23.Doğum Günü

17.8K 613 133
                                    

Geciktim biliyorum fakat sizden ufacık bir isteğim var. Sadece biraz daha oy :) Bu bölüm @FiaLea'ya gelsin :) Eli kanlı bir bölüm istiyordun fakat seni çok bekletmek istemedim canım benim bununla idare edeceğiz artık :P

İyi okumalar...

~

Bölüm şarkısı: Apocalyptica-S.O.S(Anything but Love) ft. Christina Scabbia

~

Medya:Aiden Butler

 ~

''Tanrı’nın yarattığı şeyler içinde; insan kalbi en çok ışık saçanı, ne yazık ki en çok da karanlık vardır.''

Gözlerim açılmamakta inatçıydı ama zihnim çoktan devreye girmişti. Çarşafı avuçlarıma alarak sıktım. Beynim allak bullaktı şuan.

Neredeydim ben?

Ellerimi gözlerime siper ederek araladım. Aiden’ın odasındaydım ve pencere sonuna kadar açılmış siyah odada koca bir zıtlık yaratıyordu. Yumuşak yataktan güç alarak oturur pozisyona geldim, sırtımı büyük yatak başlığına dayadım. Başım ağrıyordu. Hatırladıklarım çok netti ve ürkmüştüm. Ellerimi şakaklarıma doğrulttum;

Koridorun sonunda bomboş ve kocaman bir alan vardı. Bir depo değildi ama uzak mesafelerde kilitli kapılar, dolaplar mevcuttu. Soğuk zemine aldırmadan küçük camdan sızan ay ışığının vurduğu yere yürüdüm. Ellerim çoktan terlemeye başlamıştı.

Bu büyük alanda beni korkutan neydi?

Düşünmemeye çalışarak gölge gibi duran şeye yürüdüm.

İyice o gölgeye yaklaştığımda ise bunun bir sandalye olduğunu anlamam saniyelerimi almıştı. Büyük olduğunu tahmin ettiğim sandalyenin üzerine griye yakın bir örtü örtülmüştü ya da karanlıkta gri seçiyordum, kararsız kalmıştım.

Bir sandalyeye neden örtü örtülürdü ki?

Merakım daha çok artarken titreyen ellerimi örtünün kenarına doğrulttum ve demirlerin birbirine çarpışma sesiyle bir adım geri çekildim. Yaptığım çok yanlıştı, özel mülke giriyordu sonuçta burası ama merak ediyordum. Hem de yersiz bir korku hakim idi bedenime. Örtünün ucunu tekrar almak için eğildiğim de yerde ki kan izleri ile karşı karşıyaydım. Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki başım dönmeye başlamıştı. Siyaha çalan koyu kırmızı kan lekelerinin üzeri silinmiş gibiydi ama tam olarak geçmemişti. Ya da bunlar o izlerden kalan son kanıtlardı. Sağ elimi enseme attım ve sıktım.

Burada ne arıyordum ben? Derhal gitmem gerekiyordu.

Çünkü içimde ki ses burada bu şekilde yakalanmamın benim için çok kötü olacağını söylüyordu, haklıydı. Aiden ‘evi’ ne girdiğimden beri gergin davranıyordu zaten.

Bu korkunç yere neden ihtiyacı olmuştu ki?

Burada daha fazla durmamaya karar verdiğimde savsak adımlar ile ayaklandım. Resmen titriyordum. Korkmam gereken çok bariz bir şey yoktu ama buz kesilmiştim resmen. Yerimde birkaç dakika durduktan sonra tekrardan merakıma yenik düşerek kitli büyük siyah dolaplardan birine yürüdüm.

En azından içinde ne olduğuna bakıp geri dönebilirdim.

Demir tutamaçlardan sertçe asıldığımda dolap kapakları oldukça yankı çıkartan bir sesle hareket etti fakat hiçbir şekilde açılmadı. Sırtımı duvara dayayarak diğer dolaplara baktım. Bu dışında hepsi şifreli bir sisteme sahipti.

SAPKIN #WATTYS2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin