On Dört - Suizan

308 85 19
                                    

Todo Está Aquí - Julieta Venegas

Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim. -Yusuf Atılgan

Suizan: Kötü zan, kuşku

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Suizan: Kötü zan, kuşku.

🕸

Hilkat garibesine dönen ruhum parça parça ayrıldı bedenimden. Eksildim, parçalandım, bölündüm. Yeis dolu her bir parçam bende kalırken, ayakta kalmama sebep olan ihtiras dolu duygularım kaçar gibi gittiler. İyi ve güzel olan hiçbir şeye bakamıyordum. Kötüyü iyi edebiliyor ama iyiyle geçinemiyordum. Kanadı bin parça olmuş güvercine şifa olamayan ben, ağaç altında bedenimi taşlayan kargayı pamuklara sarıyordum. Bu düzenin tevekkeli olmadığına kendimi öylesine inandırmıştım ki, güzele sırt dönmek ve iyiden kaçmak normalim olmuştu.

Bir de araf vardı. Arafın diğer adı Eralp'ti. Bir şiirin son dizesi gibiydi. Belki umut dolu, belki de çöküşün ta kendisi. Öyle arada öyle bilinmezdi ki ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Bende bıraktığı intibalara tutunmak mümkün değildi.

Onu arayan Elif, karşısında duran bendim. Aklının ise nerede olduğunu bilmiyordum.

Kömür karası bakışları ekranda gezindi. Gecenin karanlığında, sokak lambalarının aydınlattığı yolda sessizlik hakimdi. Bana söyleyeceği konunun mahiyeti şu an için umurumda değildi. Tek düşündüğüm onu arayan Elif'e, Eralp'in ne söyleyeceğiydi. Eralp'i hala istiyordu ve vazgeçmeyecekti. Üstelik Suzan aklına böylesine girmeye devam ederken asla durmayacaktı.

İçimi soğuk hava ile doldurdum. "Aç konuş. Bana ne diyeceksen sonra dersin." dedim. Direkt olarak yüzüne bakıyordum ancak onun gözleri hala elindeki telefonun ekranındaydı.

Elif'in bir aramasıyla bu kadar dağıldığını görmek canımı öyle sıkıyordu ki beni fark etmeyen yüzüne bir yumruk atmak istiyordum. 

Arkamı dönmüş gidecekken aramayı reddetti ve kolumu tuttu. "Sonra değil şimdi konuşmak istiyorum. Yarın benimle yemek yer misin? Akşam yemeği? Benim evimde." diye sordu onda ilk defa gördüğüm bir heyecanla.

Tepkimi ölçmek için yüzümün her santimine bakıyordu. Oysa aklımdaki tek şey yaptığı teklifin hangi anlamda olduğunu sorgulamaktı.

Soğuk hava tenimi ısırırken, "Eve baban falan mı gelecek?" diye sordum.

Kara kaşları çatıldı. Yüzündeki memnuniyetsiz ifade yerini çok daha sıkıntılı bir hale bırakırken tekrar telefonu çaldı. Arayan yine Elif'ti. Ağzımdaki tat zilletin acı tadıydı. Benimle konuşurken bile aklı onu arayan kadında olacaktı.

Eralp tekrardan boş boş ekrana baktığında hiç yapmamam gereken bir şeyi yaptım. Parmağımı telefona uzatıp aramayı hızla cevapladım. Eralp irileşmiş gözlerle bana bakarken omuz silktim. Telefon hala elinde duruyordu. Çenemle işaret ettiğimde son model telefonunu yavaşça kulağına yasladı.

IŞIKSIZ YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin