Artık susabilirsin. Dinlen artık. Yeterince yenildin. Hiçbir işe yaramadı kıpırtıları içinin. Değmez bu dünya iç çekişlerine.
-Şarkılar, Giacomo Leopardi
💭
Göz kapaklarım birbirine yapışmıştı sanki, açmakta zorlanıyordum. Kirpiklerimin üzerinde gezinen duyguların bıraktığı ağırlık fazlaydı. Burnuma vuran tanıdık, erkeksi koku kafamı koyduğum o yumuşak yastıktan geliyordu. Bedenim ters giden vaziyetlerin olduğunu algılayıp irkildi. Gözlerimi güç bela açıp kafamı hafifçe yastıktan kaldırdım. Kafamın içine tonlarca ağırlık yerleşmişti. Siyah ve gri renklerin hakimiyet kurduğu büyükçe bir odadaydım. Üzerinde yattığım yatağın çarşafları gri renkteydi. Odanın içinde koyu gri renkte üç tane kapı vardı. Yatağın hemen karşısındaki duvarda, duvarın yarısını kaplayacak büyüklükte bir tablo asılıydı. Sol tarafta iki kişilik uzun bir koltuk, koltuğun üzerinde de kitaplar vardı. Odanın büyük, boydan boya pencereleri balkona açılıyordu.
Omuzuma değen serin hava ile irkildim.
Neredeyse çıplaktım.
Yorgan göbeğime kadar inmişti. Üzerimde sadece siyah, dantelli sütyenim ve siyah külotum vardı. Sütyenimin kopçaları açıktı.
"N'oluyor lan?" diye fısıldadım kendi kendime. Yatakta oturur vaziyete gelip hafızamı yokladım.
Dün gece Eralp ile gece kulübüne gidip içtiğimi ve onun evine gelip içmeye devam ettiğimi hatırlıyordum. Düşündüğüm şey olamazdı. Olmamalıydı. Aramızda ne geçmişti?
Çarşafı kontrol edeceğim sırada odadaki kapılardan biri açıldı. Kendimi saklamak için örtüyü omuzumun üstüne kadar çektim. Eralp duştan çıkmıştı, üzerine kalçalarını saran bir boxer giymişti. Siyah saçları ıslaktı.
Yanıma doğru yürüdüğünde bedenim kasılmaya başladı.
"Günaydın sevgilim." Alnıma yumuşak bir öpücük kondurup yatağa oturdu. Kendime çektiğim bacaklarıma kollarını sardı.
"Niye çıplağım ben?" dedim aniden. Sesimdeki donukluk, havadan soğuktu.
Kaşlarını çattı ancak yüzündeki ifade rahattı. "Soyunmadan da yapabilirdik ama çıplakken daha zevkli değil mi?"
Dalga geçiyor olmalıydı. Kesinlikle dalga geçiyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen?" Sesim yükseldi. Bacaklarıma sardığı elini ittirdim. "Eralp derhal bir açıklama yapıyorsun, derhal."
"Seni nasıl soyduğumu ben de hatırlamıyorum oraları çok hızlı geçtik." dedi üslubumdan etkilenmeden. Onda görmeye alışkın olduğum tavırların zerresi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIKSIZ YOL
حركة (أكشن)Biz altı kişiydik. Vasfımız hırsızlıktı. Kurallarımıza uyan herkesten çalardık. Tek bildiğimiz birbirimizi korumak ve yalnızca birbirimizi sevmekti. Önce dostlarını sevecektin, onları koruyacaktın. Başka önceliğin olmayacaktı. Biz birbirimizin öncel...