladı. Sesleri duyan Doruk odaya girince gördüğü manzara karşısında "Yok artık!" dedi ve şaşkın bakışlarını kızın üzerinde gezdirdi. Bu kadar zayıf ve narin bir kız kendisini tek hamlede yere sermişti. Evinde silah olmasını geçmiş silahı ustaca kullanıyordu. Şimdi de ofisinde duvar deliyordu. Bakınca 'dışarıda bu kadından çok var' derdi ama bu kadın her seferinde kendisini şaşırtıyordu. Genç kadının kendisine döndüğünü farkeden adam "Şemsi abi yapardı sen niye uğraşıyorsun ki?" "Hem Şemsi abini boş yere yormamak hem de sinir krizi geçirmemek için" dedi soğuk bir tavırla. "Sabahki olaydan dolayı mı soğuksun?" dedi yüzünde mahçup bir ifadeyle. Asiye ise durumu anlamış "Yok hayır, saçmalama. Alakası yok. Aklımda bir şey vardı onu düşünüyordum" dedi gülümseyerek. Doruk da gülümseyerek "Acıkmadın mı? Ben yemeğe gidiyorum eşlik etmek ister misin?" diye sorunca Asiye olumlu anlamda başını salladı ve çantasını alıp odadan çıktı. Aynı hizada beraber yürüyerek şirketten çıktılar ve arabaya bindiler.
Doruk:"Seni çok güzel bir yere götüreceğim ama sever misin bilmiyorum."
Asiye:"Sosyetik bir yer değilse severim."
Doruk:"Emin ol hiç değil." dedi gülerek. Genç kadın da gülerek karşılık verdi.Doruk sahil kenarında balık ekmek yapan bir karavana doğru yürümeye başladı arabadan inince. Asiye de oldukça endişeli bir halde arkasından devam ediyordu. Biraz sonra yaşayacakları az çok tahmin ettiğinden endişesine hakim olamıyordu. Çok iyi yalan söylerdi. Aklında saniyeler içerisinde elli tilki dolaşır o en uygununu bulur söyler ve söylediği hiçbir yalanı unutmazdı ama buna rağmen bu sefer içerisinde başka bir tedirginlik vardı. Her ne kadar kendisine söyleyemese de Doruk'u seviyordu ve sevdiği insanlara yalan söylemekten nefret ediyordu. Asiye düşünceleri ile boğuşurken bir sandalyeye oturdu. Karşısına da Doruk oturdu. Yanlarına gelen usta gülerek "Aa Asiye kızım hoş geldin" dedi. Asiye ise başına gelecekleri bildiğinden sakinliğini bozmadan "Hoş bulduk Ahmet usta. Nasılsın?" "İyiyim yavrum her zamankinden mı?" "Her zamankinden ustam" ustan kafasıyla onaylayarak Doruk'a döner "Siz ne alırdınız?" diye sorar. Doruk ise "Hanımefendininkiyle aynı olsun" dedi ve usta giderken sorgular bakışlarını Asiye'nin üzerine dikti. Asiye de 'ne' der gibi bakınca "Sen yıllardır yurtdışında değil misin? Ben iki yıldır geliyorum ama adam beni hatırlamıyor." "Hahahaha sen beni mi kıskandın" diyerek dalgaya vurdu genç kadın. Aslında konunun bu olmadığını kendi de çok iyi biliyordu. "Ne alakası var Asiye! Sadece merak ettim." "Tamam tamam. İlk geldiğimde sahilde yürüyüşe gelmiştim. Hatta kapıda karşılaşmıştık ya. O gün burası boştu. Saatten herhalde biz de Ahmet usta ile bayağı sohbet ettik. Dün de işten sonra uğradım bir çayını içip halini hatrını sordum. Sen hiç halini hattını sorup sohbet etmedin herhalde ondan hatırlamıyordur." dedi bir çırpıda. Siparişleri yeni çırağın getirmesi işine gelirken konuyu daha fazla uzatmak istemediği için ekmeğine gömüldü. Doruk da genç kadının söylediklerini mantıklı buldu ve daha fazla kurcalama gereği duymadan yemeğini yedi. Yemekleri bittiğinde Ahmet usta çay ikram etti ve çaylarını içerlerken Doruk "Asiye sana bir şey sorabilir miyim?" dedi. Asiye gelecek sorudan her ne kadar korksa da olumlu anlamda başını sallayarak "Tabii ki" dedi.
Doruk: "Sen kimsin?"__________________________________________
Merhaba arkadaşlar. Hikayeyi beğeniyor musunuz? İstediğiniz sahneler veya replikler varsa lütfen yorum kısmında belirtin. Ayrıca anlamadığınız, açık açık anlatmadığım veya karışık gelen yerler varsa lütfen belirtin. Sorularınızı tek bir bölümde cevaplarım.
Öylesine yazmaya başladığım hikaye beni kendine çekmeye başladı. Şimdi Asiye'nin içindeki çıkmazı görüyoruz çünkü bu ikisini de ilgilendiriyor. Doruk'un sorunu daha çok kişisel ama (spoiler içerir!) bütün dertlerini Asiye ile aşacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ
RomanceAsiye ve Doruk ilk karşılaşmalarında birbirleri olduğunu bilirler ama diğerinin bilmediğini sanarlar. Asiye'nin gizli kimliği ortaya çıkınca daha fazla ifşalanmamak adına babasından kalan şirketi yönetmek için dönmüştü. Hoş geldin partisinde karşıla...