Geçmişten Gelen Misafir

34 2 0
                                    

Uyandığımda evimdeydim. Annem yanımdaydı. Elimi tutmuş bana bakıyordu.
"Tatlım iyi misin ?"
"İyiyim ben iyiyim.. Jackson nerede ?"
"Bütün gece yanındaydı ama işi çıktı ve gitmek zorunda kaldı. Onunla birlikteyken çok içip bayıldığını söyledi. Canım kendine hiç bakmıyorsun. Neden bu kadar çok içtin ?"
Sebep tabiki de içmem değildi ben alkole dayanıklıydım. En son neler oldu diye düşünmeye başlamıştım. Aa tabi o lanet olası acı ve hayal meyal bir kaç görüntü hatırladım. Peki neden Jackson beni buraya getirmişti. Bana ne olmuştu. Bütün yaptığımız o planlar suya mı düşmüştü.
"Anne benim için endişelenme buna ihtiyacım vardı."
Yatağımdan kalkarken annem beni tuttu.
"Bence dinlenmelisin. Kalkmanı istemiyorum. Kahvaltını da buraya getiririm."
Anneme hayır diyememiştim. Odadan çıkıp bana bir şeyler hazırlamaya gitmişti. Bense olanları düşünmekten kendimi alamıyordum. Odamın kapısı çaldı. Gelen Isaac'ti.
"Nasılsın bakalım bugün prenses ?"
"İyiyim gayet iyi hissediyorum kendimi."
O sırada aşağıdan sesler gelmeye başladı.
"Ben bir bakayım sen burada yat."
Isaac hızlı adımlarla aşağıya indi. Bende merak etmiştim. Kalkıp merdivenlerden iniyordum. Çok halsizdim şuanda düşüp bayılabilirdim.

Aşağıya indiğimde kimse benim olduğumu farketmemişti. Bir adam vardı. Isaac onu dışarı çıkartmaya çalışırken, annem ise sakın bize yaklaşma defol buradan diyordu. Bu adam kimdi ki ilk defa görmüştüm.
"Anne?"
Bir anda hepsi bana dönüp baktı.
"Canım sen niye indin yatman gerekmiyor muydu?"
Adam bana gözlerini dikmiş bakıyordu. Isaac ise onu benden uzak tutmaya çalışıyordu.
"Isaac adamı rahat bırak ? Ne alıp veremediğiniz var onunla ? Ne için gelmiş ki buraya ?"
Adam Isaac'ten kurtulunca yaklaştı.
"Ne kadar güzel bir genç kız olmuşsun... Ah kızım seni çok özledim." bana sarılmıştı. Bense ittim. "Siz kimsiniz?"
"Aa bu kadarı yeter bayım artık gidin buradan. Kızımın dinlenmesi gerekiyor ve siz onu daha çok yoruyorsunuz."
Anneme durması için bir işaret yaptım.
"Sizi tanıyor muyum ?"
"Evet kızım. Nasıl söylenir bilmiyorum. Ben senin.."
"Konuşacak mısınız konuşmayacaksanız zamanımızı alıyorsunuz."
"Konuşacağım kızım tamam.. Ben senin öz babanım. Senin için seni bulmak için geldim."
Ben boş boş bakmaya başlamıştım. Anlamaya çalışıyordum. Adamın biri gelmiş bana senin babanım diyordu. Annem ile Isaac'te telaşlı bakıyorlardı.
"Demek babamsın." Kafamı sallamıştım. O an ne düşüneceğimi ne diyeceğimi bilememiştim.
"Isaac delinin biri gelmiş babanım diyor.. Çıkarsana onu evimden. Benim babam yıllar önce öldü bayım. Onu kendi gözlerimle gömdüm. Bu yalana inanacağımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz."
Adam söylediğim sözler karşısında ezilmişti. Sessiz kaldı. Dışarıda arabada bekleyen bir kadın vardı. Evden çıkıp o arabaya bindi. Kadınla bir süre konuştuktan sonra uzaklaştılar.
"Ben biraz hava alacağım."
"Canım kahvaltı bile etmedin nereye gideceksin?"
"Dışarıda bir şeyler yerim beni merak etme."
"Ben de seninle geleyim."
"Isaac lütfen sen annemle kal ben yalnız gitmek istiyorum."
Yukarı çıkıp giyinmiştim. Sonrada evden çıktım.
Jackson'ı özlemiştim. Neredeydi.. neden hiç haber vermemişti kendisine, neden birden kaybolmuştu.. Ve orada bayılmadan önce bana ne olmuştu. O acıyı tarif bile edemezdim.
Nereye gittiğim belirsiz , amaçsız bir şekilde bir oraya bir buraya yürüyordum. En son bir sokağa girdim. Ve o an düşündüm. SOUL'a gitmeliydim. Nasıl gidileceğini biliyordum. Jackson hala gelmemişti. Bir sorun vardı belki de. Onun yanında olmalıydım. Geçen sefer dayanıksızdım ama bu sefer oraya girebilmeliydim hemde bayılmadan. Girdiğimiz o mezarın başına gittim. Etrafımı kontrol ettikten sonra buz gibi mezarın içine ayaklarımı sokarak girmeye başlamıştım. Çok dikkatli olmalıydım.

RuhaniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin