36 ♡ Yüzleşme

82 7 3
                                    

Merhabalar herkese. Uzun zaman bir aradan sonra birlikteyiz. Çok şey değişti ayrı kaldığımız sürede. Hem ülkece hem kendim adına hiçbir şey eskisi gibi değil gibi. Değişmeyen tek şey değişimin kendisiymiş gerçekten. Umarım hepiniz iyi ve sağlıklısınızdır.

Bu bölüm beklediğimden uzun olduğu için iki parçaya ayırdım. Bir sonraki parçayı da hafta içinde yayınlamayı umuyorum. O parçada uzun süredir beklediğimiz bir şeyler olabilir. Sevgilerle.

CsMGirl

"Pera'm!"

Boşluğa bakarak dalmışken güçlü kollar tarafından sarsıldığımda transtan çıkmıştım. Asırlardır komadaydım sanki. Kendime gelmem imkansız gibiydi.

Teo ne ara gelmişti? Gözlerinde tarif edilemez bir korku ile vücudumu taradığında irkilmiştim.

"İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?"

Zihnim az önce olanları hala toparlayamıyordu. Bir gecede neler yaşadığımı düşündükçe hayrete düşüyordum. Ajanlık yapmak için gece yarısına kadar restoranda saklanmış, içeri giren hırsızlarla aynı odada kapalı kalmıştım. Hem de Han ile.

Bizi fark etmemeleri bir mucizeydi. Yetmezmiş gibi bir de Han ile güvenli mesafeyi aşıp, olası bir kalp krizine zemin hazırlamıştım. Bir anda beni reddetmesi ile aptal gibi ortada kalmamı hala kavrayamıyordum. Nedense aramızda bir şeylerin değiştiğini sanma gafletine düşmüştüm.

"Pera beni duyuyor musun? Bunu yapanı bulduğumda mahvedeceğim."

Teo elindeki bardaktan su içmem için dudaklarıma götürdüğünde ana dönmüştüm. Su dudaklarımı ıslattığında zihnim olmaması gereken yerlere kaymıştı. Han ile az kalsın dudaklarımızın buluşacağı ihtimaline.

"Her şeyin olabilirdi aptal. Sense elindekinin kıymetini bilemedin."

"Duygularını nasıl da göremedin! En başından beri bariz değil miydi?"

"Aç kalmalısın. Hiçbir şeye layık değilsin. Yemek yemeği hak etmiyorsun."

Kafamda susmak bilmeyen seslerle bomboş yüzüne baktığımda arkasından Deniz odaya girmişti koşarak. Tavşanlı pijama takımını gördüğümde uykusundan kalkıp geldiğini idrak etmem zor olmamıştı. Yanımda bitmiş, omuzlarımdan tutarak bakışlarımı yüzüne çekmişti.

"Şoka girmiş olabilir mi?" demişti endişeyle omuzlarımdan sarsarken.

Teo takım elbisesinin ceketini çıkarıp omuzlarıma koyunca ısınmıştım. Üşüdüğümün farkında bile değildim. Bakışlarım yavaşça kapıya kaydığında odanın en uzak köşesinde bizi izleyen Han'a kaymıştı. Bu aralar sıkça gördüğüm soğuk ifadesi ile karşılaşmayı beklerken yanılmıştım.

Yorgun, stresli ve bunalmış gözüküyordu. Bakışlarımız kesiştiğinde pişman gözlerle bakmıştım istemsizce, beni affetmesi için son kez yalvarıyordum bakışlarımla.

Gözlerinde bir şeyler vardı ama ne olduğunu anlayamıyordum. Çenesi gerilmiş, derin bir nefes bırakarak odadan çıkmıştı çok geçmeden.

"Teoman Bey! Hanımefendinin ifadesini almamız lazım." demişti yanımda bir ses.

Odadaki polislerin varlığını bu şekilde fark etmiştim. Yanıma gelen polisin haricinde iki polis etrafı inceliyor ve ipucu bulmaya çalışıyordu. Başka bir polis bilgisayara girmiş, güvenlik kamerasından bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu. Amirleri olduğunu düşündüğüm kişi ise kapıda telefonla konuşuyordu.

Olay yerini inceleyen polislerden biri Han'ın yanına gittiğinde durumun ciddiyetini yeni idrak ediyordum. İfademizin alınması gereken ciddi bir suçun tanıklarıydık.

Tatlı EkşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin