[Bu bölüme başlamadan önce hikâyemi okuduğunuz için teşekkür ederim. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.]
Sınıfa girdiğimde en ücra köşeye gidip oturmam, sanırım herkesin dikkatini daha çok çekmişti. Kafamı masadan kaldırıp etrafa dahi bakamamıştım. O tuhaf bakışlarıyla bana bakan kişeleri görmek istemiyordum. Buraya gelmekle hata mı yaptım acaba diye düşündüm. Orada kurulu bir düzenin vardı ve alışmıştım. Kimseyle göz göze gelmek istemiyordum daha doğrusu bunu sevmiyordum. Hala kulağımda kulaklık vardı fakat müzik açık değildi. Sadece dinliyormuş gibi yapıyordum. Birkaç dakika sonra dersin öğretmeni içeri girdi. Herkes önüne dönmüştü ve kimse bakmıyordu. Fırsattan yararlanarak kafamı kaldırıp etrafa bir göz attım. Öğretmen derse başlamıştı. Diğer yüzlere aşına olacak ki arada gözü bana takılıyordu. Yeni olduğumu anlamıştı sanırım. Tam bu sırada derse geç kalan biri girmek için izin istedi. Tüm gözler ona çevrilmişti biran rahatlamıştım. Kapıda biraz durup etrafa baktıktan sonra gelip yanıma oturdu. Nerden gelip oturmuştu yanıma? Başka oturacak yer mi kalmamıştı ? Çantasını masanın diğer ucuna koydu ve benimkinide tanına itti. Sürekli tahtaya bakıyordum. Herkes birbiriyle konuşuyordu. Galiba benim hakkımdaydıydı. Alışmıştım artık sürekli hakkımda konuşulmasına. Gözümün içine bakıp adımın haykırılmasına alışmıştım ve tepki vermiyordum. Derse ara verilmişti. Herkesin konuşmak ister gibi bir hali vardı. Tanımak ve tanışmak için sorular soracaklardı. Benimse sorulara cevap verecek halim yoktu.-Baştada söylediğim gibi dost canlısı değilimdir yada gereksiz konuşmaları sevmiyorum dur belki de kim bilir.- Yanındaki kızda konuşmak işte gibi bakıyordu. Bu kız farklıydı ya da ben öyle hissediyordum. Gereksiz konuşmak değildi niyeti dost olmaktı belliydi. Sanki tüm dertlerimi anlıyormuş gibiydi. Cana yakın samimi bir hali vardı. Herkesle konuşuyor gülüyordu fakat yıllarca acı çekmiş acılarını yenmiş gibi bir bakışı vardı. Gülüşü acıydı hüzün doluydu. Hani acı acı bakıyor gözleri denir ya tam bu kız için söylenmiş bir laftı. Biraz sonra oda kulaklığını taktı ve defterinden bir yaprak kopartıp üzerine
-Merhaba ben ANGEL :)
Şaşırmıştım... Niye böyle bir şey yapmıştı ki? Sonra yüzüne dönüp baktım. Meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ne yazacağımı merak ediyordu. Geri çevirmek işime gelmedi açıkçası konuşacağım biri olsun istemiştim. Kağıdı önüme çektim:
-Merhaba ben ALA
- Bu sınıfta yeni mi geldin?
-Evet
- Buraları gezdim mi hiç?
-Hayır
-İstersen ben gezdirebilirim?
-Olabilir
Cevapların kısaydı yinede cevap vermeme sevinmiş gibiydi. Uzun zaman sonra ilkb defa karşımda yaptığım bir şey için sevinen biri vardı. Kim bilir hakkımda ne düşünmüştü. Sert bir mizacım vardı yada bırakmak isteğim izlenim bu yöndeydi. Dersin öğretmeni yeniden sınıfa girdi ve önlere doğru gitti. Derse başlamadan
-Aramızda yeni birileri mi var?
Bende bundan korkuyordum. Herkes dönüp bana baktı. Öğretmen hızlı adımlarla yanıma geldi.
-İsmin nedir? Henüz kendini tanıtadın sanırım. Biran ne diyeceğini bilemedim.
- İsmim ALA yeni geçiş yaptım. Bu biraz olsun sınıfın merakını gidermiştir sanırım. Sınıfta birden bir uğultu oldu. İsmi çok tuhaf değil mi ? Kendini benimle kıyaslayanlar bile olmuştu. Meraklarını gitmesi bir yana daha çok meraklanmışlardı. Öğretmen önlere doğru gitmişti ve uğultu birden kesilmişti. ANGEL şaşkın bana bakıyordu. Artık biraz sessizlik istiyordum. Öğretmen tahminen 30 dakika daha ders işleyip dersi bitirdi. Sınıftan çıkarken aramıza hoşgeldin dedi. Şaşırmıştım sert mizaçlı birinden beklemediğim bir davranıştı. Çantımı toparlayıp sınıftan çıktım. Kulaklığımı takıp banklarda oturdum. Aklıma birden sabah gittiğim sessiz ağaçlık geldi. Beni oraya çeken birşey vardı ve bu ağaçlıkla ortak yanlarımız olduğuna emindim. Hızlı adımlarla arada tökezleyerek doğru yürüdüm. Bu ağaçlıkta içimdeki korkunun yerini hüzün alıyordu. Ağaçlığa gelmiştir çantamı bir kenara koyup yoldan uzak bir yere uzandım. Bu güzel günde neden burada kimse yoktu ki. Benim için yorucu bir gün olmuştu. Yeni yüzlerle tanışmak benim için sıkıcı olsa da aslında o kadarda korkunç değildi. Ellerimi başımın altına koydum. Aklımda hala bazı sorular vardı. Orada kapsam yapabilecek miydim? Şimdi beni neler bekliyordu ? Bunların cevabını hala bulamamıştım. Bunları düşünmekten yorulmuştum. Zamana bırakmaya karar verdim. Biraz daha rahatlamak için gözlerimi kapatıp bir adada olduğumu hayal ettim. Masmavi deniz sıcak kum ve iki palmiye ağacı arasına kurulmuş hamak... Bir an yüzünde aptal bir tebessüm olmuştu. Böyle çok daha mutluydum. Aradan çok geçmeden bir çıt sesiyle gözlerimi açtım. Etrafına bakındığımda kimse yoktu. Doğrulup biraz daha oturduktan sonra çantamı alıp kulaklığımı taktım. Ayakların bu huzur dolu ve yeşil yerden ayrılmak istemiyordu. Yavaş adımlarla oradan çıktım. Duş alıp yatağına uzandım. Gözlerim günün yorgunluğuna yenik düşmüş ve isteksizce kapanmıştı. Telefonun sesine gözlerimi yavaşça araladım ve telefona cevap verdim. Arayan annemdi.
- Efendim Annecim
- Uyuyor muydun? İlk günün nasıl geçti diye merak etmiştim.
-Evet çok yorulmuşum. İlk gün biraz durakladıktan sonra iyiydi dedim.
-Sevindim neyse sen uyumana devam et iyi geceler canım.
- İyi geceler anne
İlk gün iyi değildi yalan söylemiştim .....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİM
RomanceAnılarımdan kurtulmaya çalışırken şimdi hatırlamak için neden bu kadar acı ....