Bölüm 25 (Final)

29.9K 2K 1.1K
                                    

Selamlar dolarlarım, eurolarım.
Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli ama yine  sahalardayız.

Bu kitabı ilk yazmaya başladığımda kavuşma ihtimalimiz olmayan ama aklımda dönen birisi vardı o yüzden yazmaya başlamıştım. Kavuşamadıkta zatenxjdjeifir

Böyle bir final yazmak aklımdan beş ay önce de geçiyordu. Zaten mutlu sonla bitmeyi hakeden bir kurgu değildi, en başından beri Turna belli etti aslında sonunu.

Sizden özenle rica ettiğim bir şey var ki bu nasıl son diyerek bana kızmayın, ben de bu kitaba bir son bulamadım zaten, kavuşmayacakları belliydi çünkü bende kavuşamadım xjcjdj

Koyu yerler alıntı.

Şimdi size aşırı duygusal gelen bir müziği açıp başlayabilirsiniz, İyi okumalar✨

7 Kasım 2018

Arslan'a

Gelir geçer günler, haftalar, yıllar.Sen hep olduğun yerde kalırsın.

Bir kaldırım kenarına oturmuş sokağın sessizliğini dinlerken bulursun kendini. Böyle saatlerde etraftaki tek gürültü titrek nefesin olur. Kalkıp eve gitmek istersin ama bir evin olup olmadığından bile emin olamazsın.

İki kelimeyi bir araya getirmekte zorlandığın geceler olur ya hani bazen tam da öyle bir gecenin içine düşersin, kimsesizliğin oluşturduğu enkaz altında, soğuk duvara yaslayıp sırtını, gün ağarıncaya kadar düşünürsün.

Baban yanında olsa ‘yaslama sırtını duvara, hasta olursun’ derdi. Yokluğunda iyi olmak neyine zaten, tüm yükü sırtlamışsın, anılar desen peşini bırakmaz, o yüzüm bir daha güler mi hiç?

Önce annem öldü benim, her gün suladığı çiçeklerinin dizili olduğu balkondan attı kendini, sonra babamı aldılar elimden. Bir başıma kaldım ben kafamda dönen intihar senaryolarıyla. Seni görene kadar da hayatla ilgili hiçbir hevesim kalmamıştı benim. Ertesi günün hayalini kurmayı bırakalı çok olmuştu. Sanki zaman beni babamın karşısında elimdeki bez bebeğimle bırakmış, beraberinde  götürmeyi unutarak geçmişti.

Umutlarımı bir bir poşete koyup kapımın önüne bırakmıştım, boşa yük istememiştim omuzlarımda

iyi kötü gelmiştim işte buralara.

Ama bazı şeylerden kaçamazmışsın. Ne kadar hızlı koşarsan koş, onlar bir tümsekte ayaklarına dolanır düşürürmüş seni.

Aldığım nefes son nefesimmiş gibi boğazıma gelip oturduğunda ilk sana bir şeyler söylemek isterim, tek sana sesimi duyurmak.

Bu mektup sana ulaşır mı bilmiyorum, ulaştıysa nerde ne hâlde okudun onu da bilmiyorum, tek bildiğim şey var ki kendini suçlayacağın...

Beni kurtaramadığını düşünüp kendini suçlayacaksın biliyorum, ama vicdanın rahat etsin bu intiharda senin yerin yok. Sen benim o hayata tutunamak için yegâne umudumdun ama artık benim umudum tükendi...

Yarınlarımı çantama koydum, başucumda son nefesini vermeye hazırlanan vedam.Kalbimdeki seni çıkarıp koydum saksıdaki çiçeğin yanına gideceğim yere  gelme benimle.

Ben bugün hayata attığım düğümleri çözüyorum, yangınların buğusunu siliyorum kaburgalarımdan artık " Çiçeklere aşağıdan bakmaya gidiyorum. " 

Burda uzun uzun şeyler yazmak isterdim sana ama yazmaya artık gücüm yok. Senden son ricam Alaca'ya iyi bak. Senin gönlünde filizlenen sevgi ona ait biliyorum, daha fazla birbirinizden habersiz bırakmayın bu sevgiyi.

Bitti cümlelerimle eş zamanlı ömrüm...

Gözlerimi kapatınca yüzünü görüyorum, bak bu da benim ölmek için en güzel sebebim.

Biz asıl seninle şimdi kavuşuyoruz...

🌙🌙

Genç adam boş koridorda, sırtını yasladığı duvardan daha fazla destek alamayınca güçsüzce kayarak, sertçe zemine bıraktı bedenini. Ayaklarını bedenine çekip dirseklerini dizlerinin üzerine koyarak hırsla gözünden akan yaşları sildi.

O Turnayı burdan kurtarmaya gelmişti değil mi? Bu soğuk, kimsesiz, izbe yerden onu alıp çıkaracak yeniden hayata tutunmasını sağlayacaktı.

Peki neydi bu elindeki son mektup, hemşirenin eline tutuşturduğu bu kağıt müsveddesi, onun kendinden önce burdan kurtulduğunun kanıtı mıydı yani?

Sahi ecel gelip onu burdan, bu hayattan kurtarmış mıydı?

İnanmak istemiyordu.

Kendisini güçlükle toparlayan adam gücünden geriye kalan zerrelerle elinde tuttuğu, özensizce dörde katlanmış, üzerine kırmızı lekeler bulaşmış kağıdı açtı.

Kağıdın bir ucu kahverengiye çalan bir kızıllığa bürünmüşken geriye kalan kısım hiçbir şey olmamış gibi beyazlığını muhafaza ediyordu.

Daha az önce okuduğu satırları tekrar tekrar okudu, bir yerlere bir şehir ismi aradı, gittiği yerin şimdiye kadar söylediği o yalanlardaki yer olmasını istemedi... Defalarca okudu okudu, umduğunu bulamadı.

Bir Turna vardı, uçtu gitti.

Bu hikaye burda bitti....
Buraya kadar gelen herkese teşekkür ederim. Turnaya veya bana ufacık bir veda cümlesi yazabilirsiniz.

Yalancı Komedi (Texting)✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin