can you feel my heart?

1.4K 190 201
                                    

Kapı zilinin çalması ile irkildim.
Henüz kitapları bile tam olarak yerleştirememiştim. Gerçekten çok hızlıydı.

Heyecanla kapıya doğru ilerlerken annemin evde olmamasını fırsat bilmiştim.
Rahat olabilirdik.

Kapıyı açtığımda karşımda onu görmemle kalbim hızlandı. Özlediğim yüzü tam karşımdaydı.
Bir kaç saniye farkında olmadan onu izlemeye dalmıştım.
Taa ki onun bana dokunmasına kadar.

" Bebeğim iyi misin?"

Erkeksi dokunuşu, dokunduğu yerin alev almasını sağlarken hala gözlerimi ondan alamıyordum.

" Evet."

Okşadı.
Dokunduğu omzumu güzelce okşadı.
Sonrasında ise kokusunu burnumda hissetmiştim.
Bana sarılmıştı.
Her an ağlayacakmış gibi hissediyordum kendimi. Bir gün onunla böyle olacağım kimin aklına gelirdi ki...

Güçsüzlükle ona karşılık verdiğimde burnuma daha yoğun gelen kokusu, ona daha çok sarılmamı tetikledi.
Kendimi ona muhtaç hissediyordum adeta.
İlk defa böyle duygular içersindeydim.

Kolları ile daha sıkı sardı beni.
Ardından kucağına çıkmak istediğimi anlayınca hiç tereddüt etmemişti.

Kapıyı kapattı ve beni iki bacağımdan tutup kucağına çıkardı. Hızlıca boynuna sarıldım.

" Kucağımı çok seviyorsun sanırım?"

" hıhı."

Zaten daha öncede geldiği için odamın nerede olduğunu biliyordu.
Birlikte odama gittik.

Onun geleceği için özel olarak hazırlanmıştım bu yüzden masayı hazırlamaya pek bir vaktim olmamıştı ama yine de onun buna aldırış etmeyeceğini umuyordum.

" Bak sana neler getirdim."

Bir an çantasından çikolata çıkaracağını sanıp heyecanlanmıştım. Ama çıkan şeyin matematik test kitabı olduğunu görünce ister istemez yüzümü ekşitmiştim.

" Bu senin için özel olarak ayırttığım kitap, bu dosyada ise konu anlatımları var. Merak etme her konuyu en ince ayrıntısına kadar sana anlatacağım meleğim. Birlikte çalışacağız."

" Ya anlamazsam?"

Baygın bir şekilde baktım ona. Şuan ders çalışmak istemiyordum ki. Şuan tek istediğim onun kucağında kokusunu daha fazla solumaktı.

" Anlamazsan bir daha anlatırım."

Diyerek eliyle yanağımı okşadı.

" Hadi ama Hongjoong, yapma böyle güzelim. Eğer isteksiz olursan ben sana ne anlatırsam anlatayım kafana girmez."

" Matematik çalışmak için istekli olmamı bekleme benden Seonghwa."

" Matematiği benimle çalışacağın için istekli olmanı istiyorum senden."

Dedi ve anlıma bir öpücük bıraktı.
Bu söylediği şeyle kalbim hızlanmıştı.
Aslında doğru söylüyordu.
Özel ders verdiği zamanlar az da olsa soru çözebiliyordum ki şuan birlikteydik.
Belkide böyle daha iyi anlayacaktım.

" Peki. "

Dedim ve boynuna bir öpücük bıraktım.

" Ama anlamazsam sıkılmak yok benden, tamam mı?"

" Ben senden sıkılmam ki meleğim."

Dedi ve bir kez daha sarıldı bana.
Matematiği sevmediğimi o da biliyordu. Ama sevmem için elinden geleni yapıyordu. Kendimi iyi hissetmem için elinden geleni yapıyordu. Üstelik şu son olaydan sonra —Derste Hongjoong'a kötü söz söyledikleri olay— daha bir üstüme düşüyor gibiydi.

Yanımda olması o kadar çok iyi hissettiriyordu ki, bunu kelimelere dökmem imkansızdı.

Onun bu ince ruhlu kişiliği, bir kez daha ona bağlanmamı sağlıyordu.

" Başlayalım mı?"

" Başlayalım."

2 saat sonra

Çalışmaya kısa bir ara vermiştik.
Ben ikimize de limonata koyup getirmiştim.
Birlikte hem limonatamızı içiyor hem de konuşuyorduk.
Mutluydum. İlk defa matematiği eğlenceli bir şekilde yapıyordum. Seonghwa soruları nasıl çözmem gerektiğini anlatırken çok da zor bir şey değilmiş gibi mimiklerini kullanıyor —bana bunun zor olmadığını göstermek için yapıyor— ve konuyu anlatırken hiç de katı davranmıyordu.

En önemlisi de, çözemediğim sorularda asla benden sıkılmıyordu.
Bir soruda, soruyu 4 kez anlatmıştı hatta.

Bu, onun benim için ne kadar uğraştığını görmemi sağlıyordu. Ve ben, bu uğraşı gördükçe daha çok yapmak için kendimi zorluyordum. Çünkü o benim için uğraşıyordu, ben de kendim için bile olmasa onun için onun emeği için kendimden taviz vermek zorundaydım.

Bu sayede bir kaç soru çözmeye başlamıştım, tabii tek başıma değil, onun da yardımlarıyla çözüyordum.

Seonghwa gerçekten de beni önemsiyordu. Ve ben, onun sayesinde ilk defa gerçekten önemsendiğimi hissediyordum.

" Bebeğim yorulmuş mu?"

Bana bakışı...
Gözlerinin içindeki o hayranlık...
Seonghwa bana dokunmaya kıyamıyordu.
Evet, bunu şimdi anlamıştım.
Her hareketi, bana dokunmak istediği her zaman sanki gözleri ile bana bakarak izin alıyor gibiydi.

Tanrım, o nasıl bu kadar güzel sevebiliyordu beni?

Elini tuttum.

" Seonghwa."

İsmini fısıldadığımda içindeki o heyecanını gözlerinden bile hissedebiliyordum.

" Efendim meleğim?"

" Dokun bana."

Anlamamışçasına baktı ilk başta.
Daha sonra herhangi bir hareketlilik yapmadığında onun yerine ben harekete geçtim.

Elini yanağıma götürdüm.

" Öyle bakma. Bana istediğin zaman dokunabilirsin hwa bunu sen de biliyorsun. Benim sana güvenim tam. Dokunuşların ilaç gibi beni iyileştiriyor, lütfen bunu bana mahrum bırakma."

" Hongjoong..."

Sessizlik işareti yaparak onun yanağıma götürdüğüm elini dudağıma koydu.

Öyle içtenlikle bakıyordu ki, bir an gözlerinde kaybolacağımı zannettim.

" Senin her bir hücren bu kadar narin ve güzelken benden nasıl bu güzelliğe herhangi bir şeymiş gibi dokunmamı istersin?"

O an kalbimin durduğunu hissettim.
Bu sözler, bu içtenlik o kadar gerçekti ki kalbim bunlara dayanamayacaktı sanki.

Nefes alış-verişlerim hızlanırken sadece sevdiğim adam için bu denli çarpan kalbimi hissetmeye çalıştım.

Hissedemiyordum.
İlk defa kalp atışlarımı yakalayamıyordum. Yapabildiğim tek şey ona bakmaktı.
Sanki başka yere kafamı veya gözlerimi çeviremeyecek gibiydim.

Elini tekrar tuttum. Gözlerim bir an olsun onun gözlerinden alamıyordum.

Bu sefer elini kalbime götürdüm ve kesik bir nefes aldım.

Sanki büyülenmişçesine bana bakıyordu.

Kalbimin tam üstüne koyduğum eli tüm vücudumu yakıyordu adeta.

Terlediğimi hissettim.

Tek bir şey biliyordum;
Bunları bana aşk yaptırıyordu.

" kalbimi hissedebiliyor musun?"




































▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔▔

Sonraki bölüm final😭

𝘖𝘯𝘭𝘪𝘯𝘦 𝘓𝘰𝘷𝘦♡ seongjoong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin