6- Sokağa Atılan Yavru Kedi 🍪

175 28 2
                                    


İpin düğümleri gittikçe sıkılaşıyordu. Bayan Yang Jeongin'i evden çıkarmıyordu bile, nasıl Felixle kalabilecekti? Zavallı çocuk baskı altında sesini soluğunu çıkarmadan büyümüştü zaten, bir de şimdi hayatı tamamen değişmiş ve gittikçe kötüleşiyordu
Korkuyordu Felix onun için, bütün bunlara dayanamayacak diye ödü kopuyordu.
Yine de çok zeki biriydi Jeongin. Sevimli kişiler aptaldır yargısına ters bir zekası vardı, bütün dersleri çok iyiydi ki öyle olmalıydı Babasının peşini bırakması için. Sadece güzel kalbi kötülükleri görmüyordu, bu onu aptal yapmazdı. Hyunjinin deyimiyle "bu dünyaya ait olamayacak kadar güzel" di herşeyiyle.
Şimdi onun için birşeyler yapması gerekiyordu. Felix de ürküyordu ailesinden ama bu engel değildi, o bu akşam Jeongin'i alıp götürecekti. kardeşinin, minik çocuğunun kafasını dağıtacak, mutlu edecekti. Ve.. Evet, tabi ki bütün bunları Hyunjin'e haber verecekti.
Bunun yanlış olduğunu düşünüyordu ama şimdi uzaktan bakıldığında Hyunjin onu korumak için istiyordu bu bilgileri, asla Onu taciz etmemişti bu bilgilerle. Aksine, güvende tutmuştu.
Sadece bu sefer.. Başaramamıştı. Renjun her türlü kendisinden intikam alacaktı bunu biliyordu ama Jeongin'i kullanacağı hiç aklına gelmemişti..
Felix yüzüne kapatılan kapıyı tekrar çaldı. Bunu 2.ye yapıyordu. Jeonginin annesiyle (?) konuşmalarını duyuyordu
"sadece hafta sonu, yalvarırım."
" Olmaz dediğimde anlamıyorsun değil mi?"
" Ama hyung benim iç-"
" Ne zamandır benim sözümün üstüne söz söyler oldun Yang Jeongin!"
Felix ardından gelen bir tokat sesiyle sarsıldı. Kapıya vurmaya devam etti
"Gitmeyeceğim!!"
Birden kapı açılınca Ödü bir daha patladı, kollarını korkakça yüzüne kapattı şiddet göreceğini düşünüp.
Babası ikisine nefretle bakıp, panikten gözleri fal taşı gibi büyümüş Jeongin'i ensesinden tutup yavru kedi gibi kapının önüne fırlattı, birşey demeden kapıyı sertçe kapattı.

ilk iş onu kapının önüne çıkardı, daha fazla birşey olmadan uzaklaşmaları gerekiyordu.
Sokağı döneseye kadar konuşmadılar.
Güvenli hissettiğinde Onu durdurdu
"iyi misin abiciğim?"
Jeongin sadece ona sarılarak ağlamaya başladı.
Çaresizce başını okşadı
"geçti.. Tamam İnniem.. Geçti..."
Yüzüne baktı gözyaşlarını hafifçe silip
"çok acıdı mı?"
" Hayır."
Sadece korkmuştu, hem kendine hem de hyunguna zarar gelecek diye..
Felix onun elini sıkıca tutup durağa yürümeye başladı, akşamın özellikleri dakikalar geçtikçe güzelleşiyordu,
pembeleşen bulutları izleyen innie birşeyler söylemek için cesaret toplamaya başladı, böylece mahcubiyetini azaltabilecekti, Hyungu asla istemediği şeylere maruz kalmıştı onun yüzünden.
yüzüne baktı, dümdüz ileriye bakıyordu, kafası hem çok karşılık hem de çok boşvermiş gibi görünüyor, rüzgarla dağılmış sarımsı uzun saçları ruh halini yansıtıyordu.
Bir daha gökyüzüne baktı, gülümsemeye itiyordu onu bu tatlı hava, sanki az önce darp edilip sokak kedisi gibi kovulmamış gibi gülümsedi güzel gamzeleriyle, olsundu onun için, sokak kedileri sokağa atılınca da çok sevimliydi, hem bu kedi sahipsiz değildi, altın kalpli bir hyungu vardı ve onun sıcak evine gidiyordu.
Buradan bakılınca o kadar da fena değildi. Durağın altına geleseye kadar bekledi ve saati kurulmuş gibi geldikleri anda konuşmaya yeltendi sevimli bir sesle
"hyung! Gökyüzü harika değil mi?" gülümseyerek tekrar yüzüne baktı başını kaldırıp, bir tepki alacağını düşünmüştü ama o an Felix'e değil, bir enkaza baktığını fark etti, utançla kızardı yüzü abisine karşı, birkaç adım geri çekildi başını gittikçe eğerken.
Kekeledi bir süre boş boş
" özür dileri-"
"çok acıdı mı?"
Silkelendi gözlerini kırpıştırarak, gerçekten bunu mu düşünüyordu? Onu mu düşünüyordu?
"ç-çok değil"
Felix ona destek olmak için hafifçe sarılmaya kalktığında İnnie istemsizce geri kaydı, bunu yapmak istememişti ama o kadar gergin ve utanıyordu ki vücudu böyle bir tepki vermişti. O da şaşırmıştı içten içe
"benden niye çekiniyorsun İnniem?
"korkuyorum"
Yeniden sessizlik olmaması için yüzünü gülümsemeye zorladı
"ama iyiyim, çünkü birlikteyiz"
Felix ona doğru eğilerek yaslandı, bu biraz sarılmayı biraz da ayakta kalmak için tutunmayı andırıyordu.

Çok geçmeden otobüse bindiklerinde Felix gördüklerini Hyunjin'e anlatıp anlatmama arasında düşünüyordu. Hissetmiş gibi mesaj gelmişti ondan, hızlıca telefonunu kaçırdı Jeonginden

*Hyunjin: evin neden boş?

*Felix: evimde ne işin var?

*Hyunjin: söyle

*Felix: yoldayız.

*Hyunjin: neden bu kadar geç kaldın?

Hyunjin kişisinden gelen arama...

1 cevapsız arama..

*Hyunjin: Lee Yongbok

"Hyungie, biri seni aradı"
Jeongin'in sesiyle irkildi, etrafına bakındı, şimdi her taraftan Hyunjin çıkabilirdi, ondan herşeyi bekliyordu
"biliyorum İnnie, açacağım.."
Derin bir nefes verdi ve son kez aldı, ilk çalışta açılmıştı
"Alo"
" Felixie, endişe ettim sen açmayınca, iyi misin?"
"açacaktım.."
" Ah iyiysen sorun yok.. Kendine iyi bak ve BeNi HabErDar Et"
" Tamam, iyi akşamlar"
"sana da~"

Bir dakika.. Bu da neydi.. Jeongin'e döndü yavaşça, göz göze geldiler. Ufaklık herşeyden habersiz gülümsedi terler içindeki hyunguna,
"Ne kadar düşünceli arkadaşların var"
"öyledir.."
Tabi ya.. Yanında Jeongin olduğunu biliyordu. Sert davranıp onu korkutamazdı. Fazla yapmacıktı ve bu rahatsız ediciydi. Felixin ruhunu dürtüyordu sürekli, isterse Çok ama çok kibar biri oluyordu, o resmen taklid ediyordu kusursuzca. Bu Jeongin'e duyduğu hassasiyetin ismini tetikliyordu onun gözlerinde..
Beni haberdar et derkenki sesi aklına geldi

*Felix: Eve gidince yazacağım.

Hava kararmıştı büyük bir kararsızlıktan sonra, kızıl bulutlar yerini mora hemen sonra siyaha bırakmıştı. Sokak lambaları yıldızların nöbetini tutuyordu, erkendi daha yıldızlar için. Felixin evinin önüne geldiler. O yanlız yaşıyordu Jeongin onda kalmadığı ya da Hyunjinin evine gitmediği zamanlarda. Gerçekten tam onu yansıtan bir evi vardı, herşey düzenli ve temiz. Anne evi gibiydi bir gencin evinden çok, huzur bulmak için idealdi Hyunjinin evi kadar ihtişamlı olmasada.. İdare ederdi..

Jeongin burayı çok seviyordu, öyle ki burada kendi odası bile vardı. Buradan da anlaşılıyordu Felixin bütün hayatını Küçük kardeşine adadığı, gerçekten kardeş olmak isterdi o aileye rağmen.
Anahtar çevrildi lambalar yandı. Jeongin bir süredir gelmediği halde bir değişiklik görmediğine seviniyordu içten içe, ikisinin evi olarak benimsiyordu burayı, hyungunun da böyle düşünmesini istiyordu ki öyleydi.
"hoşgeldin bakalım"
Felix yanaklarını serbest bıraktığında odasına koştu. Yatağının bebek mavi örtüsü, yumuşak battaniyeleri, sevimli bulut şeklinde küçük gece lambası herşey yerinde ve olması gerektiği gibiydi. Bunu seviyordu, çalkalantılı geçen günlerinin ve duygularının yanı sıra Yerleşik ve sürekli şeyleri seviyordu, o 17 yaşında bir çocuktan daha fazlasıydı

Odasındaki eşyaları ve Felixin yerleştirdiği yeni bir peluş gibi küçük hediyelere kendini kaptırmış zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı, Felix odanın önüne girişine yaslanıp onu izlemeye başladı, bu ona huzur veriyordu, Jeongin'in iyi vakit geçirdiğini görmek

Hyunjin kişisinden gelen arama..

Bunu tamamen unutmuştu, mutfağa koşup nefesini düzeltti
"alo-"
"Fotoğraf at, evinde misiniz"
"t-tamam."
" Neden geç kaldınız"
" Bilmem.. Yavaş geldik"
" bana yalan söyleyebilecek kadar zeki misin Yongbok?"
" Hyunjin.. O karşı odada ve duymasını isteyemiyorum"
"Umurumda bile değil"
Sesi titremeye başladı
"ne olduğunu biliyorum Felix. Sadece konuş"
"ne-nerden biliyorsun ??"
"sadece apartmanda ne olduğunu söyle bana"
" ailesi gelmesine izin vermedi ama innie bunu kabul etmedi"
"... Vurdu.. Değil mi?"
"şey, hyunji-"
"DEĞİL Mİ"
"evet..."
Arama sonlandırıldı

............... *................ *.............

Tekrar merhaba 💕
İnternet sorunum var ama yine de iki günde bir geleceğim.
Yakında bir MinSung ficine başlayacağım
Fikirlerinizi bekliyorum ve önemsiyorum.
Ayrıcaa beğenirseniz oy vermeyi unutmayın

🍪🍪🍪🍪🍪

꧁͢✨͢BabyBiscuits_Hyunİn✨͢꧂͢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin