11- Pov Lixie 🍪

154 21 8
                                    

Ben geldim ben geldimmmm
~Yazağr notu ~

Pov : Felix

İlk uzun tenefüse ait zil çaldığında, sıkıcı ve bitmeyen o dersin bütün detaylarını unutmak için hava almak istedim. Son zamanlarda özgürlük kavramına takmıştım, kendi geçerli sebeplerime dayanarak evet ben özgürüm diyebildiğim zaman kendimi çok hafif ve mutlu hissediyordum.

Sınıfı geride bırakıp Koridora çıktığımda arkamdan birinin geldiğini fark ettim, hafifçe dönüp baktığımda kalbim sıkıştı bir iki saniyeliğine, bu Changbin'di.. Her hücresine aşık olduğum adam.. Beni ihanet eden biri olarak görebilirsiniz, ama lütfen biraz durun ve hak verin, kime tutulacağınızı seçebilir misiniz? Bu yüzden aşk hikayeleri mutlu bitse bile içinde bir hüzün barındırır. O kişiyi seçemezsiniz çünkü ve sonra tek yapmanız gereken kabullenmektir. Ben kabullendim.
Ama bu Hyunjin'in tarafında olduğum gerçeğini değiştirmiyor. O benim arkadaşım.

Bir kat aşşağı indiğimde hala arkamda olduğunu biliyordum. Saçımı ve kıyafetimi hemencecik düzelttim, büyük olasılıkla sadece aynı istikamete gidiyoruz ama olsun, belki beni fark eder..
Aklımda çalan romantik şarkıları durdurmaya çalışıyordum, onu her gördüğümde aklıma güzel şarkılar takılıyor ve ruhumu drama filminde gibi hissettiriyor, bana bunu yapabilecek tek kişi Seo Changbin.

Arkama bakmaya çekiniyorum, ya hala arkamdaysa ve ona baktığımı görürse? Rezil olacağım.. Rezil olacağım..
Nereye gideceğimi unuttum ve kantindeki masalardan birine geçtim. Oturmanın vermiş olduğu rahatlıkla etrafıma bakınmaya başladım Changbin burada mı diye, kendimi takıntılı gibi hissediyorum..
Ben bakınmaya devam ederken duyduğum ses ile kalbim sıkıştı
"oturabilir miyim?"

Bu Changbin, ve beni takip mi etmişti! Buraya kadar bu yüzden mi gelmişti? Bir daha sordu cevap vermek yerine saf saf baktığım için,
"Lix? Oturabilir miyim?"
"Ah tabi.."
Sevinmiş siyah gözleri ile bana uzun sayılabilecek sürede gülümsedi
"nasıl gidiyor?"
" Gidiyor işte senin?"
" Aynısından"
Umursamaz görünmeye çalışsam bile öyle heyecanlıydım ki ona bakamıyordum bile. Fark etmiş olacak ki yüzüme doğru eğildi, keyfi kaçmış gibiydi
" bakmama nedenin kızman mı?"
"ne? Ne için?"

Bir anda en son konuşmamız siyah beyaz gözümün önünden geçti.. Tabi ya, ben ona kızgındım değil mi? Sözde..

(Flashback)

"üzgünüm Changbin, önüme bakmıyordum"
"sen, neden ağladın?"
"herşey çok zor.."
"nedir zor olan?"
"arkadaşımın pisliğini temizlemek.. Çok zor. Ama ne var biliyor musun Changbin? Yapacağım. Sonsuza kadar bile sürse arkadaşımın pisliğini seve seve temizleyeceğim"
-End-

Bundan bahsediyor olmalıydı ve açıkça bu konuda tepkimi göstermek istiyordum. Ama mümkün müydü? Simsiyah gözlerine denk geldiğim anda herşeyi telafi etmiş olacağını biliyordum. Bütün hatalarına kör olmamı sağlıyordu o çok sevdiğim gözleri..
Kısa bir sessizlikten sonra içini dökmek ister gibi nefes aldı sertçe, canı sıkkındı bunu biliyordum ama sebebi ben miydim? Benim onun hayatında bir yerim olması mümkün müydü..
Sanmıyorum..
Sadece Hyunjin'e olan düşmanlığıydı bizi bir arada tutan şey.

"Üzgünüm Lix. Arkadaşın hakkında saygılı olmalıydım, bana işkence ediyorsun "
Son cümleyi söylerken gardı düşmüştü ve her zaman sağlam tuttuğu sesi titremişti..bakmaya kıyamadığım birine nasıl işkence edebilirdim?
"ne demek istediğini anlamadım.."
" Hyunjin'i sevmiyorum bu aşikar, ama sırf bu yüzden sana kötü davranmamaloydım"
" bunları biliyorum Changbin, işkence kelimesinden bahsediyorum.. Ben kimseye işkence edemem"
" Bana neden ediyorsun o zaman?.. Yüzüme bakmıyorsun bile, benden nasıl kaçtığının farkında mısın?"
" bu neden umurunda.. Normalde zaten yakın değiliz"
" o yüzden mi o gün beni kendine yaslayıp götürdün? Beni bırakıp gitmen için mi Sana güvenmemi sağladın?!"

Ağzım açılabildiği kadar açıldı bunları dinlerken, dolan gözlerime hakim olamıyordum. Changbin'i ilk defa böyle savunmasız görüyordum ve benim hakkımda böyle düşüneceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Çünkü o gün bana
Sana güveniyorum ya da teşekkür ederim demek yerine
Arkadaşının pisliğini temizlemek zorundaydın
Dedi.
Nasıl tahmin edebilirdim.?

Uzağa dalmış gözlerim ve uyuşmuş hislerimden kurtuldum birkaç saniye sonra, tepkimi izliyordu dikkatlice. Ben ise buradan hemen gitmek istiyordum, evet tek istediğim bu!
Derin bir nefes aldım
"Bilmiyordum Changbin. Belki de haklısın. O gün Hyunjinin yanında olmalıydım"
Ayağa kalkıp gidecekken sandalyesinin zemine sürtme sesini duydum ve belimde iki kol hissettim.
Titremem normal mi bilmiyorum ama bu içimde çok acıtan şeyleri uyandırıyordu.
" sarılmayacak mısın Lix? O kadar mı nefret dolusun? "
Sabrım daha fazlasını kaldırmadı ve ona yüzümü dönüp sıkıca boynuna sarıldım. Gecelerce hayal ettiğim gibi, uyandığımda gözlerimin dolduğu geceler.. Bitmesini istemediğim geceler..
" Senden nefret edemiyorum Kes sesini artık! "

Bütün kantin bize bakıyordu ama umurundaymış gibi görünmüyordu, geniş omzunun üzerine çenemi hafif yatay biçimde yasladım. Orada uyumak istiyordum, ilk defa kokusuna şahit oluyordum Seo Changbinin, ve tam tahmin ettiğim gibi büyüleyici kokuyordu.. Daha önce benzerini hiç görmediğim bir koku.. Parfüm kullanmadığını hatırladıkça (nereden öğrendiğimi sormayın ajanlık ruhuma işlemiş) daha da etkileniyordum..
Bu sırada kollarını belimden asla gevşetmeyen Changbin için de bence herşey yolundaydı

O kadar dramadan ve yüzleşmeden sonra elimizde elde ettiğimiz sadece
iyi bir arkadaş hissiydi. Böyle olması gerekiyordu.. Hala gergindim ona karşı.. Ben fark etmesem de kalbim paramparça olmuştu ona karşı..

Zilin çalması ile gerçekliğe döndüm ve ömrüm boyunca unutamayacağım bu sarılmaya nazikçe bir son verdim
"geç kalacağız"
Gülümseyip doğrudan yüzüme baktı
"şimdi barıştık mı?"
" evet barıştık"
Bana değer verdiğini hissetmek çığlık atacağım kadar mutlu ediciydi


Hyunjin kişisinden 3 mesaj...

Bildirim sesini umursamadan yürümeye devam ettim, zaten sınıfa gidiyordum önemli birşey olmuş olamazdı, öyle hissediyorum en azından..
Bitmek bilmeyen merdivenleri Changbinle konuşa konuşa çıktık ve sonunda sınıfta girebildik.. Zil çalmıştı

Kapıdan girdiğim anda Hyunjin tahditkar gözleri ile her adımımı takip ediyordu, evet şimdi mesajın sahibini anlamıştım, yine ne olmuştu acaba?
Ben yanına gelince boynunu sağa sola kıtlattı, Tanrım beni öldürecek!! Hayır olamaz daha Changbin'e doyamadım! Daha İnnie çok küçük ve üniversiteye gittiğini göremedim!! Tanrım beni alma yanına.. Şu an değil..

2 kelime çıktı sıktığı dişlerinin arasından
"telefonuna bak"

*Hyunjin : sınıfa gel Yongbok
Konuşacak şeylerimiz var
Seni sahtekar
(iletildi)

Olamaz... İnnie..

..................... *................. *

YeOroBuN! Binlerce yıl sonra yeni bölüm yazabildim.. Bebiş bir JohnTen yolda ona
uğraşıyorum son günlerde..

🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪🍪

Bu bir önceki bölümün Felix Açısından anlatımıydı.. Canım Changlix çekmişti ehehe
Bu ne işler çabuk kavuşacak Hyunİn gibi süründürmeyecek bizi..

Oylarınızı esirgemeyin sizi seviyorum ~ ❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

꧁͢✨͢BabyBiscuits_Hyunİn✨͢꧂͢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin