Hatırlamaya Başlıyorum

31 3 0
                                    

Bu harabeden nasıl kurtulacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Sadece boş bir akıl ve gizemli bir kağıdım vardı. Bir an önce bu kağıtta yazılanları çözmeliydim. Pencereden dışarı baktım meraklı gözlerle, sonradan farkettim ki bu bina yüksek bir binaydı. Beni buraya tıkan kimdi? Ben ona bir şey mi yapmıştım? Canını mı yakmıştım? Bu sorular aklımın en uç köşesinde birikiyor, düşünmemi engelliyordu, adeta kirletiyordu beynimi çamur gibi. Birinin yardımına ihtiyacım vardı; fakat bu binada benden başka kim olabilirdi ki? Daha da önemlisi, neden kafam bu kadar boştu? Nasıl olmuştu da hafızamı kaybetmiştim? Bu cevapsız sorulardan uzaklaşarak önümde duran tahta kapıya vurmaya başladım. Birkaç tekmeden sonra kapı kırıldı, artık olduğum katın diğer odalarını görebiliyordum. Asansör vardı; ama bozuk gibi görünüyordu. Yanına yaklaştım, düğmesine bastım ve büyük bir umutla asansörün benim olduğum kata gelmesini bekledim. Gelmedi. Birden bir patlama sesi: "BOMM!" Kulaklarımın bir an sağır olduğunu zannettim. Bu patlama da neydi, nerden gelmişti? Merdivenlerden inmeden önce akıllıca bir hamle yaparak kaçıncı katta olduğuma baktım: 31. Ne kadar ya yüksek bir binadaydım! Merdivenlerin bazı basamakları çökmüş, uçurum gibi gözüken bu merdivenlerin arasındaki boşlukları oluşturmuştu. Atlayarak ve bilinçsiz bir şekilde aşağı katlara indim. 30. 29. 28. 27. Tam 27. katın merdiveninden de inecektim ki sağımda bulunan bir odanın kapısının açık olduğunu gördüm. İçeri girdim, kimsecikler yoktu. Bu oda bana tanıdık geliyordu. Eskimiş oyuncaklar; yırtılmış ve eskimiş bir yatak örtüsü; bir bacağı kırılmış masa; çivisi yerinden oynamış ve bu yüzden yere düşmüş, camı çatlamış bir resim. Meraklı adımlarla resme yaklaştım. Elime aldım. 2 çocuk. 1 kadın ve 1 adam. Herkes gülümsüyor. Neşeleri yerinde. Güneşli, temiz bir gökyüzü. Bu kadının yüzü. Güzel ela gözleri. Kömür karası kaşları. Bu adam. Keskin bakışlar. Ama diğer kadın kadar mutlu gözükmüyordu. Mutluluğu gözlerinden okunan kadının siması, işte bana her şeyi o zaman hatırlattı. Kafamda şimşeklerin çakmasıyla, hatırlıyormuş gibi oldum. Bu oda. Bu oyuncaklar, hepsi benimdi! Hatırlamaya başlıyorum, bu odada önceden biz -ben ve ailem- kalıyorduk! Bu adam benim babam, 2 çocuktan biri ben, biri de kardeşimdi. Önceden burada kalırdık, sanırım burası bir oteldi.
Ayak sesleri. Ruhum yerinden oynadı, çok korkmuştum, biri geliyordu. Sessizce fakat uçuş hızıyla dolabın içine sakladım. Küçük kalbim çıkıcakmış gibi oldu. Dolaptaki kıyafetlerin arasına gizlenmiştim; ama dolabın kapaklarında ufak delikler vardı, bu sayede gelen kişiyi görebiliyordum. Bir kadın. Siyah topuklu ayakkabılar. Dar bir pantolon. Dalgalı, kumral uzun saçlar. Deniz gözler, baksan içine düşecekmişsin gibi derin. Masum bakışlar. Dolgun dudaklar. Kimdi bu gelen güzel kadın? Birini arar gibiydi. Beni mi görmüştü acaba? Kadın odadan kaçarcasına çıktı, ve merdivenlerden tıkır tıkır inmeye başladı. Sessizce dolaptan çıktım. Kadını takip etmek istedim; ama sonradan vazgeçtim. Beni büyülemişti. Masaya doğru yöneldim. Masada bir geometri kitabı vardı. Herhalde benden sonra birileri gelmişti buraya. Çünkü o zamanlar ben küçüktüm, ne anlardım geometriden? Kitabı açtım. Biraz karıştırdım. Özlemiştim üçgenleri. Birden gözlerim fal taşı gibi açıldı. 27. sayfada rus alfabesinin türkçe karşılığı vardı. Ne tesadüf! Rusyada falan mıydım ben? Bir soru işareti daha kazındı beynime. Aceleyle bu kağıtta yazılanları çözmeye başladım: "Чыкмак Ичин Йаттыгн Йерин Алтина Бак." Nasıl bir hızla çözdüysem yaklaşık olarak 1 dakika sürmüştü. "Çıkmak İçin Yattığın Yerin Altına Bak." Burada bir kelime oyunu vardı. Birincisi: Nereden çıkmak için? İkincisi: Hangi yatak? Bu odayı mı kastediyordu yoksa o esir olarak tutulduğum sarı duvarlı, kasvetli oda mı?

Kalbimdeki SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin