21 ♡ Şüpheli ve Çilekli

161 47 109
                                    


Merhaba arkadaşlar. Bölüme bol bol satır arası yorum yaparak ve oy vererek destek olabilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyor olacağım :) İthaf için de yorum bırakabilirsiniz. Multiye de bölümü yazarken dinlediğim playlisti bırakıyorum *-*

CsMGirl



Birkan dürttüğünde telefonumdan başımı kaldırmış, dersin bittiğini o zaman görmüştüm. Koca bir ders boyunca aklım başka yerdeydi. O yer ise Teoman namı diğer Teo adlı bir şeytandaydı. Ailesinin düzenlediği geceye tek katılacak olması beni üzüyordu. Benimle iken bir şekilde idare ediyordu ama...

"Pera şu makete biraz yardım eder misin?"

Çantama eşyalarımı tıkıştırıp sınıftan çıkarken insan selinden sıyrılmak için fazla bir efor sarf etmem gerekmişti. Bunca insanın aceleyle nereye gittiği merak konusuydu. Elimden gelse sınıf boşalana dek beklerdim de tez canlı bir insanla arkadaştım. Birkan ile stüdyoya geçtiğimizde elime soğutucuyu almış, kafamdakilerden bir nebze olsun uzaklaşmak istemiştim.

"Projen ne durumda?"

"Yıkılmadı ama ayakta da değil. Şu Murat'taki azim keşke bende olsa! Bu sabah detay çizimlerine kadar getirmişti."

Birkan balsa adındaki ahşap çubukları cetvelle ölçerken göz devirmişti. 4 mm ve 5 mm'lik balsanın bile arasındaki farkın makette devasa farklar yaratması sinir bozucuydu. Kör olmamak işten bile değildi. "Nazlı ile beni ise hoca azar manyağı yaptı. Koridoru 120'den 200'e çekti, projenin anası babası meçhul şu an." 80 cm fark ile yer yerinden oynardı, acısını yüreğimde hissetmiştim.

"Peki, Bahadır'ın projemi hocanın yanında gömmesine ne demeli? Bayadır bana gıcıktı da nedenini anlayamıyordum. Meğer kendisine ümit vermişim."

Han'ın söylediği gibi ona "kuzum" demem ve maketine yardım etmem nasılsa bizi potansiyel çift yapmıştı gözünde. Umduğunu bulamayan bazı erkeklerin her fırsatta kadından öç almaya çalışması da bir o kadar hoştu ki insanda kafatası ile asfaltta resim çizme isteği uyandırıyordu.

"Boş ver o salağı. Hah, sana ne diyecektim!" Balsaları birleştirdiği yere sprey sıktıktan sonra meraklı bakışlarla ona dönmüştüm. "İki gündür fakültenin dışında senin restoran sahibi ile karşılaşıyorum. Uzaktan sana bakıyor, geri arabasına binip gidiyor. İlk arada kahve almaya çıkıyoruz ya o sırada geliyor. Ara bitince de vın!"

"Teo mu?"

Şaşkınlıkla adını söylediğimde başıyla onaylamıştı. "O, evet. Tam yanına gelecek gibi oluyor, sonra vazgeçiyor. Tipi bir kaymış ama gözler kan çanağı. Bağımlı falan mı?"

Tam da ben kafayı onunla bozmuşken onun hayatına devam etmesinden dolayı sinirlerim bozulmaya başlamışken beni izlediğini bilmek biraz üzmüş, biraz da mutlu etmişti. Pişman olduğunu hissedebiliyordum ama bu yaşanılanları değiştirmiyordu. Kuru bir özrün de yeterli olmayacağı açıktı. Alkolik olduğu müddetçe bunlar yaşanacaktı ki Akın ile çalışmaya devam etmemin de buna yardımcı olmadığı ortadaydı.

"Sarhoştur gene. Neden şaşırmadım acaba!"

"İşte dün kampüs çıkışında karşılaştık. Seni sordu, yemek yiyor mu, dedi. Çantamı açsana bir." Çantasını açtığımda maket bıçağından metreye dek her türlü ıvır zıvırın olduğunu görmüştüm. Defterlerinin altındansa bir paket kraker çıkmıştı. "O krakeri sana vermemi istedi. Benim verdiğimi söyleme, yoksa yemez, dedi."

Bu kraker Teo'nun bana özel istettiği krakerlerdendi. İki gün önce bitmişti ve yiyecek bir şey bulmakta zorlanıyordum. Aç olduğumda yiyebildiğim tek krakerdi ve her zaman koli koli sipariş ederdi. Tadı diğer krakerlere göre daha hafif ve biraz da tatsızdı. Midem bulanmadan ise yiyebildiğim tek şeydi. Biteceği günü nasıl hesapladığını bilmiyordum. Krakeri elimde çevirirken karmakarışık duygular içindeydim.

Tatlı EkşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin